Ekoloji çalıştayının sonuç bildirgesi açıklandı

‘Ekolojik Direnişten İnşaya’ sloganıyla Freiburg kentinde KCDK-E öncülüğünde düzenlenen ekoloji çalıştayının sonuç bildirgesi açıklandı.

EKOLOJİ ÇALIŞTAYI

‘Ekolojik Direnişten İnşaya’ sloganıyla 21-22 Aralık tarihleri arasında Almanya’nın Freiburg kentinde KCDK-E Ekoloji Komitesi öncülüğünde düzenlenen ekoloji çalıştayının sonuç bildirgesi açıklandı. Çalıştay, soykırım saldırılarına karşı sürdürülen Rojava direnişi ve Türk devleti tarafından katledilen özgür basın şehitleri Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’e adandı.

Kısa adı TEV-EKO olan, Avrupa-Kürdistan Ekoloji Hareketi’nin (Tevgera Ekolojî ya Kurdîstan a Ewrûpa) kuruluşunun ilan edildiği çalıştayın sonuç bildirgesinde 21. Yüzyılın kadın özgürlüğü ile birlikte ekolojik mücadele yüzyılı hedefiyle ilerlemesi gerektiği vurgulandı.

 İMRALI TECRİDİNE TEPKİ

Sonuç bildirgesi şöyle:

"Çalıştayımız, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 26 yıldır süren esaretini ve mutlak tecridin dayatıldığı İmralı sistemini kınar. Ekolojik paradigmayı özgürlük mücadelesinin en büyük kazanımı olarak ele alan Rêber Apo’nun fiziksel özgürlüğünü tüm çalışmalarının temeli olarak görür ve uluslararası dayanışmanın artırılması çağrısında bulunur.

• Ekolojik kriz ve saldırılar sistemseldir. Sistematik olarak yürütülen sömürgecilik, soykırım ve ekokırım uygulamalarıyla doğayı ve toplumu tehdit eden kapitalist modernite güçleri ve devletçi sistemler dünyayı çoklu krizlerin içine sokup yıkımın eşiğine getirdi. İklim krizi, türlerin ve ekosistemlerin yok edilişi, enerji savaşları, Kürdistan, Ortadoğu ve diğer  ülkelere yönelik emperyal müdahaleler, küresel çapta yoksulluk ve açlık, büyük ölçekli göçler ve artan sağcı/ırkçı totaliter rejimler karşı karşıya olduğumuz tehlikenin ciddiyetini gözler önüne seriyor. Çalıştayımız, yok oluşa sürükleyen doğa ve toplum karşıtı bu sisteme karşı demokratik, ekolojik ve kadın özgürlüğünü esas alan bir toplum inşasını temel alır.

 'KADIN MÜCADELESİ İLE BİRLİKTE YÜRÜTÜLMELİ'

* Savaşlar insana, topluma, doğaya karşıdır ve en büyük ekolojik kırımlar savaşlarda gerçekleştirir. Endüstriyalizmin teknolojik gelişiminin kanalize edildiği ve egemen güçlerin kar amacıyla tetiklediği savaşlar, yol açtığı toplumsal ve ekolojik kırımla birlikte kapitalizmin tüketim anlayışına da hizmet ediyor. Savaş bütçeleri ve silahlanmayı artıran, ekolojik krizi derinleştiren, halkı göçe, yoksulluğa, açlığa sürüklemesi nedeniyle ekolojik mücadele öncelikle savaşa karşı verilmeli ve savaş karşıtlığını içermeli.  

* Günümüzde felaket düzeyine ulaşan ekolojik krizin çözümü için, ekolojik mücadelenin mutlaka kadın özgürlük mücadelesi ile birlikte yürütülmesi gerekir. Bu temelde 21. yüzyıl kadın yüzyılı hedefiyle olduğu kadar ekolojik mücadele yüzyılı olması hedefiyle de ilerlemeli.    

* Ekolojik yaşam ilkeleri ve mücadelesi ulus devlet sınırlar, etnik yapı, din, inanç ve kimlik yapılanmalarla sınırlandırılamaz. Ekolojik mücadele toplumun tüm kesimleri ve halkları kapsayan evrensel, enternasyonalist bir eylem alanıdır. Ekolojik mücadele elit, çevreci anlayıştan sıyrılmalı ve çocuk, genç, kadınları ve tüm toplumsal kesimleri kapsayan temel bir mücadele alanı olarak görülmeli.  

• Kapitalist modernitenin rant amaçlı politikaları ve sömürgeci sistemin şiddetiyle derinleştirilen Kürdistan’daki ekolojik kırım politikaları, esas olarak sömürgeci sistemin topyekün imha konsepti çerçevesinde bir savaş stratejisiyle uygulanıyor. Kürdistan’daki direnişin bastırması amacıyla ekolojik yıkım bir silah olarak kullanılıyor. Kürdistan’ın suyu ve toprağını gasp ederek kurulan yüze yakın baraj, GES ve HES’ler aracılığıyla derinleştirilen sömürü, Kürdistan’daki kırsal nüfusu ve onun temsil ettiği köy-tarım toplumunu aç bırakma ve göçertme yoluyla tasfiye etmeyi amaçlıyor. Bunun bir sonucu olarak Colemerg-Şirnex hattındaki güvenlik barajları ve GAP baraj projesiyle Kürdistan’ın suyu Kürt halkından esirgenerek ekokırım derinleştiriliyor. Rojava halkı susuz bırakılıyor, Urmiye gölü kurutuluyor. Efrin’in doğası ve zeytin ağaçları yok ediliyor, başta Cûdî ve Botan olmak üzere Kürdistan ormanları yok ediliyor, Başûrê Kurdıstan, Medya Savunma Alanları, Rojhilat ve Zagroslardaki ormanlar kesilerek bombardımanlarla katlediliyor. Sömürgeci zihniyetle sistematik olarak yürütülen bu saldırılar, Kürt toplumunun sosyo-ekonomik ve kültürel yapısını tasfiye etmeyi hedefliyor. Militarist, faşizan yöntemler, güvenlik gerekçeleriyle meşrulaştırılarak devreye konulan Kürdistan’daki ekolojik kırıma karşı mücadele büyütülerek toplumun tüm kesimlerini kapsamalı.

'SÖMÜRGECİLER EKOSİSTEMİ YOK EDİYOR'

• Başta Bakurê Kurdistan olmak üzere, Türk devletinin uluslararası sermaye ve şirketlerle birlikte hemen her bölgede sürdürdüğü petrol arama, sömürgeci vahşi madencilik faaliyetleri toprağı, suyu, ormanları ve bunlara bağlı ekosistemler ve biyoçeşitliliği kalıcı olarak ortadan kaldırıyor. Bu bölgelerdeki temel geçim alanları olan arıcılık, besicilik ve köy tarımı yok edilerek halk göçe zorlanıyor. Açılan yüzlerce maden ocağıyla yer altı değerleri talan edilirken, yoksulluk ve işsizliğe mahkum edilen Kürtlerin emeğinin de ucuz iş gücü olarak sömürülmesi hedefleniyor. Birbirine paralel olarak yürütülen ekoloji ve ekonomi alanındaki kırım kültürel soykırımın temel aygıtları olarak işlev görüyor. Bu gerçeğe bağlı olarak Kürdistan’da ekolojik mücadele anti-sömürgeci ve anti-kapitalisttir ve yurtseverliğin en temel etik ilkesi ve görevlerinden biridir.
• Türk devletinin Rojava, Başûr, Rojhilat ve Bakurê Kurdistan’da aralıksız olarak yürüttüğü işgal ve savaş politikaları, toplumun ve doğanın çok katmanlı bir şekilde ve kalıcı olarak yıkımına yol açıyor. Türk ordusunun Medya Savunma Alanları’na yönelik aralıksız devam eden kimyasal silah saldırıları, bombardımanları ile birlikte, Türk devleti ve ona bağlı çete gruplarının Rojava devrimini yok etme ve istikrarsızlaştırmaya yönelik saldırıları şiddetlenerek sürüyor. Kapitalist modernitenin egemen güçleri, NATO desteğiyle ile sürdürülen bu saldırılar Kürdistan’daki ekolojik kırım ile birlikte toplumsal, kültürel kırımı da derinleştiriyor.

• Doğanın tahakkümü, erkeğin kadına yönelik tahakküm ve sömürüsünden kaynaklandı. Dolayısıyla doğanın savunulması, demokratik, ekolojik ve kadın özgürlüğünü esas alan bir toplumun inşasını gerektirir. Ekolojik kırımın temelini oluşturan her türlü tahakküme karşı çıkıyor ve tüm varlıkların yaşam hakkına saygı duyulması gerektiğini belirtiyoruz. Bu doğrultuda çalıştayımız, toplumsal cinsiyet, sınıf, etnik ve dini temellere dayalı tahakküm ve sömürü yapılarını ortadan kaldırmayı hedefler. Toprak, su ve enerji alanındaki talan, gasp ve tekelleşme politikalarına karşı çıkarak temel yaşam değerlerine herkesin erişimini sağlamayı amaçlar.

• Ekolojik anlayışımız, ahlaki politik toplumun temel ilkesi olarak kolonyalist, ırkçı, milliyetçi, cinsiyetçi, dinci, devletçi, endüstriyel kalkınmacı/sanayici, ideolojileri reddeder. Toplum ve doğa üzerinde monist ve mühendislik tasarımlarını kabul etmez. Toplumsal farklılıkları, çoğulculuğu ve biyolojik çeşitliliği destekler ve onaylar. Endüstriyalizmin biyoçeşitliliği yok eden kar amaçlı tekelci tarım politikaları ve zehirli hibrit tarım ürünlerini reddeder.

'TOPLUMSAL EKOLOJİYE DÖNÜŞ ALTERNATİFTİR'

* Kapitalist moderniteyi mutlak ve gelişmiş olarak gören modernist anlayış, ekolojik kırımın yaşamın tüm alanlarındaki etkilerinin sorgulanması ve ekolojik mücadelenin kapsamlı yürütülmesini engelleyen en büyük etkenlerdendir. Çalıştayımız doğal toplum değerlerine yönelik inkarcı yaklaşımı redder ve doğal toplum değerlerini insanlığın en temel değerleri olarak görerek, toplumsal ekoloji perspektifiyle yaşatılmasını esas alır. Toplumun demokratik esaslar ve kadın özgürlüğü temelinde doğrudan demokrasi anlayışıyla yönetildiği toplumsal ekolojiye dönüşü günümüz ekolojik sorunları ve krizinin çözüm alternatifi görür.

• Tarım, Kürt halkının temel sosyo-ekonomik unsurudur. Bu nedenle toplumsal ekoloji çerçevesinde geliştirilen toprak ve su politikaları sömürgecilikten arınma veya özgürleşme sürecinin stratejik unsurlarıdır. Buna bağlı olarak çalıştayımız ekolojik paradigmaya dayalı yeni toplumun inşası temelinde ekolojik tarıma dayalı komünal ekonominin geliştirilmesini hedefler. Kapitalist modernitenin insan-insan ve insan-doğa arasında yol açtığı yabancılaşmaya karşı doğa ile uyumlu ilişkilenmeyi amaçlar.

• Göç ve ekonomik yıkım karşısında, köy ve kırsal alanlarda ekolojik ve doğal tarımın geliştirilmesine yönelik fizibilite çalışmaları yapılmalıdır. Doğayla uyumlu tarım ve hayvancılık, komünal üretim modelleri korunmalı ve desteklenmelidir. Çevresel değişime dirençli yerel/doğal bitki ve hayvan türleri tercih edilmelidir. Endüstriyalizmin tarım alanındaki tekelleşme ve doğa karşıtı politikalarına karşı biyolojik çeşitliliği koruma ve yerel tohum merkezleri, her bölgede stratejik öneme sahip bir alan olarak kurulmalı ve organize edilmelidir.

• Ekolojik mücadelenin anti-sömürgeci karakteri, halkımızın, toprağımız ve doğamızın savunulmasını özgürlük yürüyüşünün en temel pratiği ve prensibi haline getirmeyi ahlaki ve politik bir görev olarak belirler. Çalıştayımız, bu alandaki entelektüel, akademik ve diplomatik kurumsallaşmayı stratejik bir örgütlenme alanı olarak ele alır. Kürdistan’daki ekokırım politikaları ve iklim krizine karşı etkili bir kurumsallaşma ve örgütlenme sağlanmalı ve bunun Demokratik Ekolojik Toplum Konfederalizmi’ne evrilmesi amacıyla "Kürdistan Ekoloji Platformu ve Uluslararası Dayanışma Ağı" oluşturulmalıdır.

*Demokratik ve özgür bir toplumun inşası ancak ekolojik bilinçle mümkün olabilir. Ekolojik paradigmamızın bu ilkesiyle ekolojik toplum ve ekolojik yaşam demokratik komünal değerlerle inşa edilmeli.

* Paradigmamız ekseninde toplumsal ekoloji bilincinin kazanılması ve ekolojik yaşamın inşasında eğitim ile birlikte akademik ve bilimsel çalışmalar temel adımlardandır. Bu alandaki rolün yerine getirilmesi için çalıştayımız önümüzdeki süreçte Avrupa’daki çalışmalarımızın enstitü bünyesinde de yürütülmesini amaçlar.  

* Kürdistan ve dünyadaki ekolojik kırımın belgelenmesi ve hafızanın oluşturulması amacıyla yazılı ve görsel alanda ekoloji alanında arşiv çalışmalarının yapılmasını hedefler.

* Kürdistan ve dünyada doğaya karşı işlenen ekolojik kırım suçlarının ifşa edilip belgelenmesi ve anayasal suç kapsamında ele alınması için mücadele eder.

*Küresel düzeyde devam eden ekolojik kırıma karşı mücadelenin yükseltilmesi ve bu kırımın durdurulması için dünyadaki diğer ekoloji hareketleriyle ilişkide bulunur ve küresel ekoloji mücadelesini destekler."