Çevreciler 'Yeşil-Kırmızı' İsveç hükümetini protesto etti
Sosyal Demokrat İşçi Partisi ve Çevre Partisi Yeşiller'in koalisyoundan oluşan ve kendisini “Yeşil-Kırmızı” olarak tanımlayan İsveç hükümeti, çevrecilerin yoğun protestolarıyla karşılaşıyor.
Sosyal Demokrat İşçi Partisi ve Çevre Partisi Yeşiller'in koalisyoundan oluşan ve kendisini “Yeşil-Kırmızı” olarak tanımlayan İsveç hükümeti, çevrecilerin yoğun protestolarıyla karşılaşıyor.
Çevrecilerin tepkilerinin nedeni ise, hükümet ortaklarının seçimlerden önce doğanın korunması için verdikleri sözü tutmamaları ve çevreyi değil tekellerin çıkarlarını temel alan politikaları uygulamaları.
İsveç devletinin enerji tekeli Vattenfall'ın Almanya'nın doğusundaki Proschim yerleşim biriminde kömür ocakları bulunuyor. Hükümet, zarar eden ocakları Çek EPH enerji tekeline satmayı kararlaştırdı. Sol Parti dışındaki tüm partiler, Vattenfall'ın Almanya'daki ocaklarının satışından yana. Sol Parti ise, satış anlaşmasının iptal edilmesini ve kömürün toprakta kalmasını talep ediyor.
Çevreciler de, kömür ocaklarının çevreyi kirlettiğini ve doğanın dengesini bozduğunu belirterek satışın iptal edilmesini ve linyit kömürü çıkaran ocakların kapatılmasını talep ediyor.
13-16 Mayıs günleri Avrupa'nın değişik ülkelerinden Almanya'ya gelen 2000 civarında çevreci, ocakların kapatılması talebiyle değişik eylemler yaptı. 24 Mayıs'da da konunun İsveç Parlamentosu'nda tartışılması sırasında çevreciler, parlamento dışında ve içinde eylemler gerçekleştirdi.
İSVEÇ PARLAMENTOSU'NDA ÇEVRECİLERDEN EYLEM
Parlamento dışında eylemler sürerken bir grup aktivist de, parlamentoda eş zamanlı bir eylem gerçekleştirdi. Daha önce sırtlarına “Bırakın kömür yerde kalsın” yazan aktivistler, kömür ocakları tartışması sürerken giysilerini çıkarıp sırtlarını konuyu tartışan milletvekillerine döndüler. Parlamento Başkanı, eylemciler parlamentodan çıkarılana kadar oturuma ara vermek zorunda kaldı.
Dün de başkent Stockholm'de Greenpeace, Toprağın Dostları ve Klimataktion ve Fosilden Arındırılmış İsveç'in de aralarında yer aldığı 24 çevre örgütü, hükümetin çevre politikasını ve Vattenfall'a ait kömür ocaklarının satışını protesto etmek için bir gösteri düzenledi.
Gösteriyi düzenleyen örgütlerin yöneticileri, konuşmalarında hükümeti daha önce verdiği sözleri tutmamak, insan ve çevreyi değil sermeyenin çıkarlarını gözeten politikaları uygulamakla suçladı ve maden ocaklarının kapatılmasını talep etti.
BIRAKIN KÖMÜR YERİNDE KALSIN
“Bırakın kömür yerinde kalsın-Vattenfall'ın linyit kömürlerinin satışını durdurun” sloganıyla düzenlenen gösteride, bir çevreci İsveç Başbakanı Stefan Lövfen'in maskesini taktı ve kurulan temsili maden ocağından çıkan dumanların dünyayı nasıl kirlettiğini ve doğanın dengesini bozduğunu gösterdi.
İsveç Bisiklet Orkestrası da, trampet ve davul eşliğinde İngilizce ve İsveç'çe şarkılar söyledi ve gösteriye katılanlara “Bırakın kömür yerinde kalsın”, “Çevre kirliliğine hayır”, “Ocakların satışını durdurun” sloganlarını attırdı.
Gösterinin ilk konuşmacısı Greenpeace'in iklimden sorumlu temsilcisi Em Petersson, iklim değişikliklerinin neden olduğu sonuçların çıplak gözle görüldüğünü, Antartis'teki buzulların inceldiğini, bunun da bölgede bulunan ada takımları ve orada yaşayan halklar için bir tehdit oluşturduğunu söyledi.
Bu gidişin durdurulması için dünyadaki tüm hükümetlerin sorumluluklarını üstlenmeleri ve sıcaklık artışlarını engellemek için önlem almaları gerektiğini ifade eden Petersson, “İşte bu nedenle kömürler çıkarılmamalı ve toprakta kalmalıdır. İsveç Hükümeti'nin şu anda bunu yapabilmesinin eşsiz bir imkanı var. Devlet şirketi Vattenfall'ın Almanya'daki linyit ocaklarının kapatarak çevrenin korunmasına önemli bir katkı sağlayabilir. Bu, İsveç'in en önemli çevre sorunudur” dedi.
Sol Parti Milletvekili Jens Holm ise iklim değişikliğinin fırtına, sel felaketleri şeklinde kendini gösterdiğini ve daha çok geri bıraktırılmış ülkelerdeki yoksul hakla zarar verdiğini hatırlattıktan sonra şunları kaydetti:
“Zengin ülkelerde yaşayan bizler, iklim değişikliğinin neden olduğu felaketleri engellemek için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Doğaya atılan atıkları artmaması, azalması gerekir. Bu nedenle kömür yerinde toprakta kalmalı ve Vattenfall'a ait kömür ocakları kapatılmalıdır. Hükümetin bu konuda karar veremeyeceğini söylemesi gerçekleri yansıtmıyor. Vattenfall Genel Müdürü açıkça bu konuda ancak hükümetin karar alabileceğini söyledi. Bu tamamen doğru... Hükümet, sorumluluğunu üstlenmeli haydut bir şirket olan EPH'ye kömür ocaklarının satışını durdurmalı.”
DAHA ÖNCE MERMER OCAKLARINI KAPATTIRDIK, ŞİMDİ DE KÖMÜR OCAKLARINI KAPATTIRABİLİRİZ
Çevreci hareketlerin son iki haftadır etkinlik ve eylemleriyle Vattenfall'ın kömür ocaklarını İsveç medyasının gündemine getirmeyi başardıklarına dikkat çeken Holm, “Eğer bunu kamuoyunun gündemine getirmeyi başarabildiysek sonuç almayı da başarabiliriz. Daha önce Gotland Adası'ndaki mermer ocaklarını kapsamlı bir seferberlik sonucu kapattırdık. Aynı şekilde Suudi Arabistan'la imzalanan silah anlaşmasını iptal ettirdik. Aynı şeyi şimdi de yapabilir ve kömür ocaklarını kapattırabiliriz” şeklinde konuştu.
ALMANYA'DAKİ OCAKLAR 1 MİLYAR TON KARBONİKASİTİ DOĞAYA YAYACAK
24 çevre örgütü tarafından yapılan ortak açıklamada, Almanya'daki ocakların üretimi sürdürmesi durumunda toplam 1 milyar ton karbonikasiti çevreye yayacağını, bunun da tüm İsveç'in 24 yılda doğaya yayacağı zehirli gazlara denk geldiğini söylüyorlar.
Ocakları satın alan EPH'nin daha fazla kazanabilmek için mümkün olan en fazla kömürü çıkaracağını belirten çevre örgütleri, bunun insanlığa karşı bir suç olduğunu söylüyor ve ocakların kapatılmasını talep ediyor.
Çevre Partisi Yeşiller'in geçtiğimiz yılın haziran ayında toplanan kongresinde, Vattenfall'ın ocaklarının satışının iklim ve doğa üzerinde yıkıcı sonuçlara yol açacağı belirtilmiş ve ocakların kapatılması için partinin girişimde bulunma kararı alınmıştı.
Ancak Yeşiller'in Çevre Bakanı Asa Romson, bir kaç ay sonra parlamentoda çoğunluk olmadığını öne sürerek ocakların satışını durdurmaya çalışmanın gereksiz olduğunu açıklamıştı. Yeşiller'in kongre kararlarına aykırı bir tutum sergilemeleri parti içinde tartışmalara yol açmış, çevre örgütleri de, Çevre Partisi Yeşiller'i seçimlerde halka verdikleri sözleri tutmamakla suçlamıştı.