Resmi kaynaklar, Manş Tüneli’nden İngiltere’ye geçiş için mültecilerin ‘ara nokta’ olarak kullandığı Calais kenti yakınındaki Lande Kampı’nda yaklaşık 4 bin 500 kişinin bulunduğunu söylüyor. Ancak kimi yardım kuruluşlarına göre Calais ve çevresinde çok kötü şartlarda yaşamaya çalışan mültecilerin sayısı 7 bini buluyor.

‘Jungle (vahşi orman)’ olarak adlandırılan alanlardaki mültecilerin varlığı kimi yerel güçler tarafından provokasyon gerekçesi yapılırken, mülteciler arasında ‘cihatçı çeteler’ olabileceği iddiaları da ortamın gerilmesine hizmet ediyor. Geçtiğimiz hafta İtalya’dan Fransa’ya geçmek isteyen mülteciler arasındaki bir kişinin, istihbaratın ‘S dosyası’ olarak bilinen ‘tehlikeli’ bireylere dair fişlemede adının geçmesi de bu yönlü söylentilere argüman teşkil ediyor.

Mültecilerin olduğu alanlardaki polis ve jandarma ekiplerinin sayısı arttırılırken, daha önce kentin güneyindeki bir kampın boşaltılması ardından mültecilerin büyük oranda kuzeydeki Lande Kampı ve çevresinde birikmesi sonucu doğdu. Yardım kuruluşları, bu durumun bölgenin provakasyonlara açık hale gelmesine yol açtığını düşünüyor.

Öte yandan, insani olmayan şartlarda yaşamaya tutunan mültecilerin olduğu alanlarda çatışma, hırsızlık ve fuhuş gibi olayların artması endişeleri arttırıyor. Bu yıl içinde İngiltere’ye geçmek isterken yaşamını yitirenler ile çeşitli olaylarda öldürülenlerin sayısının 20’yi geçtiği de tahmin ediliyor.

Hükümetin ise Calais çevresinde yılları bulan dram ve son yaşananlara rağmen halen yeterli hızlılıkta adım atmadığı görülüyor. Genel olarak Fransız otoritelerinin bölgedeki göçmenlerin ‘büyük oranda mülteci kriterlerini doldurmadığı’ yönündeki tavrı da bu gecikmeyi açıklıyor.

Devlet tarafından Calais çevresindeki mültecilerin barınması için hazırlanan merkezlerin kapasitesi halen 2 bin iken, bu sayının Ekim’e kadar 5 bine çıkarılması planlanıyor.