Dubai'de zorlu müzakereler sonucunda ortaya çıkan metin, genel kurulda temsil edilen 200 kadar ülke arasında oy birliği ile kabul edildi.
Birleşmiş Milletler iklim konferansları tarihinde ilk kez iklim değişikliğinden büyük ölçüde sorumlu olan fosil yakıtların tümünden bahseden bu metnin kabulü alkışlarla karşılandı.
BM konferansının Birleşik Arap Emirlikleri başkanı Sultan El Caber bunun "iklim eylemini hızlandırmak için tarihi bir karar" olduğunu söyledi.
Fransa, Dubai'de bulunan Enerji Dönüşümü Bakanı Agnès Pannier-Runacher aracılığıyla "çok taraflılık ve iklim diplomasisi için zafer” dedi.
Avrupa Komisyonu'nun İklimden Sorumlu Üyesi Wopke Hoekstra genel kurula girmeden hemen önce "30 yıldır ilk kez fosil yakıtlarda sonun başlangıcına yaklaşıyor olabiliriz" dedi.
Her kelimesi Birleşik Arap Emirlikleri tarafından müzakere edilen metin, "bilimsel tavsiyeler doğrultusunda 2050 yılında karbon nötrlüğüne ulaşmak için bu kritik on yılda eylemi hızlandırarak, adil, düzenli ve eşitlikçi bir şekilde enerji sistemlerinde fosil yakıtlardan uzaklaşılması" çağrısında bulunuyor.
İçinde bulunduğumuz on yılda eylemlerin hızlandırılması çağrısı, Avrupa Birliği ve diğer birçok ülkeden gelen bir talepti.
Metinde "geçiş süreci" terimi seçilerek, aylardır yüzden fazla ülke ve binlerce STK'nın arkasında toplandığı bir bayrak haline gelen petrol, gaz ve kömürün "aşamalı olarak kullanımdan kaldırılması"ndan söz edilmiyor.
Metnin karşıt görüşleri uzlaştırmak ve özellikle de Suudi Arabistan'ın engellemesini önlemek için ince bir şekilde "kalibre edildiği” düşünülüyor. İfadelerde kasıtlı olarak biraz belirsizlik bırakıldığı ifade ediliyor.
Fosil yakıtlara karşı güçlü tedbirler alınması çağrılarında ön saflarda yer alan Küçük Ada Devletleri İttifakı (Aosis) hem "iyileşmeyi" hem de "endişeleri" memnuniyetle karşıladı.
Düşünce kuruluşları ve sivil toplum örgütleri, metnin kömürü azaltma çağrısından daha kapsamlı olmasını, petrol ve gazın da içerilmesini olumlu bir adım olarak değerlendirdi.
Ancak bazı eleştirmenler, metnin içerdiği tehlikeli unsurlar, özellikle karbon yakalama ve depolama ile nükleer enerji konusunda endişelerini dile getirdi.
Yine de COP28'deki bu gelişme, küresel çapta fosil yakıtların azaltılması ve sürdürülebilir enerji geçişine yönelik bir umut ışığı olarak değerlendiriliyor.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), yeni taslak anlaşmayı fosil yakıtlarla ilgili önceki versiyona göre bir "gelişme" olarak nitelendirirken, fosil yakıtların "tamamen ortadan kaldırılması" çağrısının bulunmadığına dikkat çekti.
Metinde enerjiyle ilgili bir dizi çağrı yer alıyor:
-2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına çıkarılması,
- Enerji verimliliğindeki iyileşme oranının iki katına çıkarılması;
- Nükleer enerji, düşük karbonlu hidrojen ve hidrokarbon pompalamaya devam etmek için petrol üreticisi ülkeler tarafından savunulan yeni karbon yakalama ve depolama (CCS) dahil olmak üzere "sıfır karbonlu" ve "düşük karbonlu" teknolojilerin hızlandırılması.
Suudi Arabistan, Kuveyt ve Irak, zenginlik kaynakları olan fosil yakıtları tamamen ortadan kaldırmayı öngören herhangi bir anlaşmayı reddederek sert bir tutum sergilemişti. Ancak bu tutum, sonuçta anlaşmayı engelleyemedi.