İstanbul’dan Sur’a yeryüzü sofraları
Ramazan’ın 11’inci gününde Merter’de bir parkta, Güngören Demokrasi Bloğu bileşenlerince gerçekleştirilen bir Yeryüzü Sofrası’na konuk oluyoruz...
Ramazan’ın 11’inci gününde Merter’de bir parkta, Güngören Demokrasi Bloğu bileşenlerince gerçekleştirilen bir Yeryüzü Sofrası’na konuk oluyoruz...
Ramazan Ayı’nın yaklaştığını anlamak için TV reklamlarına bakmak yeterli. Bildiğimiz tüm ürünler Ramazan’da sofraları süsleyen, aileyi bir arada tutan, geleneksel ve neredeyse evimizin direği haline gelen değerlere dönüşür. Zira bunları tüketmek ise aileyi/bizi ayakta tutar. Ramazan sadece nefsin sınandığı değil, aynı zamanda kapitalizmin de tüketime “geleneksel motif” kattığı bir aydır. Nefis terbiyesi, iftardaki “tüketime” kadar sürer...
2011’de Beşiktaş’taki Conrad Oteli önünde yer sofrası kurup, çorba, zeytin ve hurmayla iftar açan Ekmek ve Adalet Platformu; tüketim kültürüne ve gösterişli iftar sofralarına karşı bugünlere uzanan bir eylemin ilk ayağını gerçekleştirdi. Daha sonrasında Gezi Parkı direnişiyle birlikte adlarını Anti-Kapitalist Müslümanlar olarak duyacağımız ve İhsan Eliaçık’ın açıklamalarıyla da tanınan grup; aradan geçen 6 yıl ile birlikte “Yeryüzü Sofraları” geleneğini hem devam ettiriyor hem de başka sofralar kuranlarla yan yana geliyor.
MAHALLE DAYANIŞMALARI SOFRALAR KURUYOR
2017 Ramazan’ını neredeyse yarıladık. 30 günlük süre boyunca İstanbul’un çeşitli yerlerinde Yeryüzü Sofraları kuruldu. Bu gelenek çoğunlukla Gezi sonrası yaygınlaşan Mahalle/semt platformları ve dayanışma kolektifleri tarafında yürütülüyor. Anti- Kapitalist Müslümanlar ve tabii İhsan Eliaçık da ellerinden geldiğince bu sofralara konuk oluyor.
Ramazan’ın 11’inci gününde Merter’de bir parkta, Güngören Demokrasi Bloğu bileşenlerince gerçekleştirilen bir Yeryüzü Sofrası’na konuk oluyoruz biz de. Akşam saatleri, iftar 20.40’ta ve insanlar yavaş yavaş geliyor. Yeşillik bir alana halılar, kartonlar seriliyor. Yine Gezi dönemi oluşan Karşı Kapı Derneği kuruyor sofrayı. HDP, EMEP, SDP, CHP ve birçok görüşten insanın bir araya gelerek kurdukları bir dernek.
İftar saati beklenirken İhsan Eliaçık’a, Anti-Kapitalist Müslümanlar üyelerine ve oradakilere Yeryüzü Sofraları’nın içinde bulunduğumuz koşullardaki önemini, Sur’da yıkıma direnen aileleri ve KHK’lara karşı açlık grevi yapan Semih Özaçka ve Nuriye Gülmen’i soruyoruz.
YERYÜZÜ SINIRLARI ORTADAN KALDIRIYOR
Eliaçık öncelikle Yeryüzü Sofrası’nın sınıfsızlığına ve herhangi bir rengin, ulusun, partinin tekelinde olmayıp herkesi kapsayan çerçevesine değiniyor ve şöyle devam ediyor: “Yeryüzü dediğiniz zaman zaten sınırları ve sınıfları ortadan kaldırmış oluyorsunuz.”
2011 yılında kurulan ilk sofradan bu yana özellikle Gezi Direnişinin bu sofralara sahip çıktığını ifade eden İhsan Eliaçık bunun sebebini şöyle anlatıyor “Ramazan Ayı, 2013’te Gezi sonrasına denk gelince oraya katılanlar Yeryüzü Sofrası’nda buluştu. Daha sonra mahallelere yayıldı. O gün bugündür özellikle Gezi’ye katılan kitleler Yeryüzü Sofrasını sahipleniyor. Adeta Gezi’nin hatıralarını canlı tutan, oraya katılanları buluşturan, Gezi’nin manevi yüzü gibi algılanmaya başladı bu sofralar. Çünkü onların din anlayışlarına, inançlarına ve direniş ruhuna çok uygun düştü.”
YIKINTILAR ARASINDA SESSİZ VE ASİL BİR TEPKİ
Eliaçık, İstanbul’un dışına da taşarak devam eden ve özellikle Diyarbakır Sur’da kurulan Yeryüzü Sofraları’nın önemine dikkat çekiyor “Şimdi Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yıkıntılar arasında insanlar Yeryüzü Sofraları kuruyor. Orada yıkıntılara karşı sessiz ve asil bir tepki gösteriyorlar. Onları o sofrada buluşturan şeyse direnişleri. Diğer taraftan İzmir’de de 3 bin genç kordon boyunda toplanıyor Yeryüzü Sofrası için. Toplumun her kesiminde özellikle de gidişattan rahatsız olan, mevcut iktidarın din adına yaptıklarına, ağır derecedeki din istismarına karşı olanlar bu sofralarda bir araya geliyor. Yeryüzü Sofraları özünde bir tepkiyi ve direnişi barındıran bir hale büründü.”
ONLAR BENİM İNANCIMA GÖRE İBADET YAPIYOR
“En büyük ibadet hakkı müdafaadır” diyen İhsan Eliaçık, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın KHK ihraçlarına karşı başlattıkları eylemleri için de şunları dile getiriyor: “Hakkı, alınterini ve emeği savunmaktır ibadet. Semih ve Nuriye’ye yapılanları elbette zulüm olarak görüyoruz. Onlar benim inancıma göre ibadet yapıyor. Baskıya karşı direniş zaten ibadet oluyor. Ramazan’a başlarken de söylemiştim bu ayki oruçlarımız biz onlar için tutuyoruz.”
DİYARBAKIR’A DA GİDECEĞİZ
Anti- Kapitalist Müslümanlar’dan Muharrem Şaşkın da Yeryüzü Sofraları’nın direniş olduğuna dikkat çekiyor ve devam ediyor “Hem bir eşitlenme hem de bir direniş aynı zamanda. İktidarın sofrasına karşı.” Şaşkın, toplumsal olaylara karşı birlikte mücadele vermenin ve bir araya gelmenin önemine vurgu yapıyor ve ekliyor “Bizler Semih’i Nuriye’yi anıyoruz her gittiğimiz yerde. Toplumsal hayatta bir karşılığı olmalı namazımızın da orucumuzun da. Yoksa havada kalır dinin söyledikleri.”
Geçen yıl, son Yeryüzü Sofrasını Diyarbakır’da kurduklarını söyleyen Muharrem Şaşkın, bu yıl da mutlaka gitmeyi düşündüklerini ifade ediyor “Bizim için Sur’da yıkıma karşı direnen ailelerin kurduğu sofralar çok önemli çünkü o bir direniştir. Sur’u buradan selamlıyoruz.”
DEMOKRASİ MÜCADELESİ İÇİN...
Güngören Demokrasi Platformu üyesi ve Sosyal Demokrasi Vakfı yönetim kurulundan Yavuz Okçuoğlu da bu sofraları kurarkenki temel amaçlarının dayanışma ve paylaşım olduğunu ifade ediyor: “Elbette ülkemizin içinde bulunduğu bu koşullarda demokrasi mücadelesi veren insanlarla bir araya gelip buralardan büyümek ve ilerlemek bizim için önemli. Bugün Türkiye Kürdistan’ında yaşananlara karşı ya da Semih ve Nuriye’nin başlatmış olduğu direnişe buralardan başlayarak ve bir araya gelerek bir tavır geliştirebileceğini düşünüyoruz.”
Parkta bir araya gelen birçok kişi de Eliaçık, Şaşkın ve Okçuoğlu’nun söylediklerine benzer şeyler dile getiriyor. Yeryüzü Sofrası’na katılanların ilk vurguladığı şey dayanışma ve direniş...