Zimbabveliler, İngiltere'de olabileceğine inandıkları 19. yüzyıl sonu sömürge karşıtı kahramanların kafataslarını arıyorlar.
Zimbabve'deki yetkililer, 1890'larda İngiliz yönetimine karşı başlatılan ve Birinci Chimurenga olarak bilinen ayaklanmanın liderlerinden bazılarının kafataslarının ganimet olarak İngiltere'ye götürüldüğünden uzun süredir şüpheleniyor.
Bunlar arasında en önemlisi isyanın kadın öncülerinden Mbuya Nehanda. Nehanda, bugün başkent olan Harare'de idam edilmişti.
Nehanda'nın idamından sonra cesedinin başının kesildiğine inanılıyor. Daha sonra ne olduğu net değil, ancak son yıllarda Zimbabveli yetkililer, Doğa Tarihi Müzesi'ne gittiğini söyleyen birkaç kamuoyu açıklaması yaptı.
Nehanda, "kemiklerim mutlaka yükselecek" şeklindeki ölüm çığlığıyla, 1960'ların sonlarından itibaren o zamanki adıyla Rodezya'da beyaz azınlık yönetimine karşı mücadele edenler için giderek daha güçlü bir sembol haline geldi.
Londra Doğa Tarihi Müzesi, arşivinde yaptığı araştırmada "Zimbabve'ye ait olduğu anlaşılan" 11 kalıntıya rastladı. Bunlar arasında 1893 yılında alınan ve Zimbabve'nin ikinci şehri Bulawayo'dan geldiği düşünülen üç kafatasının yanı sıra maden ocaklarında ve arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan ve daha sonra bağışlanan kalıntılar da yer alıyor.
Doğa Tarihi Müzesi 25.000, Duckworth Laboratuarı ise 18.000 insan kalıntısıyla dünyanın en geniş arşivlerinden bazılarına sahip.
19. yüzyılda, insan özelliklerinin kafatasının şekliyle belirlenebileceği fikrini araştıran frenoloji, İngiltere'de ve Avrupa'nın diğer bölgelerinde çok popülerdi. Frenoloji dernekleri, bazıları için ırksal sınıflandırmaya kadar uzanan teorinin geliştirilmesine yardımcı olmak için kafatasları topluyordu.
Bazı araştırmacılar, kafatası şeklinin dünyanın farklı yerlerinden gelen insanların doğuştan aşağı olduğunu gösterdiğini ortaya koymaya çalıştı.
Şu anda Birleşik Krallık'ta bulunan arşivlerin bir kısmı, feshedilmiş frenoloji dernekleri ve özel koleksiyoncular tarafından biriktirilenlerin bir araya getirilmesinden oluşuyor.
Zimbabve hükümeti, ülkenin kahramanlarının kafataslarının bir şekilde bir İngiliz müzesinin arşivlerine girdiğine inanıyor.