‘Amacımız hastalıkların tedavisinde beslenme ile başa çıkmak’

Kürtçe diyet blogu olan Diyetisyen Mehmet Aydın, "Bizim alanımız kilo almak ve vermek değil, ne kadar hastalık varsa bu hastalıkların tedavisinde beslenme ile başa çıkmak" dedi.

Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet, obezitenin artması ile birlikte artık sadece orta yaş ve üzerinin değil, genç kuşağı da risk altına alan bir hastalığa dönüştü. 21. yüzyılın en büyük kitlesel hastalığı halini alan diyabet ve obeziteye karşı Diyetisyen Mehmet Aydın 'https://diyetakurdi.blogspot.com' adresi açarak Kürtçe dilince tarif ve menülerle iyi beslenmenin sırlarını paylaşıyor. 2 yıldır aktif olan blogda 12 bilimsel yazı yer alıyor.

Sadece edebiyat, siyaset, sanat alanında değil diğer alanlarda da Kürtçenin kullanılması gerektiğini söyleyen Aydın, toplumdaki diyet tanımı, kurduğu blogu ve sağlıklı beslenmenin yollarını ANF’ye anlattı.

Obeziteye ilişkin dünya rakamları korkunç bir durumda. Peki Türkiye’de bu durum nasıl?

Obezite tüm dünyanın dert yandığı bir hastalık. Bu hastalığın olmasına neden olan ve sonucunda doğan bir çok hastalık var. Yine multi-disiplinler yaklaşılması gereken bir alan. Tek başına iyi bir sonuç elde edilemeyecek bir alan. Gün geçtikçe hareketsiz yaşam, yanlış ve düzensiz beslenmenin sonucu olarak obezite oranları çok fazla arttı. Modern yaşam diyebileceğim şehir yaşamları da bu alanda etkili bir oynuyor. Kırsal alanlarda da bu oran artmaya başladı. Yediğimiz, içtiğimiz besinlerin bunlarda etkisi var. Bu oran Türkiye’de 2010 verilerine göre kadınlarda %41, erkeklerde %20,5 totalde ise %30,5. Türkiye’nin %30'u obez aslında.

Kişi obez olduğunu anlayabilir mi? Bunu nasıl ölçüyorsunuz?

Beden kitle endeksi dediğimiz bir hesaplama ile beraber kişinin boyunun karesine bölümü ile elde edilen sonucu ile hesaplanır. Aslında obez veya obezitenin hangi derecesinde olduğunuzu gösteriyor bu oran.

Kürtçe dilinde blog kurma nedeniniz nedir?

İlk kullanmamın nedeni temel olarak ulaşılabilirlik olmak. Okumaların daha çok olduğu blog ortamı var. Okuyucu kitlenin blog üzerinde takibi açısından diğer sosyal medya araçlarından daha çok bu aktif oldu. 2 yıla yakındır da yazıyorum. 13 yazım var. Çeşitli gazetelerde de Kürtçe dilinde diyet yazıları yazdım. Tamamen bilimsel bir çalışmadır bu. Her dile bu tür çalışmaların olması gerekiyor.

Blogunuzda hangi konulara yer veriyorsunuz?

Yazılarımda toplumun dert yandığı bir çoğumuzun aslında mustarip olduğu konular var. Bir tanesi obezite, diğeri diyabet. Bunlar önemli alanlar. Yazılarımda, normal olması gereken beslenmemiz, sebzeler, meyveler, günlük beslenmemizde sebze ve meyvelerin ne kadar yeri var? Gibi konu başlıkları var. Kürdistan’da tedavi amaçlı kullanılan binlerce bitki var ve ileriki süreçte de bu bitkilerin neler olduğu, hangi tedavilerde kullanacakları konusunda da bir çalışmam olacak. Temelde hastalıklar ve bunların tedavileri konusunda yazmaya çalışıyorum.

Daha önce buna benzer bir çalışma olmadı, değil mi?

Evet olmadı. Kürtçe diyet bir ilk. Daha önce şiir, öyküler yazdım Kürtçe. Dile hakim olmanın avantajıyla bunu kendi mesleğime dönüştürmek istedim. Tıbbın dili Latince ve bu yüzden bir çok kez çeviri yapmak zorunda kalıyorum çünkü bir alt yapısı yok. Benim yaptığım şey aslında temel oluşturmak. Kişisel kaygılarım dışında bir temel oluşturmak istiyorum, bunun popüler yanını kullanıp hedefim dışına çıkmak istemiyorum.

Kürtçe diyet yazılarına karşı nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Kürtçe diyet tarifleri hakkında çok iyi tepkiler aldım. İnsanlar kendi anadillerinde yazılan bir tarifi uygularken bile bundan keyif aldıklarını belirtiyorlar. Akademik bir dilden ziyade insanların ilgilerini çekebilecek bir giriş oluşturarak daha sonra teknik ve temel bilgileri aktarıyorum. Bu açıdan da okuyucular zorlanmıyor ve zorlanmayacaklardır.

Diyet nedir? Aç kalmak mıdır, alışık olunmayan yiyecekler yemek midir?

Diyet denilince insanların aklına bir çok şey geliyor çünkü bir sürü şehir efsanesi var. Bütün sohbetlerin sonu diyete geliyor çünkü insanız ve temel yaşamımız yiyip, içtiklerimiz, beslenmemizdir. Hayatımızın her alanında bizi etkiliyor. Diyet ve diyetisyen denilince insanların aklına başka şeyler geliyor. Diyette bir sürü yanlışlıklar yapılıyor. Diyet sadece kendini aç bırakmak ya da uzun süre sadece salata yemek değildir. Böyle kilo vermek gibi bir davranışa giriyoruz. Bizim alanımız kilo almak ve vermek değil. Ne kadar hastalık varsa bu hastalıkların tedavisinde beslenme ile başa çıkmak. Bu anlamda bir diyetisyenin işi çok zor. Toplumun algısı var ve bu algıyı değiştirmeye çalışıyoruz. Diyet iyi beslenmektir. Sağlıklı beslenmektir.

Size danışanlara ne öneriyorsunuz?

Danışanlara kişisel özelliklerine göre beslenme öneriyorum. Bu kişiden kişiye değişen bir şey çünkü. Bunun bir standardı yok. Kişinin kilosu, boyu, kan değerleri, günlük yaşantısı bu standardı değiştiriyor. Farklı şeyler ortaya çıkabiliyor. Bir kişiye yazılan menü başka birisi için yazılamaz. Kış ayındayız, metabolizmamız daha hızlı çalışır fakat savunma sistemimiz zayıflar. Eğer düzgün ve dengeli beslenmiyorsanız, meyve sebze yiyerek savunmamızı güçlendirebiliriz.

Havalar soğumaya başladı. Ne öneriyorsunuz kışın sağlıklı beslenmek adına?

Doğanın bize sunduğu şeyleri kullanmamız gerekiyor. Bilmemiz gereken şey, doğanın bizlere sunduklarını iyi tanımak. Doğa ve insan metabolizması birbirine çok yakın. Yazın hasat edilen ürünlerin içeriği bakımından insan metabolizmasına ne kadar yakın olduğunu görebilirsiniz. Yazın tükettiğimiz su oranları çok fazladır. Yazlarında çok fazla sıvı kaybederiz sıcak havalardan kaynaklı. Su kaybederiz. Mevsimsel meyvelerle su kaybını giderebiliriz. Hiçbir kalorisi yok bu meyvelerin. Kışın ise metabolizmamız hızlı çalıştığı için bağışıklık sistemini güçlendiren meyveler yemeliyiz. C Vitamini barındıran besinler kullanmalıyız.

https://diyetakurdi.blogspot.com