Amed’in Karaz ilçesinde dünyaya gelen Muhammed Şık, (Renas Karaz) üniversite öğrencisiyken gerilla saflarına katılır. Kobanê’ye saldırı olduğunda hemen oraya geçen Renas, çatışmaların 46. gününde şehit düşer. Oğlunun şehit düştüğünü telefonuna çıkan bir başka direnişçiden öğrenen annesinin tek isteği, oğlunun cenazesinin DAİŞ’in eline düşmemesi olur.
Rukiye ve Haviz Şık, zekası ve Kürdistani özellikleriye ön plana çıkan oğullarını anlattı.
Muhammed (Renas Karaz) Amed’e bağlı, Karaz’da (Kocaköy) 19 Ocak 1993'te dünyaya gelir. “Tüm şehitlerimiz eşsizdir, güzeldir, iyidir, benim Renasım da öyleydi” diyen annesi Rukiye Şık, Renas’ın müthiş sezgileri ve zekasına dikkat çekiyor. Henüz 2-3 yaşındayken bile yaşının çok üzerinde bir kavrama yeteneği olduğunu belirtiyor. Öyle ki, henüz küçük yaşlarda Kürdistan bilincine sahip olarak kendisine alınan elbiselerin bile Kürdistani renklerden olmasını istiyor. Her fırsatta Renas’ın zafer işareti yaptığını, yeşil-sarı-kırmızı renklere ilgi duyduğunu söyleyen Rukiye ana, Renas’ın henüz yaşı tutmadığı halde okula başladığını aktarıyor.
İLK RESİM, MED TV LOGOSU
Henüz 5 yaşındayken okula başlayan Renas, zekası ve yeteneği herkesi şaşkına çevirir. Rukiye ana Renas’ın okula ilk başladığı günlere dair bir anısını şöyle paylaşıyor: “Resim öğretmenleri kendilerinden resim yapmalarını ister. Renas, o günler evde izlediğimiz Kürtçe kanal Med TV’nin logosunu çiziyor. Öğretmeni ve arkadaşları, Renas’ın çizdiği logoyu çok beğeniyor.”
Henüz çocuk yaşta bu duyarlılığı olan Renas’ın yaşı ilerledikçe yüksek bir bilinç ile derinleşir.
KENDİ BAŞARISIYLA YETİNMİYOR
Renas, dersler konusundaki başarı ve becerisini, arkadaşlarıyla paylaşır. Okul dışında kalan zamanlarda arkadaşlarını eve getiren Renas, burada onların derslerine yardımcı olarak eğitir. Rukiye ana bazen daraldığını ve Renas’a evi çocuklarla doldurduğu için kızdığını anlatıyor. Renas’ın bu anlarda kendisini sakinleştirerek, “Anne akadaşlarımın da başarılı olması lazım, onlara destek olmak zorundayım” dediğini aktaran Rukiye ana, kendisinden başka herşey ve herkesi düşündüğünü kaydediyor.
ÖZGÜRLÜK İÇİN MÜCADELE ŞART
Renas, ortaokuldan sonra 2006 yılında yüksek bir not ortalamasıyla Mardin’in Kızıltepe ilçesindeki Anadolu lisesine yerleşir. Bir dönem burada okuyan Renas, Kızıltepe’nin yurtsever gençlik ortamında mücadele yürütür, daha sonra geçirdiği bir hastalık nedeniyle Karaz’a geri dönerek okulu burada tamamlar. Renas, liseden sonra Hatay Üniversitesi Fizyoterapi bölümünü kazanır. Üniversitede aktif olarak öğrenci mücadelesine öncülük eden Renas, 2012 yılında Karaz’a ailesinin yanına gelerek, gerillaya katılacağını paylaşır. Ailesinin kalması yönündeki telkinlerine karşılık, “Parayla bu halk özgürleşemez, mücadele etmek ve direnmek şart” diyerek dağların yolunu tutar.
RENAS NEWROZ KAMPI'NDA
Renas, dağlarda geçirdiği yılların ardından 2014 yılında DAİŞ saldırısından dolayı Rojava’ya gelen Êzîdî Kürtler için kurulan Newroz Kampı'na geçer. Kendisini ziyaret eden anne ve babası, Renas’ın kampta yaşayan Êzîdî halkına gösterdiği büyük sevgi ve dayanışmaya tanıklık eder. Renas, kampa giderken yanlarında yemek götüren anne ve babasının yemeğini yemeyerek, kampta kalanlarla aynı yemeği yer. Renas’ın “Bu kampta yaşayan herkes gibiyim ben de, kendime ayrıcalık tanıyamam” dediğini aktaran babası Haviz Şık, oğlunun bu davranışının kendisini derinden etkilediğini ve unutamadığını dile getiriyor.
ŞEHİT DÜŞTÜĞÜNÜ HİSSETTİM
Renas, Newroz Kampı'nda görevliyken DAİŞ çetesi Kobanê’ye saldırır. Saldırının ilk günü olan 15 Eylül'de Kobanê’ye geçen Renas, burada doğu cephesindeki direnişte yerini alır. Çatışmaların kent merkezine ulaşmasıyla birlikte Renas, Kaniya Kurda bölgesinde en şiddetli çatışmaların yaşandığı noktalarda çatımalara katılır. Bu günlerde annesi Rukiye ve babası Haviz da Kobanê sınırında direniştedir. Rukiye ana bazı zamanlar Renas’a telefondan ulaştığını belirterek, “Ancak son zamanlarda bize ‘aramayın’ diyordu. Artık aramamızı istemiyordu, ancak Ekim’in son günü içime bir ateş düştü, Renas’ı arayacağımı söyledim, babası 'arama' dedi ama dayanamadım aradım.
CENAZESİ DAİŞ'İN ELİNE GEÇMESİN
Bundan sonrasını Rukiye anadan dinliyoruz: “Renas’ı aradım, telefona bir kadın çıktı, 'acilen takviye gönderin' diyordu. Renas’ın annesiyim, Renas nerede? diye sordum. Bana 'Anne, sen aramadan bir kaç dakika önce Renas şehit düştü' diye cevap verdi. Renas’ın başının dizlerinde olduğunu söyledi. Renas’ım vurulur vurulmaz şehit düşmüş, arkadaşı öyle anlattı. Arkadaşına 'Direnin ve asla geri adım atmayın' dedim. Tüm şehitlerin benim çocuklarım olduğunu söyledim. Tek bir şey istedim, 'Oğlumun cenazesi DAİŞ’in eline geçmesin' dedim. Telefondaki YPJ savaşçısı, 'Benim cenazem ellerine geçmeden Renas’ın cenazesi çetelerin eline geçmeyecek' diye söz verdi. Bir kaç saat sonra bir kez daha aradım, YPJ savaşçısı, Renas’ın cenazesinin hastaneye yetiştirildiğini aktardı."
ZULME KARŞI DİRENİŞ KUTSALDIR
Renas’ın cenazesi 2 Kasım'da Kobanê sınır kapısından alınarak Amed’e, oradan da Karaz’a getirilir. Cenaze töreninde onbinlerce kişi yer alır. Rukiye ana cenaze töreninde kimsenin ağlamamasını ister. “Ağlamadım, ayakta durdum, oğluma ve şehitlere layık bir duruş içinde olmaya çalıştım. Oğlumu zılgıtlar ve sloganlarla defnettim” diyor. Baba Haviz da oğlu ile gurur duyduğunu ifade ederek, oğlunun zulme karşı direndiğini ve şehit düştüğünü söylüyor. Zulme karşı direnişin kutsal olduğuna dikkat çeken baba Haviz, bunun için bundan sonra da gerekirse bedel ödeyeceklerini ve sonuna kadar şehitlerin yolunda ilerleyeceklerini vurguluyor.