Fıtrat değil cinayet, kader değil katliam
Sendika ve meslek örgütleri, Siirt’in Şirvan ilçesine bağlı Maden köyündeki bakır ocağındaki işçi katliamını Galatasaray Meydanı’nda protesto etti.
Sendika ve meslek örgütleri, Siirt’in Şirvan ilçesine bağlı Maden köyündeki bakır ocağındaki işçi katliamını Galatasaray Meydanı’nda protesto etti.
“Fıtrat değil cinayet, kader değil, katliam” sloganlarını atan emekçiler, ağır iş kolunda faaliyet yürüten bütün işletmelerin, bağımsız kurumlar, sendikalar ve meslek odalarının denetimine açılmasını istediler.
Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen DİSK, KESK, TMMOB, TTB, Şirvan Maden köyünde 6 işçinin hayatını kaybetmesine neden olan taşeron çalıştırma düzenini protesto etti. HDP Milletvekili Erdal Ataş ve HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Doğan Erbaş, Kaldıraç, Emek Partisi, Devrimci İşçi Partisi’nin destek için katıldığı eylemde, emekçiler, “Soma, Ermenek, Şirvan: Kaza değil cinayet, kader değil katliam” yazılı pankartı ile “Taşeron yargılansın herkese güvenli iş” dövizlerini taşıdı. Hayatını kaybeden işçiler için yapılan bir dakikalık saygı duruşuyla başlayan eylemde, sık sık, “Taşeron çalışma ölüm demektir”, “Fıtrat değil bu bir cinayet”, “İşçiler ölüyor, hükümet bakıyor”, “Çalışırken ölmek istemiyoruz” sloganları atıldı.
‘İŞÇİLERİN ÖLÜM NEDENİ CİNER GRUBU’
Emek örgütleri adına açıklamayı TMMOB İl Koordinasyon Kurulu sözcüsü Cevahir Akçelik okudu. Siirt Şirvan’a bağlı Maden köyündeki bakır maden ocağında 17 Kasım akşamı saat 20.30’da meydana gelen şev kaymasında sonucunda 16 işçinin göçük altında kaldığını hatırlatan Akçelik, arama kurtarma çalışmalarında 6 işçinin cansız bedeninin toprak altından çıkartılırken, 10 işçi ile ilgili arama kurtarma faaliyetlerinin devam ettiğini aktardı. İşçilerin göz göre göre ölüme gönderildiğini vurgulayan Akçelik, işçilerin, cinayetleri konusunda sicili bozuk olan Ciner Grubuna ait Park Elektrik’in taşeron şirketi Anıtlar inşaatın maden sahasındaki çalışması sırasında, binlerce ton toprak ve kaya parçasının yamaçtan koparak sahaya akması sonucunda hayatını kaybettiğine dikkat çekti.
‘ALLAH’IN TAKTİRİ’: SUÇU ÖRTBAS ETME ÇABASI
Ciner grubunun, iş cinayetleri konusunda sicilinin bozuk olduğunu vurgulayan Akçelik, “6 Şubat ve 11 Şubat 2011 tarihlerinde Maraş Elbistan'da yine Ciner Grubuna ait kömür sahasında benzer bir şev kayması meydana geldiğini 11 madencinin toprak altında kaldığını 9 madencinin bedenine ise hala ulaşılamadı. Yine Şırnak’ta başka bir ocakta da Şirvan'daki gibi şev kayması sonucu işçiler yaşamını yitirmişti. Zonguldak Kilimli'de madende yaşanan iş cinayetine bir maden işçisi daha hayatını kaybetti. Bütün uyarıları rağmen patronların aşırı kar hırsı madencilerin canını almaya devam ediyor" dedi.
Maden ocaklarında yapılan tüm çalışmaların, işletme projelerinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından denetlenmesi gerektiğini altını çizen Akçelik, buna rağmen, Şirvan’a giderek açıklamalarda bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın, "Göçük doğa şartlarında meydana geldi, bizim yapabileceğimiz bir şey yok, Allah'ın takdiridir" diyerek kayınpederi Erdoğan gibi suçu örtbas etmeye çalıştığına işaret etti.
14 YILDA 18 BİN 67 İŞÇİ YAŞAMINI YİTİRDİ
Türkiye’de son 14 yılda en az 18 bin 67 işçi yaşamını yitirdiğine, 73 bin 500 işçi ise iş göremez hale geldiğine dikkat çeken Akçelik, “2016 yılının ilk 10 ayında iş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçi sayısı 1596'dır. Türkiye iş cinayetlerinde Avrupa birincisidir. Madencilik sektörü, toplu iş cinayetlerin yaşandığı ve inşaat kolundan sonra ülkemizde en fazla iş cinayetinin gerçekleştiği ikinci sektördür" dedi. Akçay, bu tablonun AKP hükümetinin işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri konusundaki "kader ve fıtrat" anlayışın bir sonucu olduğunu belirti. Bir an önce işçilerin kar hırsına kurban edildiği koşullara son verilmesini isteyen Akçelik, emek örgütlerinin taleplerini şöyle sıraladı: “Ucuz üretim için ucu iş gücüne dayalı çalışma kolaycılığından vazgeçilmelidir, denetimin özelleştirilip ticarileştirildiği mevzuat derhal değiştirilmelidir. Ağır iş kolunda faaliyet yürüten bütün işletmeler kamu denetimin yanı sıra bağımsız kurumlar, sendikalar ve meslek odalarının denetimine açılmalıdır.”