AKP iktidarı döneminde enerji alanında uyguladığı politikalar ile halkın enerjiye ulaşımı daha da zorlaştırıyor. Yüksek faturalar ve elektrik kesintileri ile vatandaşlar boğuşurken, AKP ise enerji ihaleleri ile yandaş sermayeyi finanse etmeye devam ediyor. AKP hükümeti halkın alım gücünün, sürdürülebilir tarım ve ucuz gıda için çiftçinin, ülkede refahın artması için esnafın, sanayicinin düşünüldüğü bir politika yerine yandaş sermaye karı üzerinde enerji politikaları uyguluyor.
Enerji alanında Türkiye’nin kendi kendine yeterliliği söz konusu iken AKP iktidarı dönemlerinde uygulanan yanlış politikalar sonucunda ülke dış enerjiye bağımlı hale getirildi. Elektrik Mühendisler Odası Amed Şubesi verilerine göre ülkede enerji alanında ihtiyacı karşılayacak güç kurulu mevcut iken, enerji üretimin yüzde 78 civarı özeleştirildiği ve yüzde 22 ise devlet tarafından üretiliyor. Ayrıca elektrik dağıtımı ise tümüyle yandaş firmalara devredilmiştir. Ülke ihtiyacının olmamasına rağmen birçok yandaş firmaya alım garantili elektrik santralleri kurduruldu. AKP iktidarı ödeme garantili santral sahiplerine para aktarmak için, enerji verimliliği, enerji tasarrufunu rafa kaldırarak, firmaların lehine kar amaçlı politikalar izleyerek, enerji tüketimini teşvik etti. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından daha önce 3 ayda bir fiyat düzenlemesi yapılırken, 2022 yılında ise bu düzenleme ayda bir olarak kararlaştırdı. Sanayi alanında yüzde 500 ve konutlarda ise yüzde 300 üzeri bir yıl yüksek zam uygulanırken, elektrik dağıtımı yapan yandaş şirketlere ise 2022 yılında yüzde 80 civarında indirim uygulandı. Bu yüksek zamlardan dolayı milyonlarca konutun elektriği kesildi. Binlerce sanayici işyerlerini ya kapattı ya da küçültmek zorunda kaldı. Bu yüksek zamlar milyonlarca insanın işsiz kalmasına neden oldu.
ENERJİ DIŞA BAĞIMLI HALE GELDİ
Türkiye’de enerji konusunda kendine yeterliliği söz konusu iken uygulanan yanlış enerji politikaları sonucu dış enerjiye bağımlı hale gelmiştir. Türkiye’de 10 bin 300 adetten fazla elektrik üretim santralleri mevcut. Ekim 2022 ayı sonu itibari ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) açıkladığı verilere göre 94 bin 890 lisanlı 8 bin 386 lisansız olmak üzere 103 bin 276 MW (megawatt) Türkiye’nin kurulu gücü mevcuttur. En fazla enerji tüketimi Temmuz ve ağustos ayı arasında 55-58 bin megawat arasında oluyor. Bu da fazla kurulu gücün yarısı kadar bir tüketim yapıldığını gösteriyor. Ülke ihtiyacını fazlasıyla karşılayacak bir güç kurulu mevcut iken, AKP iktidarı tüm alanlarda olduğu gibi bura ada geliştirdiği rant anlayışı çerçevesinde yandaş sermayeye alım garantisi verdiği santraller var.
AKP iktidarı ülkenin ihtiyacı olmamasına rağmen alım garantili elektrik santralleri kurdurdu. Yenilenebilir enerji yerine fosil yakıt ile çalışan santraller kurduruldu. Ödeme garantili santral sahiplerine para aktarmak için, enerji verimliliği, enerji tasarrufunu rafa kaldırarak, enerji tüketimini teşvik etti. Fazla tüketimin olduğu ayları ise bir başarı hikayesi olarak lanse etti.
ENERJİ ÜRETİMİN YÜZDE 78’Sİ YANDAŞ SERMAYEDE
Elektrik dağıtımın tamamı özel dağıtım şirketlerine devredilirken, üretimin ise sadece yüzde 22’ü kamu tarafından üretiliyor. Geri kalan üretimin tümü AKP yandaş sermaye tarafından üretiliyor. Elektrik Üretim Anonim Şirketinin (EÜAŞ) ürettiği enerji yüzde 16/17 bandında. Kamu bu alanları denetleyecek mekanizmalardan yoksundur.
ZAMLAR AYLIK ARTIK YANSITILIYOR
Elektrik başta olmak üzere enerji alanı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından 3 ayda bir yapılan değerlendirmeler sonucu fiyat düzenlemeleri yapılırken, 2022 yılında bu değerlendirmeler aylık olarak yapılmaya başlandı ve fiyat düzenlemeleri aylık olarak yansıtılmaya başlandı. Ve her ay elektrik faturaları yeni zamlarla vatandaşa yansıyor.
YANDAŞ SERMAYEYE YÜZDE 80 İNDİRİM HALKA YÜZDE 70’İN ÜZERİNDE ZAM
Elektrik ve enerjide fiyat artışları genelde elektrik üretim girdilerin (doğalgaz, kömür, petrol) artmasına bağlı olarak yapıldığı belirtiliyor. Elektrik Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi’nin verilerine göre 2020-2021 yıllarında Elektrik Dağıtım Şirketlerine satılan elektrik enerjisinde yüzde 80’e varan indirimler yapılırken, vatandaşın elektrik faturalarına ise yüzde 70’ten fazla zam yansıtıldı. Yine son olarak 3 Ocak 2023 yılında müjde olarak duyurulan indirimler de inceldiğinde dağıtım firmalarına satılan elektrik enerjisinde sadece indirim yapıldığı görülüyor. Dağıtım bedeline ise yüzde 132’den fazla zam yapılmıştır. Yapılan indirimlerde sadece sanayide yüzde 15 gibi bir indirim söz konusudur. Yani bu şekilde dağıtım firmalarına tekrar daha fazla kar sağlanmıştır.
Dağıtım Şirketlerine verilen elektrik bedelinin düşürülmesi, üretim girdilerin düştüğü anlamı taşırken, ancak bu durum 2020-2021 yıllarında olduğu gibi halka yansıtılmamış bunun yerine dağıtım bedelleri artırılarak Elektrik dağıtım şirketlerine daha fazla kar alanı yaratıldığı ortaya çıkıyor.
ÖZELLEŞTİRME ADI ALTINDA YANDAŞLARA PEŞKEŞ ÇEKİLDİ
AKP iktidarı döneminde yandaş sermayeye yönelik özeleştirmenin en yoğun yaşandığı alanlardan bir tanesi de enerji alanıdır. Enerji alanında sermaye grupları ve cemaat vakıflarına ait şirketler özelleştirmede başı çekiyor. Özelikle elektrik dağıtım alanı tümde özel sektöre devredilmiş görünüyor. Özel sektöre bağlı dağıtım şirketleri kayıp kaçak gibi benzeri gerekçelerle bu alanları işletmez hale getirirken, halka yönelik enerji kesintileri ile zülüm politikası uyguluyor. AKP iktidarı döneminde enerji alanların zarar ettiği, kaliteli hizmet sunmadığı ve halka daha ucuz enerji sağlamak gerekçeleriyle özeleştirmeler yapıldı. Ancak bu alanlar şeffaflıktan uzak yöntemlerle yandaş firmalara peşkeş çekildi. Bu firmaların sürekli zarar ettiği gerekçesiyle faturalar yüksek miktarda vatandaşa yansıtılıyor. Zararları da ayrıca genel bütçeden karşılanıyor.
SANAYİ SEKTÖRÜNE YÜZDE 508 ZAM YANSIDI
2022 yılı içinde sanayide kullanılan elektriğe yüzde 508 oranında zam uygulandı. Bu yüksek oranda sanayi alanında uygulanan zam yaşamın tüm alanlarına yansıyor. Sanayi sektörüne uygulanan yüksek zamlar insanların günlük yaşamlarında ürünlere yansıtıldığı gibi aynı zamanda işsizlik olarak da yansıyor. Binlerce sanayici işyerlerini kapatmak zorunda kalırken, binlercesi de çareyi iş hacmini düşürmede arıyor. Sanayi alanında yaşanan bu daralmadan dolayı milyonlarca insan işsiz olarak yaşama mücadelesi veriyor.
KONUTLARA YÜZDE 300 ÜZERİ ZAM YANSIDI
Hayatın tüm alanlarına yansıyan enerji zamları konutlara yönelik birinci tarife (ünlük 8 kWh altı yani aylık 240 kWh altı tüketim) yüzde 209’den fazla ikinci tarife ise (günlük 8 kWh altı yani aylık 240 kWh üstü tüketim) yüzde 312’den fazla zamlarla yansıdı. Ticarethane faturalarına ise bir yıl içinde yüzde 370 gibi yüksek bir rakamlarla zam yansıtıldı.
MİLYONLARCA KONUTUN ENERJİSİ KESİLİYOR
Zamlarla birlikte ülkedeki abone sayısına bakıldığında artan her 1 kuruşluk zam halkın cebinden milyarca TL’nin, tahmini 2 milyar TL üzerinde bir bedelin çıkması anlamına geliyor. Yaşanan ekonomik krizlerden dolayı günlük yaşamını zor idame ettiren vatandaşlar faturalarını ödeyemeyecek durumdadır. AKP’nin yandaş sermayesinin enerji alanındaki rantı zarar olarak halka yüklenirken, yüksek faturalardan dolayı milyonlarca insanın konut enerjisi kesiliyor. AKP enerji zamları ile var olan faturaları bile ödemeyen halkı yok sayarak, sadece enerji alanlarındaki yandaş sermayenin kazancına yönelik politikalar devreye koyuyor.
YANDAŞ SERMAYE BORÇLARINI ÖDEMİYOR
Elektrik dağıtım şirketleri dağıtım için yaptıkları tüm çalışmaların bedelini devletten tahsil ediyor. Sayaçların direklere çıkartılması, şebekenin yer altına alınması ve benzeri tüm çalışmaların bedeli şirketlere devlet tarafından ödeniyor. Ayrıca, EPDK tarafından çıkartılan tebliğler ile dağıtım şirketlerin birçok gideri vatandaşın faturasına yansıtılıyor. Yine ortaya çıkan bilgiler doğrultusunda enerji alanındaki yandaş sektör özeleştirme borçlarını ödemeyerek sürekli erteletiyor ve herhangi bir cezai işleme de tabi tutulmuyorlar. Vatandaşların faturaları geciktiği zaman enerjileri hemen kesilirken, ancak özel yandaş sermayeleri borçlarını ödemedikleri gibi yüksek faturalarla da halkı cezalandırmaya devam ediyor. Ancak faturalara yansıyan farklar ile şirketlerin borçlarının finanse edildiği iddia edilirken, bu konu da AKP ve ilgili yandaş sermaye kuruluşları tarafından herhangi bir bilgilendirme yapılmıyor.
Daha önce fatura tutarlarında ayrıntılı olarak yansıtılan ‘Dağıtım bedeli’, ‘Kayıp-kaçak bedeli’, ‘İletim bedeli’ ve ‘Perakende Satış Hizmetleri Bedeli’ gibi kalemler, özelikle kayıp-kaçak oranlarına yapılan itirazlar, açılan davalardan sonra 2016 kaldırılmış gibi yapılsa da ‘Dağıtım bedeli’ adı altında tek kalem olarak faturalara yansıtılmaya başlandı.
KURDİSTAN’DA HALK CEZALANDIRILIYOR
Özelikle Kurdistan’da tarımsal faaliyetlerde sulama işlemi, yoğunluklu olarak elektrik enerjisi kullanılarak yapılıyor. Bunun için trafo tesisi yapılmakta ve elektrik motorları kullanılmaktadır. Yani elektrik motorları ile toprak altından su çekilerek sulama yapılmaktadır. Son yıllarda çiftçilerin enerjilerinde gidilen kesintiler sonucu yeterli sulama yapılamamış ve tarımsal faaliyetler büyük zarar görmüştür. Diğer yandan bu yerlerde içme suyu ihtiyacını karşılayan motorların da çalışamamasından kaynaklı olarak, elektrik borcu olmayan vatandaşlarında susuz kalmasına neden olunmuştur.
Sorun, enerjinin özelleştirilmesi ve piyasalaştırılması sonucunda, yurttaşlara ağır, ödenemeyecek miktarlarda elektrik faturalarının çıkarılması dolayısıyla, ödemelerin yapılamaması ve borçların birikmesi sonucunda meydana geldiği açıktır.
GAP BATIDAKİ İLLER İÇİN ENERJİ YATIRIMINA DÖNÜŞTÜ
İklime, doğaya, ekosisteme ve tarihe zarar veren Kurdistan’daki barajlar silsilesinin simgesi olan GAP yapımı bölge ve ülke ekonomisinin kalkınması olarak müjdelenmişti. Yerel halk ve uzmanların karşı görüşüne rağmen Kürdistan’da baraj yapımını hızlanırken, bölgeye doğrudan katkısı olmayan barajlarla üretilecek elektriğe öncelik verildi. GAP tarımsal ev ekonomik kalkınma projesi olarak sunulsa da daha çok batı illeri için enerji yatırımına dönüştü. GAP kapsamında yapılan barajlarla elektrik üretimi açısından hedeflenen yüzde 90 üzerinde üretim yapılıyor. Halkın geçim kaynağı olan tarıma etki edecek sulama kanalarında ise yüzde 30 çok altında kalınmıştır.