Mart ayında erime sürecinin başlamasıyla birlikte, kar kıtlığının yüz milyonlarca insanın su ihtiyacını tehdit ettiği belirtiliyor.

Araştırmacılar, kuzey yarımküredeki kar kütlesinin büyük bir kısmının -8°C'nin altındaki soğuk bölgelerde bulunduğunu ve bu bölgelerin iklim değişikliğinden pek etkilenmediğini tespit etti.

Ancak, -8°C'nin üzerindeki sıcak bölgelerdeki kar kütlesinin azalmakta olduğu ve bu durumun su kaynaklarını olumsuz etkilediği ifade ediliyor.

Özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin güneybatısı ve kuzeydoğusu ile orta ve doğu Avrupa'da, 1980'lerden bu yana kar örtüsünün her on yılda %10 ila 20 oranında azaldığı tahmin ediliyor.

Bu azalma, ilkbaharda nehirleri, akarsuları ve toprakları beslemek için kar erimesinden gelen daha az su anlamına geliyor. Bu durum, Amerika Birleşik Devletleri'nde Yukarı Mississippi ve Avrupa'da Tuna nehir havzalarında %30 ila %40 oranında bir kayba neden oluyor.

Dartmouth Üniversitesi'nde doktora öğrencisi olan başyazar Alexander Gottlieb, "21. yüzyılın sonunda, bu bölgelerin mart ayı sonunda neredeyse karsız olmasını bekliyoruz" diyor.

Bunun yanı sıra, küresel ısınmanın kış yağışlarını yağmura dönüştürmesi, su kaynaklarının ilkbahar ve yaz aylarına kadar yüksekte depolanamamasına ve sel riskine neden olmasına yol açıyor.

Bu gelişmeler aynı zamanda turizmi ve kayak merkezlerini de etkileyerek, ekosistem sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir ve orman yangınlarına karşı daha hassas hale getirebilir.