Ey şehit şehit!
Bu 18 Mayıs’ta PKK kurucularından büyük devrimci önder Haki Karer’in kırkıncı şehadet yıldönümü yaşanıyor.
Bu 18 Mayıs’ta PKK kurucularından büyük devrimci önder Haki Karer’in kırkıncı şehadet yıldönümü yaşanıyor.
Yeni bir Şehitler Ayı’na girdik. Mayıs ayı Kürdistan özgürlük mücadelesinde Şehitler Ayı oluyor. 18 Mayıs da Şehitler Günü olarak anılıyor. Mayıs’ın Şehitler Ayı olması, 18 Mayıs Şehitler Günü’nden ileri geliyor. 18 Mayıs 1977’de Antep’te Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Benim gizli ruhum gibiydi” dediği PKK kurucularından Haki Karer şehit düşmüş bulunuyor. Bir yıl sonra 19 Mayıs 1978’de de Hilvan’da Halil Çavgun, Haki Karer’in posterlerini asarken polis ve faşist işbirliğinde gerçekleştirilen saldırı sonucu katlediliyor. Böylece PKK 1. Konferansı tarafından 18 Mayıs Şehitler Günü olarak ilan edilirken, Mayıs ayı da Şehitler Ayı olarak kabul ediliyor.
Bu 18 Mayıs’ta PKK kurucularından büyük devrimci önder Haki Karer’in kırkıncı şehadet yıldönümü yaşanıyor. Haki Karer PKK’nin ilk büyük şehidi oluyor. Haki Karer’in anısının örgütlenmesi olan PKK, tam kırk yıldır Kürdistan’ın özgürlüğü için şehitler veriyor. Aynı zamanda, Haki Karer’in intikamının alınması olarak başlattığı silahlı direnişin de kırkıncı yılı tamamlanıyor. Yani PKK, Kürdistan’ın özgürlüğü için tam kırk yıldır kesintisiz olarak savaşıyor. Bu kırk yıl içerisinde yirmi beş bin civarı kadrosunu şehit vermiş bulunuyor. Buna şehit verdiği on bine yaklaşan sempatizan ve taraftarı da eklenirse, PKK’nin özgürlük mücadelesinde verdiği şehit sayısı otuz beş- kırk bini buluyor. PKK esas olarak bu şehitlerin partisi ve hareketi oluyor. Yenilmezliğinin sırrını da işte bu durum oluşturuyor.
Geçen kırk yıllık mücadele içerisinde verilen şehitler yılın her gününe dağılmış bulunuyor. Neredeyse gün bulunmuyor ki, PKK şehit vermemiş olsun. Bazı aylarda ve günlerde ise verilen şehit sayısı onları ve yüzleri buluyor. Mayıs ayı işte bu aylardan biri ve başta geleni oluyor. Yine Mart ayı benzer bir özellik taşıyor. Bu nedenledir ki, 21-28 Mart tarihleri arasındaki haftaya Kürdistan özgürlük mücadelesinde “Ulusal Kahramanlık Haftası” deniyor. 21 Mart 1982’de Diyarbakır zindanında 12 Eylül faşist-askeri rejimine karşı direnişe öncülük eden Mazlum Doğan şehit düşerken, 28 Mart 1986’da da Gabar Dağı’nda Kürt gerillasına kurucu komutanlık yapan Mahsum Korkmaz şehit düşmüş bulunuyor. Dolayısıyla Mayıs ayı Şehitler Ayı olurken, Mart ayı da Kahramanlık Ayı olarak anılıyor.
Kürdistan özgürlük mücadelesinde Mart ve Mayıs ayı gibi, benzer özellikle anılan başka aylar da var. Örneğin Haziran ayı böyledir. 30 Haziran 1996’da PKK savaşçısı Zilan(Zeynep Kınacılar), Dersim’de fedai eylemi yaparak Türk ordusunun bir bölüğünü tasfiye etmiştir. Bu biçimde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yöneltilen 6 Mayıs 1996 tarihli sabotaj saldırısının intikamını almıştır. Bu nedenle 30 Haziran günü “Fedailik Günü” olarak kabul edilmektedir. Yine 14 Temmuz günü de benzer özellik taşımaktadır. 14 Temmuz 1982’de Diyarbakır zindanında 12 Eylül faşizmine karşı Büyük Ölüm Orucu Direnişi başlatılmıştır. Böylece 12 Eylül faşist-askeri rejimine karşı direnişe karar verilmiştir. Bu nedenle, ulusal direniş kararının verildiği 14 Temmuz da “Ulusal Onur Günü” olarak kabul edilmiştir. Bu temelde Haziran ve Temmuz ayları da Kürdistan özgürlük mücadelesinde yoğun direnişlerin yaşandığı ve büyük şehitlerin verildiği aylar olmuştur.
Kuşkusuz bir de 15 Ağustos ve 27 Kasım günleri vardır. 15 Ağustos 1984’te gerçekleştirilen Eruh ve Şemdinli eylemleriyle Kürdistan’da faşist-soykırımcı sisteme karşı gerilla direnişi başlatılmıştır. Dolayısıyla 15 Ağustos günü Direniş Günü, Gerilla Günü, Atılım Günü olarak anılmaktadır. 27 Kasım 1978’de ise Birinci Kongresi yapılarak PKK’nin kuruluşu gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla 27 Kasım günü de Kuruluş Günü, Diriliş Günü olarak kabul edilmektedir. Bu nedenlerle Ağustos ve Kasım ayları içerisinde de büyük direniş eylemleri yaşanmış ve neredeyse her gün çok sayıda şehit verilmiştir.
Bir hareketin savaş yapabilmesi, direnebilmesi ve şehit verebilmesi tarihi öneme sahip büyük ve ciddi bir olaydır. Şehit, bir davanın büyüklüğünün ve zaferinin sembolüdür. Ancak büyük davalar uğruna savaşılarak şehit düşüldüğü gibi, ancak uğruna savaşılarak şehit düşülen davalar zafer kazanabilmektedir. Yani verilen şehit, bir davanın büyüklüğünün, dönülmezliğinin ve zaferinin şahidi olmaktadır. Tarih içerisinde büyük ve zafer kazanmış hiçbir hareket yoktur ki, şehitler vermemiş olsun. Demek ki bir davanın büyüklüğünün ve zaferinin nişanı şehitler olmaktadır.
Kürdistan özgürlük mücadelesi ve PKK Hareketi de işte tarihin bu tür büyük ve zafere bağlanmış hareketlerinden biridir. Onun büyüklüğünün ve zafer kazanma gücünün işareti de Haki Karer’den başlayarak bugüne kadar uzanan ve sayıları otuz beş bini bulan kahraman şehitleridir. PKK şehitler vermeyi göze alabildiği için diğer Kürt örgütleri arasında güçlenmiş ve bir Özgürlük Hareketi haline gelmeyi başarmıştır. Şehit vermeyi göze alamayan Kürt örgütleri ise zayıflayarak tarih sahnesinden silinmiştir. O halde PKK’yi var eden ve yenilmez kılan esas gerçeklik, onun kahraman şehitleridir. Bu nedenledir ki, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan “Şehitlerin PKK’li olduğunu” söylemiş ve “PKK Şehitler partisidir” demiştir. Kırk yıllık mücadele ile PKK öncülüğünde bir şehitler halkı yaratılmıştır.
Şehitler partisi PKK, bu Mayıs’ta kırkıncı Şehitler Ayını yaşamakta ve kırk birinci Şehitler yılına girmektedir. Öyle ki, geçen kırk yıllık direniş içerisinde şehit vermediği tek bir Mayıs günü kalmamıştır. Mayıs ayının bazı günlerinde verdiği şehit sayısı ise kırkı, elliyi bulmaktadır. Örneğin, 1 Mayıs 1977’de verilen Taksim şehitleri dışında, 1 Mayıs 1982’de Beyrut’ta askeri eğitim sırasında İrail bombardımanında Abdulkadir Çubukçu’yu şehit vermiştir. Yine 1 Mayıs günü Mutki’de gerilla Ramazan Kaplan ve grubunu, Garzan’da Merkez Komite üyesi Xelil Derik ile Abdurrahman Motor’u, Amanos’ta ise Rohat, Şiyar ve Ronahi isimli savaşçıları şehit vermiştir.
PKK, 2 Mayıs 1983 günü Kandil’de Merkez Komite üyesi Mehmet Karasungur ve İbrahim Bilgin’i şehit vermiştir. 2 Mayıs 2016’da ise, Amed’te HPG Komutanları Azat Siser ile Çektar Amed’i şehit vermiştir. Böylece 2 Mayıs şehitleri PKK tarihinde silinmez bir biçimde yer etmiştir. Gerillanın ilk komutanı Mehmet Karasungur’dan Ortasaha Komutanı Azat Siser’e kadar uzanan otuz üç yıllık direniş süreci içerisinde büyük bir Şehitler Ordusu yarattığı bilinmektedir. Bugün PKK’ye emreden ve onu yenilmez kılan gerçeklik budur. Onun bir Şehitler Hareketi olmasıdır.
Aslında sadece hareket olarak değil, Önderlik olarak da PKK’nin şehitlerin anılarının doğru sahiplenilmesi ve yaşatılması olduğu açıktır. Nitekim PKK Önderi Abdullah Öcalan, çıkışının Mahir Çayan, Deniz Gezmiş ve İbrahim Kaypakkaya’nın anısına sahip çıkma temelinde olduğunu her zaman ifade etmektedir. İşte bu büyük şehadetlerin de bu yıl kırk beşinci yıldönümleri yaşanmaktadır. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın 6 Mayıs 1972 günü Ankara-Mamak’ta idam edilişlerinin kırk beşinci yıldönümüdür. Yani kırk beş yıldır Türkiye halkları faşizme karşı direnmektedir.
Türkiye’de kırk beşinci, Kürdistan’da ise kırkıncı şehitler ayında faşizme ve soykırıma karşı direnerek canlarını veren ve bizleri bugüne getiren tüm özgürlük ve demokrasi şehitlerini saygı ve minnetle anıyoruz. Şehitlerimiz her zaman ve her yerde en büyük güç kaynağımızdır diyoruz. Şehitlerimizin amaçlarını başarma sözümüzü bir kez daha yineliyoruz. Ey kahraman şehitlerimiz, sizler rahat uyuyun, taşıdığınız özgürlük ve demokrasi bayrağı şimdi daha yükseklerde dalgalanmaktadır diyoruz.
Kaynak: Yeni Özgür Politika