Dünya nüfusuyla birlikte tarımsal üretime ihtiyaç da artıyor

Her geçen yıl artan Dünya nüfusu beraberinde gıda ürünlerine olan talebi de arttırırken, tarım üretimindeki artışla birlikte çevre ve iklime ciddi zarar verilmesinden endişe ediliyor.

2018 yılı sonu itibariyle 7,6 milyarı aştığı tahmin edilen dünya nüfusunun önümüzdeki 10 yılda 8,5 milyara, 2050’de ise 9,8 milyara kadar ulaşması bekleniyor.

Düzenli olarak devam eden ve daha çok dünyanın bazı bölgelerinde yoğunlaşan nüfus artışının beraberinde ciddi çevresel ve iklimsel sorunları getireceği biliniyor. Nüfus artışının getireceği bir diğer önemli sorun ise, giderek yetersiz kalan tarım üretiminin dünyaya yetip yetmeyeceği.

Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre de dünya nüfusu önümüzdeki 10 yılda 8,4 milyara ulaşacak. Bununla birlikte tarım üretiminde ciddi bir artış gerekecek.

FAO tarafından yayınlanan 2019-2028 Tarım Perspektifleri adlı rapora göre, yaşam biçimlerindeki gelişim ve devam eden şehirleşme gıda ürünlerine olan talebin artmasına yol açıyor. Özellikle ‘yükselmekte olan ülkeler’ olarak kabul edilen ülkelerdeki hayat kalitesinin yükselmesiyle birlikte dönüştürülmüş ürünlere olan ihtiyaç artış gösteriyor.

ETE TALEP ARTACAK

FAO raporuna göre, önümüzdeki 10 yılda tahıl başta olmak üzere birçok tarım ürününe olan talep belirli oranda stabilize olacak. Ancak aynı dönemde özellikle et, balık ve süt ürünlerine olan ihtiyaç ciddi artış gösterecek.

Buna göre, 2017 itibariyle yıllık 320 milyon tonu aşan et üretiminde 2028 yılına kadar yıllık 40 milyon tonluk bir artış sağlanacak. Balık üretiminin aynı dönemde 25 milyon ton, süt ürünlerinin ise 20 milyon ton artacağı hesaplanıyor. Ete olan talebin çevresel ve iklimsel kaygılarla her geçen gün azaldığı bilinirken, yükselen veya gelişmekte olan ülkelerde yaşam standardının yükselişiyle birlikte bu talebin arttığı bir diğer gerçek.

ARTIŞIN ÖNEMLİ BİR KISMI ASYA’DA

FAO tahminlerine göre dünyadaki kırmızı et tüketimi sadece Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde stabil kalacakken, diğer tüm kıtalarda artacak. AB’nin en büyük ikinci ülkesi Fransa’da son 10 yılda kişi başına kırmızı et tüketimi yüzde 12 azalırken, Çin’de 2025 yılına kadar kişi başına 5 kilogramlık bir artış olacak. Önümüzdeki 10 yılda et tüketiminde yaşanacak 40 milyon tonluk artışın üçte ikisinin Asya ülkelerindeki talebin artmasıyla meydana geleceği hesaplanıyor.

ABD’DE ARTACAK AFRİKA’DA AZALACAK


Her ne kadar Afrika’da et tüketiminin artması beklense de bu artışın daha çok nüfus artışıyla bağlantılı olduğu savunuluyor. FAO hesaplamalarına göre, Afrika ülkelerindeki ekonomik gelişme nüfus artışının gerisinde kalacağından et tüketimi kişi başına 0,6 kilogram azalacak. Aynı dönemde ABD’de kişi başına et tüketimi yıllık 100 kilogram olacak ve Amerikalılar bu alanda ‘şampiyon’ kalmaya devam edecekler.

KİŞİ BAŞI ŞEKER ÜRETİMİ YÜZDE 10 ARTACAK

Dünya nüfusunun artmasıyla birlikte özellikle gelişmiş ülkelerde azalan veya stabilize olan şeker tüketimi, diğer ülkelerde artış eğiliminde. FAO raporuna göre, halen kişi başına yıla 24,2 kilogram olan şeker tüketimi, 2028 yılına gelindiğinde yüzde 10, yani 2,5 kilogram kadar artış gösterecek. Bunun nedeni ise hem dönüştürülmüş veya hazır gıdalar, şekerlemeler veya şekerli içeceklere olan talebin artacak olması.

Şekere olan talebin artmasında halen göreceli daha az tüketimin olduğu Çin, Hindistan, Endonezya veya Pakistan gibi dünya nüfusunun yüzde 40 civarının yaşadığı ülkeler etkili olacak. Oysa Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri ile Japonya veya Avustralya gibi gelişmiş ülkelerde obezitenin yanı sıra insan sağlığına verdiği zarar nedeniyle şekerin giderek daha az kullanıldığı biliniyor. Fransa’da geçtiğimiz yıl yüksek oranda şeker içeren sodalı içeceklere ek vergi getirilirken, nüfusun yüzde 70’inden fazlasının obezite sorununun olduğu Meksika’da ise 2014’te şeker içeren ürünlere yüzde 10’luk ek vergi konulmuştu.

ŞEKER ÜRETİMİNDEKİ ARTIŞIN NEDENİ ASYA’DA ARTAN TÜKETİM

FAO tahminlerine göre Asya kıtasında 2017 itibariyle 80 milyon tonun üzerindeki yıllık şeker tüketimi 2027’e gelindiğinde 100 milyon tona ulaşacak. Şekere olan talebin Afrika, Kuzey ve Güney Amerika’da da artacağı tahmin edilirken, sadece Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde az da olsa azalacağı hesaplanıyor.

Dünya nüfusunun artmasıyla birlikte tarımsal alanları zorlayacak bir diğer tüketim talebi ise, bitkisel yağlarda olacak. FAO’ya göre, 2018’de 136 milyon ton olan bitkisel yağ üretimi 2028’e kadar 165 milyon tona kadar çıkacak. Bunda ise daha çok Asya ve Afrika ülkelerindeki talep belirleyici olacak.

Ancak kimi bitkisel yağların sağlığa olumsuz etkilerinin ortaya çıkmasıyla birlikte hayvansal yağların tüketiminde artış söz konusu. Örneğin palmiye yağının zararları nedeniyle Avrupa ülkelerindeki tüketiminin yüzde 0,4 oranında azalması beklenirken, kişi başı tereyağı tüketiminin ise 2028’e kadar yıllık 200 gram artacağı öngörülüyor. Bu artışın Kanada’da ise yıllık 700 gramı bulacağı tahmin ediliyor.

TARIMSAL ÜRETİM YÜZDE 15 ARTACAK

FAO’nun tahminlerine göre, önümüzdeki 10 yılda yıllık ortalama tarım üretiminin yüzde 15 artması gündeme gelecek. Örgüt, teknolojik yenilikler sayesinde ekim yapılan alanlardan daha fazla ürün alınabilmesi sayesinde mevcut tarım alanlarının insanlık için yeterli geleceği tahminine yer veriyor.

Ancak bu, kontrolsüz bir biçimde ormanlık alanların hedef alınmasının önüne geçilmesine engel değil. Zira başta Güney Amerika’daki Amazon ormanları olmak üzere dünyadaki ormanlık alanlar tarımsal faaliyetler veya ağaç ürünlerine olan talebin artması nedeniyle yok ediliyor.

ÜRETİMİN ARTMASI ÇEVREYİ VE ATMOSFERİ ETKİLEYECEK

Dünya nüfusunun artmasıyla birlikte önümüzdeki 10 yıl için tarım sektöründeki öngörüler çok da olumsuz olmasa bile, özellikle artışın hızlanacağı 2050 ile 2100 yılları arasında tehlike büyüyecek. Ormanların alanların azalması, tarımsal faaliyetler nedeniyle karbondioksit (CO2) başta olmak üzere sera etkili gazların salınımının artacak olması gibi olumsuz gelişmelerle karşılaşılacak.