Kürdistan'daki işgal ve sömürüyü kabul etmeyerek dört kardeşiyle direniş saflarında yerini alan Gerilla Berîtan Cudî; “zulme boyun eğmektense direnmeyi tercih ettik. Çünkü bizlerin direnmekten başka şansı yok" dedi.
JİYAN AMARGİ
BEHDİNAN
Cuma, 10 Haziran 2016, 07:02
Berîtan Cudî, 1986 yılında Şırnak'ın Sîlopî ilçesinin Babıka köyünde dünyaya geldi. Ailesinin koruculuğu kabul etmemesinin ardından doğduğu köyden henüz küçük yaşlardayken göç etmek zorunda kaldı. Boşaltılan köy Türk devleti tarafından yakıldı. Beritan ve kardeşleri Kürdistan'da halka yapılan bu insanlık dışı uygulamayı kabul etmeyerek farklı yıllarda sırasıyla dört kardeşiyle mücadele saflarına katıldı.
TOPRAĞIMIZI BIRAKMADIK
Doğduğu köyden sürgün edilmenin, hiçbir kanuna sığmadığını, işgalci güçlerin köy halkına zulüm ettiğini anlatan Cudî, ailesi ile beraber yaşadığı o yılları şu sözlerle aktardı; "90'lı yılların çocuğuyum. Kürdistan'da yaşanan o vahşeti tam olarak hatırlamıyor olsam da hafızama kazınan bazı anıları hiçbir zaman unutamadım. O yıllarda T.C. devleti koruyuculuğu halka dayatıyordu. Kabul etmeyen yurtsever ailelere; genç, yaşlı, çocuk, kadın demeden her türlü işkence reva görülüyordu. Evleri, barkları yakılıyordu. Ailem toprağına, davasına bağlı olduğu için boyun eğmedi. Fakat onların sonu da kendi köyünden sürgün edilmek oldu. Babam toprağına bağlı olduğu için uzak bir yere gitmektense Sîlopî'ye taşındı. Böylelikle bizler de toprağımızdan uzak büyümemiş olduk. Kendi topraklarında sürgünü, asimilasyonu, imhayı-inkarı yaşayan bizler, her şeye rağmen topraklarımızı bırakmayarak bir nevi direniş gösterdik."
‘ZULME KARŞI DİRENMEMEK SUÇTUR’
Gerilla Cudi, Kürdistan topraklarını işgal eden, halkı sömüren Türk devletinin zulmüne karşı sessizliğin, direnmemenin en büyük suç olduğunu belirterek, sırasıyla kardeşleri ve kendi katılımına ilişkin şunları aktardı; "Yaşadıklarımız ben ve kardeşlerim üzerinde derin izler bıraktı. Kendi topraklarımızda sürgün edilmek kabul edilebilir bir durum değildi. Abim Welat 1990 yılında bu zulme karşı mücadele etmek için gerilla saflarına katıldı. Katılımı ben ve kardeşlerim üzerinde büyük etki bıraktı. Küçükken kardeşlerimle hep yollarını gözlerdik. Bir göreve gitmiş, görevi bittikten sonra dönecek diyorduk. Yıllar geçti bizler büyüdük. Abimin baş koyduğu davayı anlamaya başladık. Anladığımız andan itibaren artık o davaya bizlerde baş koyduk."
ÖZGÜRLÜK MÜCADELEYLE ELDE EDİLİR
Özgürlüğün ancak direnmekle mümkün olacağını söyleyen Cudî "Büyük abimin şahadetinden sonra 2008 yılında Welat kardeşim katıldı. Şehit düşen abimin adını alarak mücadelesini bıraktığı yerden sürdürme sözü verdi. Ben de kardeşlerim gibi mücadelenin gerekliliğini biliyordum. Mücadele edilmeden özgürleşmenin mümkün olamayacağını bildiğimden 2010 yılında direniş saflarına katıldım. Benden sonra ise 2011 yılında kız kardeşim Mizgin saflara katıldı. Şervan kardeşim de şuan özgürlük tutsağıdır. Biz bir aileden beşkardeş saflara katıldık. Devletin zulmüne boyun eğmektense mücadeleyi seçtik. Çünkü hepimiz de biliyoruz ki bizlerin direnmekten başka şansı yoktur" dedi.
ÖZGÜRLÜK ATEŞİ GÜÇLENİYOR
Halkı yıldırmak amaçlı Kürdistan'da süren devlet baskılarını asla kabul etmeyeceklerini, mücadelenin her zamankinden daha gerekli olduğunu anlatan Cudi; "Devlet katliam, baskı yaparak halkı sindireceğini düşünüyor. Fakat onların unuttuğu bir şey var. Onlar zulüm ettikçe halkın özgürlüğe olan istemi büyüyor. Bu istem demokratik özgür bir yaşam mücadelesine çekiyor halkı. Özgürlük kıvılcımlarını gören insanlar ateşi gürleştirmek için mücadeleye katılır. Ben ve kardeşlerim de özgürlük ateşini gürleştirmek için mücadele saflarına katıldık. Ve mücadelemiz zafere erişene kadar davamızdan vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.
HALKLAR ÖZYÖNETİMLERİ İÇİN DİRENMELİ
Gerilla Cudi günümüzde AKP saray çetelerine karşı öz yönetim hakkıyla direnen halka ilişkin ise şunları söyledi; "Bu gün yaşananlar 90'ları anımsatıyor olsa da aynı değildir. O dönemlerde halkta örgütlülük yoktu. Korku hakimdi. Direnmeler vardı ama zayıftı. Fakat bu gün örgütlü bilinçli bir halk gerçekliği söz konusudur. Bu gün sadece Kürt halkı değil demokratik özgür bir yaşamı arzulayan tüm halklar bu zulme karşı direniyor. Kürt halkı ve demokratik halklar bugün öz yönetim istemleriyle direniyorlar. Halkların ve gerillanın bu gün gösterdiği onurlu bir mücadeledir. Özgür bir yaşam isteyen tüm insanların işgalci çetelere karşı saflarda yerlerini alması her zamankinden daha gereklidir."