41 yılın ardından Soweto direnişi
Tüm Afrika’da ‘Afrikalı Çocuklar Günü’ kutlanırken, bugün aslında Apartheid rejiminin sırf anadillerine sahip çıktıkları için katlettiği yüzlerce çocuğun başlattığı büyük direnişin 41’inci yıl dönümü.
Tüm Afrika’da ‘Afrikalı Çocuklar Günü’ kutlanırken, bugün aslında Apartheid rejiminin sırf anadillerine sahip çıktıkları için katlettiği yüzlerce çocuğun başlattığı büyük direnişin 41’inci yıl dönümü.
Anadillerindeki eğitimin ırkçı rejimin dayatmalarıyla Afrikaans diliyle verilmesine karşı çıkan Sowetolu on binlerce çocuk, ülkenin özgürlük mücadelesinde önemli bir engeli kaldırdıklarını bilmeden sokağa çıkmışlardı.
ANADİLDE EĞİTİME SINIRLAMAYLA BAŞLAYAN DİRENİŞ
1974 yılında Apartheid rejiminin İdare Kalkınma ve Bantu Eğitimi Bakanı Michiel Coenraad Botha tarafından çıkarılan bir kararnameyle, siyahilerin dillerinin eğitimdeki kullanımına ciddi sınırlamalar getirilmişti. Kararnameyle Bantu okullarındaki derslerin Güney Afrikalı beyazların dili olan Afrikaans ile İngilizce verilmesi ve sadece din, müzik ve kültür fizik derslerinde verilmesi öngörülmüştü.
O dönemde sadece 20 kadar Bantu kabilesinin yaşamasına izin verildiği ve belirli bir özerkliğe sahip olan Bantustan adlı bölgeler mevcuttu.
1 Ocak 1975’ten itibaren geçerli olan bu kararnameyle Felemenkçe’ye yakın olan Afrikaans’ı Apartheid rejimiyle eşdeğer tutan Siyahiler, Afrikaans yerine uluslararası alanda geçerli olan İngilizce’yi tercih ediyorlardı. Afrikaans dilinin Siyahi gençler arasında giderek daha az tutulmasını önlemeye çalışan Apartheid rejimine karşı tepkiler bu kararnameyle daha da artmıştı.
Apartheid rejiminin Eğitim Bakanı Yardımcısı Punt Janson ise, ırkçı söylemlerle bu kararnameyi savunmuştu. Siyahilerin Afrikaans veya İngilizce konuşulan çiftlik veya fabrikalarda çalışmaları halinde bu dilleri bilmeleri gerektiğini savunan Janson, “Neden siyah ırktan bireylerin eğitim dili konusunda kavga etmeye başlayalım ki?” demişti.
Eğitim dili hakkında Bantustan’da yaşayan Siyahilerin ‘görüşünün alınmayacağını’ vurgulayan ırkçı bakan, uygulamayı ırkçı Güney Afrika Cumhuriyeti anayasasına dayandırmıştı.
BASKICI REJİMİN DİLİNİ KABUL ETMEDİLER
Afrikaans dilinin İngilizce’yle eşit düzeye getirilmesi ve Bantu dillerinin yok sayılmasına karşı hem halkta hem de siyahi öğretmenler arasında büyük bir rahatsızlık oluşmuştu. Zira birçok Siyahinin gözünde Afrikaans, ‘baskıcı rejimi oluşturan Beyazların dili’ olarak kabul ediliyordu.
Bu tepkilerin en önemlisi South West Township (Soweto) adlı sadece siyahilerin yaşadığı kentte kendini hissettiriyordu. O dönemde sadece Siyahilerin yaşadığı en büyük yerleşim yeri olan South Western Townships, güneybatı kasabası sözcüklerinin kısaltmasından (Soweto) oluşuyordu.
‘Township’ olarak adlandırılan bölgelerden olan Soweto, 1920’lerde siyahi maden işçileri için geçici yerleşim alanı olarak kurulmuş ve ilerleyen on yıllarda Johannesburg’un en büyük gettosuna dönüşmüştü. Apartheid rejiminin baskılarıyla birlikte yoksulluğun ağır etkilerinin görüldüğü Soweto’da, Afrikaans dilinin zorla dayatılmasına karşı öğrencilerin direnişi de gecikmeyecekti.
ORLANDO-WEST’TE BAŞLAYAN DİRENİŞ YAYILIYOR
30 Nisan 1976’da Soweto’nun Orlando-West semtindeki öğrenciler, dillerinin yasaklanmasına karşı grev kararı aldılar ve okulları boykot ettiler. Orlando-West’te başlayan bu direniş hareketi diğer semtlerde de yankı uyandırırken, Mayıs 1976’da diğer semtlerdeki öğrenciler de okula gitmeyi reddettiler.
Öğrenciler, dillerine yönelik yasağın kaldırılmasının yanı sıra Beyaz öğrencilerle aynı muameleyi görmek istiyorlardı.
Direnişin o döneme kadar sindirilmiş olan halkta kabul görmeye başlamasıyla birlikte 13 Haziran’da Soweto Aksiyon Komitesi tarafından yapılan bir toplantıda, 16 Haziran günü büyük bir grev ve gösteri düzenlenmesi kararlaştırıldı. Steve Biko liderliğindeki Siyah Bilinci Hareketi (Black Consciousness Movement) adlı Apartheid karşıtı hareket de bu eyleme destek veriyordu.
ON BİNLERCE ÖĞRENCİ SOKAĞA İNİYOR
Güney Afrika halkının özgürlük yolunda bilinçlenmesi ve Apartheid rejimine karşı direnişi daha cesur bir biçimde sürdürmesini sağlayacak gün olan 16 Haziran 1976 günü, büyük olaylara gebeydi.
Irkçı ve inkarcı politikalara gereği Afrikaans dilinin dayatılmasına karşı yapılan büyük eylem çağrısına Soweto’daki okullarda okuyan on binlerce çocuk ve üniversite öğrencisi katılım göstermişti. 20 kadar okuldan yola çıkan öğrenci kortejlerinin birleşmesiyle büyük bir kalabalık oluşurken, kortejlerin birleşmesi ardından Orlando Stadyumu’na kadar yürünmesi planlanmıştı.
‘HER NE PAHASINA OLURSA OLSUN DAĞITILACAK’ TALİMATI VERİLİYOR
Taşıdıkları pankart ve dövizlerle barışçıl bir biçimde taleplerini dile getiren öğrenciler, baskıcı rejimin polis gücüyle karşı karşıya gelmemeyi hedefliyordu. Öğrenciler Afrikaans dilinin dayatılmasının yanı sıra dönemin Başbakanı John Vorster’i de protesto ederken, Apartheid rejimi eyleme sadece 50 kadar polis göndermişti.
Rejimin sayıları 10 ila 20 bin arasında tahmin edilen öğrencilere karşı çok az sayıda polis göndermesine karşılık, Adalet Bakanı Jimmy Kruger, ‘her ne pahasına olursa olsun düzenin sağlanması ve eylemcilerin dağıtılmasını’ emretmişti.
Onlarca okuldan yola çıkan küçük kortejlerin birleşmesiyle dev bir eylemin oluştuğunu gören Apartheid rejimi polisleri, öğrencileri durdurmak için diğer güvenlik birimlerinden takviye istemişti. Bu takviye talebi üzerine Johannesburg’dan çok sayıda silahlı polis daha yola çıkarılmıştı. 15 kilometre uzaklıktaki Johannesburg’dan yola çıkan diğer rejim birliklerinin gelmesinden önce ise öğrenciler ile sabah saatlerinde bölgede olan polisler arasında çatışmalar başlamıştı.
Öğrencilerin neredeyse tümüne yakınının barışçıl tavrına rağmen bazı öğrencilerin polise taş attığı iddia edilmişti.
KLEINGELD’İN VURDUĞU PIETERSON DİRENİŞİN SEMBOLÜ OLDU
Öğrencilerin barışçıl bir biçimde dağılmasını beklemeyen görevli polis müdürü olan Johannes Kleingeld’in emriyle göstericilere ateş açılmıştı. Barışçıl eyleme gaz bombalarıyla müdahale etmeyi yeterli görmeyen Kleingeld’in emriyle öldürülen ilk öğrenci ise, henüz 13 yaşını doldurmamış olan Hector Pieterson olmuştu. İleride direnişin sembollerinden olacak olan Pieterson’un bizzat Johannes Kleingeld’in silahından çıkan kurşunla yaşamını yitirdiği tahmin ediliyor.
Hector Pieterson’un öğrenci arkadaşı Mbuyisa Makhubo tarafından taşındığını gösteren ve Sam Nzima adlı fotoğrafçı tarafından çekilen fotoğrafı, Soweto direnişinin de sembolü olmuştu.
APARTHEİD 23 DESE DE O GÜN YÜZLERCESİ KATLEDİLDİ
Polisin saldırısıyla o gün içinde 23 kişi yaşamını yitirirken, bunlardan 21’ini Siyahiler oluşturuyordu. Uzun yıllar siyahilerin sosyal hakları için mücadele eden ve eylemde yer alan Dr. Melville Edelstein ise, yaşanan kargaşada bizzat yardım ettiği katliamla birlikte kontrolden çıkan öğrenciler tarafından öldürülmüştü.
Her ne kadar Apartheid rejimi Soweto İsyanı’nda katledilenlerin sayısını 23, yaralananları ise 220 olarak verse de, bağımsız kaynaklar polisin yüzlerce öğrenciyi katlettiği görüşünde. Kimi kaynaklar bu sayının 570’i bulduğunu savunuyor. Katliam sonrası Soweto ve çevresindeki hastane ve klinikler yaralı çocuklarla dolarken, doktorların çocukların isimlerini polisten sakladığı da biliniyor.
Soweto’da kimine göre onlarca kimilerine göre ise yüzlerce Siyahi öğrenciyi katleden Apartheid rejimi, 17 Haziran’da binlerce ağır silahlı polisi bölgeye sevk etmişti. Ordu birliklerinin alarma geçirildiği Soweto ve Johannesburg’da direniş günlerce devam ederken, yüzlerce otobüs ve özel araç ateşe verilmişti.
BEYAZ ÖĞRENCİLER DE REJİME KARŞI ÇIKIYOR
Soweto’da yapılan büyük katliam sonrası 18 Haziran’da bu banliyöde olaylar bitse de, ülkenin diğer bölgelerinde Siyahilerin yanı sıra Beyazların da tepkisini çekmiş ve özellikle öğrenciler de direnişe katılmıştı.
Johannesburg’daki Witwatersrand Üniversitesi’nde toplanan yüzlerce Beyaz öğrenci, Soweto’da çoğu çocuk yaşta olan öğrencilere yönelik baskı ve katliama karşı kent merkezinde eylem düzenlemişti.
Katliama karşı binlerce Siyahi emekçi greve giderken, Natal, Port Elizabeth gibi birçok kentte de büyük çatışmalar yaşanmıştı.
Olaylar Cap bölgesinde Ağustos ve Eylül aylarında da devam etmiş ve sadece Cap’ın banliyölerinde iki ayda 90’ı aşkın kişi yaşamını yitirmişti. Port Elizabeth’de ise en az 30 kişi hayatını kaybetmişti.
ÖĞRENCİLER DAHA FAZLA ANC’YE YÖNELDİ
Apartheid rejiminin Soweto ve sonrasında ülke genelindeki gösterilere sert müdahalesi kanlı olmuş ve yüzlerce, hatta binlerce Siyahi katledilmişti.
16 Haziran 1976 Soweto Yürüyüşü’ne destek veren ve daha milliyetçi ve Afrikacı bir tavır alan Siyah Bilinci Hareketi lideri Steve Biko’nun yanı sıra çok sayıda siyasi parti ve hareketin lideri tutuklanmıştı. 12 Eylül 1977’de cezaevinde ölen Biko’nun günlerce gördüğü kaba işkence nedeniyle öldüğü ortaya çıkmıştı.
Ancak Soweto’da ve sonrasında ülke genelinde yaşanan katliamlar, Güney Afrika halkının özgürlük mücadelesini geriletmek yerine halkın özgürlük yolunda daha cesur olmasını beraberinde getirmişti. Soweto’da daha çok Siyahileri temel alan Siyah Bilinci Hareketi’nin aksine Nelson Mandela önderliğindeki Afrika Ulusal Kongresi (ANC) çok kültürlü bir ülke hayal ediyordu.
Örgütlenme biçimi daha iyi olan ANC’nin Soweto’dan sonra öğrenciler arasında daha popüler bir güç olduğu, hem Siyah hem de Beyaz öğrenciler arasında daha büyük bir sempati toplamaya başladığı biliniyor.
KARARNAME GERİ ÇEKİLİYOR
Johannes Kleingeld adlı polisin katlettiği Hector Pieterson’la özdeşleşen Soweto’daki öğrenci direnişinin ardından Apartheid rejimi, halkı yatıştırmak adına Afrikaans dilini öğrenme zorunluluğundan vazgeçmek zorunda kaldı. Kararname ülkenin diğer kentlerindeki gösteri ve katliamların devam ettiği bir sırada, Temmuz 1976’da geri çekildi.
1979’da ise Siyahilerin gittiği okullarda temel eğitim dili olarak İngilizce öne çıkarıldı.
BM SİLAH AMBARGOSU KOYUYOR
Soweto ve diğer ‘Township’lerde yaşanan katliamlar, ırkçı Apartheid rejimini uluslararası alanda da zorlamaya başlamıştı. Birleşmiş Milletler (BM), 1977 yılında Apartheid rejimine silah satışına yönelik ambargo kararı alırken, birçok ülkede Güney Afrika mallarını boykoy çağrıları gelmişti. Bu ekonomik boykotlar 1980’lerin ortalarına geldiğinde artık rejimi büyük oranda zorlayan en önemli hamlelerdendi.
1991 yılında ise Afrika Birliği’nin öncülü olan Afrika Birliği Örgütü (OAU) tarafından alınan kararla, her yıl 16 Haziran’ın Afrikalı Çocuklar Günü olarak anılıyor.
Güney Afrika tarihine bakıldığında Soweto’da anadil hakkına sahip çıkmak için sokağa çıkan çocukların başlattığı direnişin, ülkenin özgürlüğüne giden yolda en önemli kilometre taşı olduğu söylenebilir.