Karbondioksit salınımları düşmek yerine artıyor

Dünya ülkeleri COP24 zirvesinde küresel ısınmayı önleyecek anlaşmanın nasıl uygulanacağını tartışırken, ısınmaya yol açan sera etkili gazların atmosfere salınımında yine rekor düzeye ulaşıldığı bildiriliyor.

Polonya’nın Katowice şehrindeki Birleşmiş Milletler (BM) Dünya İklim Konferansı’nın 24’üncüsü (COP24) vesilesiyle yayınlanan bir çalışma, hedeflenenin aksine sera etkili gazların salınımındaki artış devam ediyor.

Global Carbon Project adlı araştırma kuruluşunun yaptığı çalışmaya göre, geçtiğimiz yıl yüzde 1,6 oranında artan karbondioksit (CO2) oranı, bu yıl çok daha fazla artacak. Çalışmaya göre, CO2 oranının bu yıl sonuna kadar 2017 oranının yüzde 1,8 ile 3,7’si arasında artacağı hesaplanıyor.

ULAŞIMDAKİ FOSİL ENERJİ KULLANIMI ARTIŞTA ROL OYNUYOR

15 ülkeden 76 bilim insanının katıldığı çalışmada, bu yılki karbondioksit artışının ortalama yüzde 2,7 olabileceği belirtilirken, henüz kesin bir oran verilemeyeceği kaydedildi.

Global Carbon Project’in çalışmasındaki projeksiyonların üç ayrı bilimsel dergide üç ayrı makalede yayınlanacağı öğrenilirken, CO2 artışının petrol, kömür ve doğal gaz gibi fosil enerji kullanımının artmasından kaynaklı olduğu vurgulanıyor.

Çalışmada yer alan East Anglia Üniversitesi uzmanlarından Corinne Le Quéré, karbondioksit salınımlarının azaltılabilmesi için fosil enerji kullanımının tüm dünyada azaltılması gerektiğini söyledi.  

ULAŞIMDAKİ İHTİYAÇ YENİLENEBİLİR KAYNAKLARDAN HIZLI ARTIYOR

Atmosferdeki CO2 artışının büyük oranda kara, deniz ve hava ulaşımındaki enerji ihtiyacındaki artışa bağlı olduğu da çalışmada yer verilen bir diğer gerçek. Ulaşımda ihtiyaç duyulan enerjilerin son yıllarda artış eğiliminde olan yenilenebilir enerji kaynakları üzerinden karşılanamaması da, CO2 miktarının artmasında rol oynuyor.

Öte yandan 2018 yılı boyunca dünya genelinde halen kömürden elde edilen enerjinin rağbet gördüğü ve kömür kullanımının artışta olduğu bildiriliyor.

EN ÇOK ÇİN, ABD VE HİNDİSTAN SALIYOR

Global Carbon Project’in projeksiyonlarına göre, dünya üzerinde en fazla CO2 salan ülkelerin başında Çin Halk Cumhuriyeti geliyor. Çin’i Amerika Birleşik Devletleri (ABD) takip ederken, Hindistan üçüncü sırada geliyor.

Rusya, Japonya, Almanya, İran, Suudi Arabistan, Güney Kore ve Kanada ise, en çok CO2 salınan diğer ülkeler olarak sıralanıyor.

28 üyeli Avrupa Birliği’nin (AB) toplam CO2 salınımlarının geçtiğimiz yıla oranla yüzde 1,3 ile 2,6 arasında düşeceği belirlenen projeksiyonda, AB’nin toplam salınımların yüzde 10’undan sorumlu olduğuna yer verildi.

ABD’deki CO2 salınımlarının bu yıl artacağı belirtilen projeksiyonda, rüzgar, güneş ve gazdan elde edilen ucuz elektrik sayesinde bu ülkedeki kömür santrallerinin devreden çıkabileceği öngörülüyor.

GEÇTİĞİMİZ YIL 405,5 PPM İKEN BU YIL 407 PPM OLACAK

Aynı öngörülere göre, geçtiğimiz yıl her bir milyon hava molekülünde 405,5 CO2 molekülüne ulaşılırken, bu yıl bu oran 407 düzeyine çıkacak.

2016 yılında ise atmosferdeki CO2 moleküllerinin havadaki oranı bir milyonda 403,3 idi.

2015 yılında Paris’teki COP21 konferasında kabul edilen iklim anlaşmasının 2020 yılında yürürlüğe girmesi planlanıyor. Anlaşma, küresel ısınmanın sanayi devrimi öncesi döneme oranla en fazla 1,5 ile 2 derece arasında sınırlandırılmasını öngörüyor.

Ülkelerin küresel ısınmaya yol açan sera etkili gaz salınımlarını azaltma hedeflerini gönüllülük ilkesine göre ele alan anlaşma, bu yönüyle yetersiz kalıyor.

BÖYLE DEVAM EDERSE 3,2 DERECE SICAKLIK ARTIŞI KAÇINILMAZ

Ancak küresel ısınma hedefinin tutturulabilmesi için özellikle salınımların 2030 yılına kadar 2010 düzeyinin en az yüzde 45 aşağısına çekilmesi gerekiyor. 2050 yılına gelindiğinde ise salınımların sıfıra çekilememesi halinde küresel ısınma hedefinin tutturulması mümkün olmayacak.

Global Carbon Project’in projeksiyonlarına göre, salınımların mevcut düzeyde kalması halinde 2100 yılına gelindiğinde küresel ısınma artışı 3,2 derece civarında olacak. Hali hazırda 19’uncu yüzyıl öncesine oranla küresel ısınma 1 ila 1,2 derece arasında. Bu denli bir sıcaklık artışı ise, yüz milyonlarca kişinin hayatını etkileyecek büyük iklimsel felaketleri beraberinde getirecek.