Berlin’de 21 Nisan günü düzenlenen Êzidî Birliği Kongresi’nin sonuç bildirgesi açıklandı.

Sonuç bildirgesinde, binlerce yıllık acıların duyguları içinde, perişan ve çaresiz bir milletin birlik ve beraberlik hasretiyle, yüzlerce yıllık isyanlarla, diriliş iradesi ve kutsal güneşin yakıcı ışınları arasında 150 Êzidî temsilci, aydın, akademisyen ve siyasetçi ile beraber 21 Nisan 2017’de Almanya Parlamentosu’nda toplumun temel ve esasları üzerine birlik konferansı düzenlendiği kaydedildi.

Sonuç bildirgesinde şunlara yer verildi: “Yurdumuz üzerindeki en büyük ferman, kutsal toprağımız Şengal’de 3 Ağustos 2014’te her zamanki gibi karanlık, yobaz ve kirli güçler tarafından yapıldı. Bu felaketin sebepleri arasında düşmanımız DAİŞ’in barbarlık ve kan dökme sevdasından başka, aynı zamanda örgütsüz, düzensiz ve güçsüz olmamızın da payı var.

Bütün bu olanlara rağmen, bizim güçlü bir inancımız ve cesaretimiz var. Biz her ağır şart altında yeniden organize olabiliriz, kendimizi savunup hayatta kalabiliriz. Tarihimizde trajediler kadar, kahramanlık ve destanlar da var!

Bu konferans pozitif bir enerji, birlik ve beraberlik ruhuyla sonuçlandı. Bu esas üzerinde bu deklarasyon da bir müjde yani tarihi bir karar gibi sonuca bağlandı.

21. yüzyılın Êzidî ve Êzidxane için başarı, kurtuluş ve özgürlük yüzyılı olmasını umut ediyoruz. Bu esas üzerinde bütün Êzidî aydın, siyasetçi, din adamı ve ileri gelenlerine; yeni bir irade, etkili bir örgütlenme ve onurlu bir birlik ve beraberlik için hareket geçmeleri için çağrıda bulunuyoruz.”

Konferansta alınan kararlar ise şöyle:

Dünyanın her tarafından Êzidîlerin katılacağı bir genel konferans başlangıcı için karar alındı.

Dünya Êzidîler Kongresi için 33 kişilik bir tertip komitesi seçildi ve bu komite bugünden itibaren kongreyi hazırlayıp, organize edecek. En fazla 20 kişi daha Tertip Komitesine eklenebilir.

Dünyadaki bütün Êzidîlere, Êzidî Kongresi’nin destekçileri olmaları ve buna bağlı olarak birlik beraberlik için çağrıda bulunuyoruz. Bütün örgüt, dernek ve kurumların bu birlik içinde yer almalarını ümit ediyoruz.

Özellikle Almanya Parlamentosu olmak üzere, bütün devlet parlamentolarına 3 Ağustos 2014’ü soykırım olarak kabul etmeleri için çağrıda bulunuyoruz.

Şengal’deki Êzidîler kendi kendilerini yönetmeli ve gelecekleri hakkında kendi kararlarını kendileri vermeli ve herkes de buna saygı göstermeli.

Şengal’deki bütün Êzidî grup ve partilere aralarında bir çatışma çıkmaması ve ortak çalışmalar yapmaları için çağrıda bulunuyoruz.

Şengal’de bir iç karışıklığın olmaması için orda bulunan bütün güçlere çağrıda bulunuyoruz. Êzidî halkımız siyasi çelişkilerin kurbanı olmamalı. Êzidî halkımızı siyasi çıkarları uğruna kullanan kişi ve kurumları kınıyoruz. Tek hedefimiz Şengal’in kurtuluşu, özgürleştirilmesi ve korunması olmalı.

Şengal, Şêxan ve Êzidîlerin yaşadığı bütün yerlerin tarihi, özgün kimliği ve demografisi korunmalı, DAIŞ’e yardım eden ve Êzidî kanı dökenlerin Şengal’e dönüşü engellenmeli.

Êzidî soykırımında parmağı olan kişilerin yargılanması için, özel ve bölgesel mahkemelerin kurulması gerekir.

Hala DAIŞ’in elinde olan Êzidî’lerin kurtarılması için ilgili bütün kişi ve kurumları yardım eli uzatmaya çağırıyoruz.

Êzidîlerin din ve toplumunun korunması için başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, bütün uluslararası devletlere, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği’ne koruyucu karar ve tedbir almaya çağırıyoruz.

Êzidî yaşam alanlarının yeniden inşa edilmesi için uluslararası devletlerden master planı yapmalarını istiyoruz.

Bu çerçevede Êzidîlerin yaşam alanlarının yeniden inşa edilmesi ve yaşam yerlerinin korunması için uluslararası bir konferansın düzenlenmesini istiyoruz. Eğer uluslar arası devletler bunu yapmayacaklarsa, en azından Êzidî halkına kapılarını açmaları gerek.

Êzidîlerin yaşadıkları bütün ülkelere, ilgili parti ve örgütlere Êzidîlerin üzerindeki fermanlara karşı kalıcı bir çözüm üretmelerini istiyoruz. Böylelikle Êzidî’lerin varlığı, kimliği ve hakları resmi bir şekilde tanınır.

Asimilasyon, yozlaşma ve yabancılaşmaya karşı diasporadaki halkımıza örgütlenmeleri ve kendilerini korumaları için çağrıda bulunuyoruz. Aynı zamanda yaşadıkları devletlerde de demokrasi, birlik ve hukuk esasları üzerinde yaşamalarını istiyoruz.

Bütün tarihi ferman ve felaketlere karşı, barış içinde onurlu bir ortak yaşam, özgürlük, hak ve hukuk çerçevesinde yaşamayı ısrar ediyoruz; özgürlük ve kurtuluşumuz için mücadelemiz aralıksız ve kararlı bir biçimde devam etmektedir. Ortadoğu’daki bütün mazlum halk, din ve toplulukları doğal ortak olarak kabul etmekteyiz.

Nerede yaşarsa yaşasın, bütün Êzidîlere çağdaş, modern, demokratik ve barışçıl bir biçimde kendi temiz dinleri ve kutsal değerleri için örgütlenmeye çağırıp; tehdit, baskı ve şantaja karşı korunmalarını istiyoruz.

Kafkasya’daki Êzidî halkımız yüzyıllarca önce kendi yurtlarını terk etmelerine rağmen dil, kimlik, kültürlerini korumaları bizim için gurur kaynağıdır. Bunu genel geleceğimiz için olumlu bir örnek olarak ele alıyoruz.

Diplomasimizi Êzidî halkının çıkarları doğrultusunda ortak hareket etmeye çağırıyoruz. Êzidî lobileri koordineli yapılmalı.

Êzidî halkı soykırımdan geçirildiği için, Êzîdiler içeriden sistematik ve düzenli bir şekilde örgütlenmeli, Yüksek Ruhani Meclisi siyasi çalışmalar yapmamalı.

Êzidî kadınları üzerindeki soykırım resmi bir şekilde kadın kırımı olarak kabul edilmeli ve toplum kadın özgürlüğü esasına uygun olarak kendini örgütlemeli.