İşgal bölgelerindeki sevkiyatın perde arkası

Türk devleti; Irak, İran ve Suriye denklemindeki boşluklardan yararlanarak yeni bir işgal girişimine hazırlanıyor. Sınır muhafız birlikleri adına gerilla alanlarına konuşlandırılmaya çalışılan güçlerin hepsi Mesrur Barzani’ye bağlı güçlerden oluşuyor.

Kurdistan Özgürlük Mücadelesi'ne karşı savaş halinde olan Türk devleti; Irak, İran ve Suriye denkleminde var olan siyasi ve askeri boşluklardan yararlanarak, yeni bir işgal girişimine hazırlanıyor. Özellikle son 10 yıldır gerilla alanlarına dönük kesintisiz bir savaş yürüten Türk devleti ve ordusu, Kurdistan’ın her yerinde işgal, talan ve ilhak politikalarından geri durmuyor. Bu kapsamda yeni hazırlıklara başlayan Türk devleti bu sefer bölgede var olan dengeleri de kullanarak buna KDP ve Irak devletini de dahil etmeye çalışıyor.

IRAK'TAKİ DENGELER ÜZERİNDEN YENİ PLAN

Yıllardır Kurdistan Özgürlük Mücadelesi'ne haftalık, aylık ve yıllık ömür biçen Türk devleti, giriştiği her planda istediğini elde edemeyince bu sefer özellikle KDP ile bu emellerine ulaşmaya çalışıyor. Irak’ta var olan siyasi dengeleri de kendi lehine kullanmaya çalışan Türk devleti, Irak’taki ABD ve İran çekişmesinin sahadaki yansımaları, yıllardır Irak ve Başûrê Kurdistan’da yaşanan siyasi, ekonomik ve idari istikrarsızlık ve Irak’taki farklı güç odaklarının birbiriyle olan çatışma ve çelişkilerinden yararlanarak, bu planını hayata geçirmek için uygun koşulların arayışında.

YOĞUN DİPLOMASİ TRAFİĞİ

Askeri gelişmelerin yanı sıra siyasi ve diplomatik girişimlerini de çoğaltan Türk devleti, bu kapsamda son 9 haftada Irak’taki birçok farklı çevre ve KDP ile ara arkaya üst düzey temaslar ve görüşmeler gerçekleştirdi. Bütün görüşmelerin ana gündem maddesi ise Kurdistan Özgürlük Mücadelesi'ne karşı yürütülen politikalar oldu. Bu görüşmeler; dışişleri bakanları, savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katılımıyla gerçekleşirken, bunlardan ilki Türk Mili İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı (MİT) İbrahim Kalın ve beraberindeki heyetin, 23 Ocak’ta Bağdat, 28 Ocak’ta Hewlêr’i ziyaret ettiği görüşmeydi. Ardından Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Genelkurmay Başkanı Metin Gürak da 6-7 Şubat günlerinde önce Bağdat, sonra Hewlêr’i ziyaret etti. Bu görüşmelerde Irak Cumhurbaşkanı Abdüllatif Reşid ve Irak Başbakanı Muhammed Şiya Sudani’nin yanı sıra Şii, Sünni ve Türkmen çevrelerle oturulurken, Hewlêr’e yapılan ziyaretler kapsamında da KDP lideri Mesud Barzani, Kurdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani, Federe Kurdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur Barzani ile bir araya gelinmişti.

En son Haşdi Şabi’nin lideri Fatih El-Feyyad başkanlığındaki bir heyet, Ankara’da Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüşmüştü.

KDP IRAK ORDUSU ADI ALTINDA KONUŞLANIYOR

Son günlerde Irak Sınır Muhafız Birlikleri adı altında gerilla alanlarına yönelik yapılan askeri sevkiyat da bu gelişmelerin hemen akabinde gerçekleşti. Her ne kadar bazı basın yayın kuruluşlarında bu askeri hareketliliğin Irak devleti adına yapıldığı ifade edilse de sahadaki veriler farklı bir yeri işaret ediyor. Gelen bilgiler, sahadaki değişikliklerin KDP’nin eliyle yapıldığını gösterirken, sınır muhafız birlikleri adına Duhok ve Şêladizê başta olmak üzere gerilla alanlarına konuşlandırılmaya çalışılan güçlerin hepsi Mesrur Barzani’ye bağlı Gulan ve Parastin güçleri ile Zerevani güçlerinden oluşuyor. Kamuoyuna farklı bir algı ile sunulmaya çalışılan bu durum, bölge halkında bir tepkiye neden olmaması için de Irak bayrakları ve askeri sembolleri ile yapılmaya çalışılıyor.

Ulaşılan görüntülerde Şêladizê bölgesine bağlı Sîta Köyü ve Rêkan bölgesi civarına yoğun bir askeri sevkiyat yapılırken, Sîta köyüne konuşlanmaya giden KDP’lilerden biri gidişlerini telefona alıyor. Görüntülerde KDP’ye bağlı güçlerin Irak Sınır Muhafız Birlikleri adı altında Türk askerlerinin işgal ettiği bölgeye gittiği görülüyor. Günlerdir yaşanan askeri hareketlilik kapsamında Duhok’un Serzerî köyü gündeme gelse de sevkiyatın en çok yapıldığı alanlardan birinin de Şêladizê bölgesi olduğu anlaşılıyor.

KDP BAŞUR'U TEHLİKEYE ATIYOR

KDP’nin Türk devleti ile birlikte hareket ettiği daha önce de bir çok kez gündem gelmiş ve bu durum halk tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Birçok çevre KDP’nin bu tutumundan vazgeçmesi için çağrılar yapıyor. Ancak tüm uyarılara rağmen Türk devleti ile birlikte hareket etmeye devam eden KDP, bu tutumu ile Başûrê Kurdistan’daki Kürt halkının kazanımlarını da tehlikeye atıyor. Nitekim son dönemlerde hem siyasi hem de ekonomik anlamda yaşananlar bu durumun parametrelerini gözler önüne seriyor. Irak’ta 2003’te gerçekleşen savaştan bu yana ülkede bir türlü istikrar sağlanmazken, bu durum 20 yıldır Başûrê Kurdistan’da hayata geçirilmeye çalışan sistem için de aynı anlamı taşıyor. Aksine KDP, Türk devletiyle yürüttüğü politikalar ile Başûrê Kurdistan ve Başûrê Kurdistan halkının geleceğini büyük bir çıkmazın içine itiyor. Ortaya çıkan tablo ise halkta büyük bir rahatsızlığa neden oluyor.