DEDEF: Dersim’i yakan el devletin 

Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF), Dersim’in ormanlarının devlet eliyle yakılmasını Galatasaray Meydanı’nda yaptıkları kitlesel eylemle protesto etti. 

Dersim’de, “terörle mücadele” adı altında ormanlarının askerlerce ateşe verilmesi, DEDEF öncülüğünde ülkenin dört bir yanında protesto edildi. İstanbul’da Taksim Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Alevi örgütleri devlet eliyle yapılan doğa katliamında izin vermeyeceklerini vurguladı. HDP Milletvekili Gülistan Koçyiğit ve CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun katıldığı eyleme, çok sayıda siyasi parti ile demokratik kitle örgütü destek verdi. Türkçe ve Dimilkî, "Dersim dört dağ içinde dört dağ ateş içinde" yazılı pankartlarını açıldığı eylemde, "Dersim'de yanan yüreğimizdir" ve "İnsanlık yakılıyor, sessiz kalma, ses ver" dövizleri taşındı. Sık sık "Toprağıma suyuma ormanıma dokunma", "Katil devlet hesap verecek", “Ormanlar bizim, yakan el devletin”, “Dersim onurdur, onuruna sahip çık” sloganlarını atan kitle adına açıklamayı DEDEF Başkanı Ali Haydar Ben okudu. 

YANGINLARA MÜDAHALE ETMEDİKLERİ GİBİ SÖNDÜRÜLMESİNE DE İZİN VERMİYORLAR 

Dersim ormanlarının son bir haftadır yandığını belirterek sözlerine başlayan Ben, Ovacık, Çemişgezek ve Hozat arasında bulunan Bozan Yaylası, Zoğar, Dereköy, Kozulca, Zengi Değirmendere, Dündül Deresi ve Geyiksuyu bölgelerinde askeri operasyonlardan sonra başlayan orman yangınlarının rüzgarında etkisiyle binlerce hektarlık alana yayılarak devam ettiğini aktardı. Ben, Dersim halkının tüm çabalarına rağmen, yangınları söndürme girişimlerine “yasaklı bölge” denilerek kolluk kuvvetleri tarafından izin verilmediği gibi devlet kurularının da yangınlara müdahale etmediğine dikkat çekti. Yaşam alanlarının içinde barındırdığı binlerce canlı ve cansız varlıklarla birlikte yok olduğunu vurgulayan Ben, “Hâlâ devam eden orman yangınların biran önce söndürülmesi ormanda yaşayan canlıların varlığının sürdürülmesi için zorunludur” dedi. 

DOĞA İLE SAVAŞAN İNSANLARLA BARIŞAMAZ

Tutulan resmi kayıtlara göre 1937’den bugüne Türkiye’de 70 bini aşan yangın yaşandığına işaret eden Ben, “Doğal nedenlerle çıkan orman yangınları, yanan ormanların sadece yüzde 3’ü oluştururken, Dersim’in bölge illerinde “terörle mücadele” adı altında uzun yıllardır binlerce hektar ormanın yok olduğunu kaydetti. Orman yakmakla hiçbir sorun çözülmeyeceğini dile getiren Ben, “Doğanını savaşın aracı hale getirilmesi de iç yakıcı bir durumdur. Buradan bir kez daha haykırıyoruz. Doğa ile savaşan insanla barışamaz. İnsan ile savaşan doğa ile barışamaz” diye konuştu. Medyaya yansıyan görüntülerin Dersim’e ait olmadığını ve yananın orman değil altındaki çalı çırpı olduğunu iddia eden Tunceli Valisine de tepki gösteren Ben sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz Dersimliler kendi topraklarımız iyi biliyoruz. Biz sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedik bize dert oldu. Ama Dersim halkı da doğasına ve yaşam alanlarına sahip çıkacak. Size boyun eğmeyecek bu da size dert olsun.”

TANRIKULU: DERSİM HALKI KÜLLERİNDEN YENİDEN DİRİLİR

Açıklamanın ardından söz alan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, bu yangınların bir katliam olduğunu vurgulayarak, “Siyasette hiç eşit davranmayan iktidar hiç olmazsa buna ses çıkartsın. Bu yangın Güneydoğu bölgesi dışında olsaydı hükümet böyle mi davranacaktı? Bir hafta sonra sosyal medya da oluşan kamuoyu sayesinde valilik açıklama yapmak zorunda kaldı. Açıklamada bile kimin yaptığını hala söylemiyorlar. Onlar istedikleri kadar dersimi yaksınlar dersim halkı küllerinden dirilmeye devam edecek” şeklinde konuştu.

KOÇYİĞİT: 1938 KATLİAMINI YAPANLAR VE ORMANI YAKANLAR AYNI ZİHNİYET 

Sezgin Tanrıkulu’dan sonra söz alan HDP Milletvekili Gülistan Koçyiğit, Dersim’de çıkan yangınları çok iyi bildiklerinin altını çizerek, “Biz bu yangınlar 1990’lardan 1938’den biliyoruz. 1938’de mağaralarda, kadınlarımızı ve çocuklarımızı yakan zihniyetle Dersim’i yakmaya çalışan zihniyet aynı zihniyettir. Bu zihniyet Dersim'in var oluşundan korkuyor” dedi. Dersim’den akan suyun sadece bir su bir kültürün bir inancın parçası olduğunu vurgulayan Koçyiğit, Dersim’in inancının ve kültürünün AKP eliyle yok edilmeye çalışıldığına işaret etti. Sadece Dersim’in değil Kürdistan coğrafyasının tümden güvenlikçi politikalar adı altında insansızlaştırılmaya çalışıldığına dikkat çeken Koçyiğit, “Bunun için barajlar ve HES’ler yapıyorlar. Bunun için doğayı talan ediyorlar. Birilerine peşkeş çekiyorlar” diye konuştu. 

ANT OLSUN Kİ COĞRAFYAMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ 

Burada sadece Dersim için değil, aynı zamanda Gabar, Cudi ve Şengal için de çığlık attıklarını ifade eden Koçyiğit, şunları kaydetti: “Dersim’de yanan ağaçla Muğla’da yanan ağacın hiçbir farkı yoktur. Biz Muğla’da yana ağaca da yanıyoruz. Tıpkı Dersim’de yanan ağaca yandığımız gibi. Onun için insanımızı ve doğamızı ayrıştırmaya çalışanlar ve bizi güvenlikçi politikalarla terbiye etmeye çalışanlar bilsinler ki bizler Seyit Rıza’nın torunları, Seyit Rıza’nın kökünün, kültürünün inancının yükseldiği yerden bir kez daha diyoruz ki, o toprağa düşenler, o başını ilmeğe uzatanlar boşuna uzatmadılar. Biz de ant olsun ki dağımıza da ovamıza da suyumuza da ceylanımıza da her şeyimize sahip çıkacağız.”