Dr. Gökalp: Savaş, bir halk sağlığı sorunudur
Amed Tabipler Odası Hekim Meclisi Divan Sözcüsü Doktor Şeyhmus Gökalp, sağlığın tanımını ve savaşın siyasal-ruhsal açıdan insan sağlığına olan etkilerini ANF'ye değerlendirdi.
Amed Tabipler Odası Hekim Meclisi Divan Sözcüsü Doktor Şeyhmus Gökalp, sağlığın tanımını ve savaşın siyasal-ruhsal açıdan insan sağlığına olan etkilerini ANF'ye değerlendirdi.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sağlığın tanımını 'sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, aynı zamanda fiziksel, sosyal ve ruhsal yönden de tam bir iyilik halidir' olarak belirliyor. Fakat son yıllarda özellikle Kürdistan ve Türkiye'deki Tabipler Odası gibi sağlık örgütleri, WHO'nun sağlık tanımına 'siyasal sağlığı' eklediler. Çünkü sağlığın siyasal etkenlerinin de olduğunun ve yolunda gitmeyen siyasi atmosferde toplumun sağlık açısından kötüye gittiği savunuyorlar.
Amed Tabipler Odası Hekim Meclisi Divan Sözcüsü Doktor Şeyhmus Gökalp, sağlığın tanımını ve savaşın siyasal-ruhsal açıdan insan sağlığına olan etkilerini ANF'ye değerlendirdi.
Herkesin bir sağlık tanımı yaptığını belirten Dr. Gökalp, kendilerinin yıllardır Dünya Sağlık Örgütü'nün sağlığın tanımındaki 'sosyal iyilik hali'nin içerisine 'siyasal iyilik hali'ni de eklemeye çalıştıklarını kaydetti. Sağlık tanımının siyasal iyilik halinin de kapsaması için halen tartışmaların sürdüğünü ifade eden Dr. Gökalp, şunları söyledi: "Çünkü beden, ruh ve sosyal açıdan iyilik halinin yanında sağlığın sosyal ve siyasal belirleyicileri var. Mesela yoksulluk önemli bir sosyal belirleyicidir. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, işsizlik gibi etkenler sosyal belirleyicilerdir. Dolayısıyla sağlık mutlaka siyasal bir iyilik halini kapsamalıdır."
SAVAŞIN ETKİLERİNDEN BİRİ DE GÖÇ
Dünyanın neresinde olursa olsun savaşın sağlığı bozacağını vurgulayan Dr. Gökalp, şu değerlendirmeleri yaptı: "Klişe olarak tanımladığımızda da savaş gerçekten bir halk sağlığı sorunudur. Bu Kürdistan'da da böyledir, dünyanın herhangi bir yerinde de böyledir. Çünkü sadece bireyi değil, tüm toplumsal kesimleri etkileyen bir olgudur savaş. İnsanlar ölür, yaralanır, sakatlanır, sağlık hizmetlerine erişim aksar, yeterli ve dengeli beslenme bozulur ve en önemli sonuçlardan birisi de kitlesel göç olur. Günümüzde Ortadoğu'da ve bölgemizde süren savaşlardan dolayı çok yoğun göç hareketleri vardır. Bunların hepsi savaşın olumsuz etkileridir. Bölgemizde de yıllardır süren bir çatışma hali vardır. Özellikle son zamanlardaki sokağa çıkma yasaklarından dolayı yine büyük bir göç dalgası yaşanmıştır."
ARTAN ŞİDDET OLAYLARI
Kürdistan'daki savaştan kaynaklı toplumda post-travmatik stres bozukluğunun ortaya çıktığını belirten Dr. Gökalp, "Bu durumdan dolayı bireylerde gelişen psikolojik bir durum ortaya çıkmaktadır. Çünkü savaş uzadıkça toplumların sosyal ve psikolojik alt yapısını da bozar. Çatışmalı ortamlarda madde bağımlılığı, cinsel istismar vakaları ve bireysel şiddet olguları artar. Bunların hepsi savaşın toplumun ruh sağlığı üzerindeki etkilerinin de bir yansımasıdır. Dolayısıyla biz bu çatışmalı halin bölgemizdeki tüm sonuçlarını görmekteyiz. Dönem dönem de tanıklık etmekteyiz. Bu yönüyle de biz hekimler her zaman için barışçıl yöntemlerin siyasal ve sosyolojik sorunların çözümünde en etkili seçenek olmasını savunuruz. Savaş, insanı kendi hemcinsine zarar verecek duruma getirir. İnsanın en büyük çelişkisi de savaşın içinde kaldığı durumda kendi hemcinsinin zarar görmesini istemesidir. Bu, insanın düşünsel, felsefik ve ideolojik açıdan en büyük çelişkisidir" diye konuştu.
'İNSAN BİR DEĞERDİR'
Söz konusu çelişkili durumun bireyi bir çıkış bulmaya zorladığını söyleyen Dr. Gökalp, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "O çıkışı da ya alkol bağımlılığında ya uyuşturucu ya da kendinden zayıf olana şiddette arar. İşte kadına, çocuğa ya da yaşlılara şiddete yönelir. Dolayısıyla insan yeryüzü için büyük bir değerdir. Bizimde bu değeri büyütmemiz lazım. Bu değeri büyütmeyen bir bakış açısı, şiddet ve benzeri yöntemlere yol açar. Savaş bu yönleriyle bireyi etkiler. Kuşkusuz haklı veya haksız savaş tartışmaları vardır. Ama ben bir hekim olarak haklı savaşın tanımının en asgari düzeye indirgenmesi gerektiğine inanıyorum."