Ankara rejiminin “müzakere” veya “çözüm” adıyla yürütülen süreci bitirmesi ardından boyutlandırılan savaşla birlikte, sistematik bir şekilde doğa talanı ve orman yangınları da yoğunlaştı.

Özelikle operasyon bölgesi ilan edilen alanlarda ve askeri karakollara yakın bölgelerde orman yangınları sıklaştı.

Her sene özellikle yaz aylarında yakılarak katledilen doğal yaşam alanlarında sadece ağaç değil binlerce canlı da yok oluyor. Türk devleti, orman yangınlarını söndürmek için herhangi bir müdahalede bulunmazken, halkın kendi olanakları ile söndürme çabalarını da engelliyor.

2018’DE 2.411 ORMAN YANGINI ÇIKTI

Sıklaşan orman yangınlarına ilişkin konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Nuran İmir, “Türkiye'de 2017 yılında 119 bin 92 hektar ormanlık alan yangınlarda zarar gördü. Ve geçen yıl meydana gelen 2411 orman yangınından 1280'inin çıkış nedeni aydınlatılamadı” dedi.

İmir, “Biz bölgedeki yangınların neden ve kimler tarafından çıkarıldığını biliyoruz. Ancak Orman Müdürlüklerinin bu konu hakkında herhangi sayısal veri tutma girişimi dahi yoktur. Orman genel müdürlüğü sitesinde bölgemizde çıkan yangınlara yer verilmemektedir. Bu yangınlar kendiliğinden oluşmuyor elbette. Bu yangınlar bizzat güvenlik güçlerinin kendilerince güvenlik endişesi ile çıkardığı yangınlardır. Bazen bir karakoldan gerçekleştirilen bir top atışı, operasyona çıkan güçlerin alandan çıkarken bölgeye yakıcı madde atması ya da uçak saldırıları ile orman yangınları çıkmaktadır” diye konuştu.

YEŞİLİ YOK EDEREK ÇÖL YARATMAK İSTİYORLAR

Bu yangınların da yürütülen çökertme planın çerçevesinde olduğunu düşündüklerini ifade eden İmir, şöyle konuştu: “Bölgenin doğal alanları ve yeşil alanları yok edilerek bir çöl yaratılmak isteniyor. Bu yangınlar insan hayatı açısından ciddi tehlike oluşturduğu gibi insanların göç etmesine de sebep oluyor. Yine ormanlık alanlarda bulunan diğer canlıların varlığını da tehlikeye atıyor. Dünyanın herhangi bir yerinde hatta Türkiye’nin batısında bir orman yangını çıktığında havadan ve karadan müdahale ediliyor. Ve tüm ajanslar yangından ‘ciğerimiz yandı’ başlıkları ile haber geçer. Ancak yangın bölgede olduğunda söndürmek için kimse müdahale etmiyor. Tam aksine söndürmek isteyenler suçlu ilan ediliyor.”

YEŞİLİ SAVUNMAK SUÇ SAYILIYOR

İmir sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Cudi dağında 2015 yılında çıkan orman yangınına müdahale edip söndüren ve içerisinde Şırnak Milletvekilimiz Aycan İrmez’in de olduğu 50 kişi halen yargılanıyor. Yine Cudi dağındaki yangına müdahale için giden köylülere askerler ateş açmış iki yurttaşımız yaralanmıştı. Bugün ormanlara, yeşilliğe, doğaya sahip çıkmanın suç olarak değerlendirildiği bir dönemden geçiyoruz.

Şuan bölgede Cudi, Gabar ve Kato çevresindeki ormanlık alanlarda yer yer yangınları çıkıyor. Yine Dersim ormanları da hakeza günlerdir yanıyor. Şırnak’ta en son Gelejêr köyünün üst bölgesinde bir orman yangını yaşandı. Bu yangınlar kimse tarafından söndürülemiyor. Bölgedeki Orman İl Müdürlüklerine ulaşıyoruz ‘operasyon bölgesi olduğu için askerin yangınları söndürmelerine izin vermediğini’ ifade ediyorlar.”

DEVLET CEBERRUT YÜZÜNÜ DOĞAYA DA GÖSTERİYOR

Bilinçli çıkarılan bu yangınların devletin durduğu ideolojik çizgisi ile örtüştüğünü de belirten İmir, her alanda faşizmin hüküm sürdüğünün altını çizerek, şöyle konuştu: “İnsan hak ihlallerinin tavan yaptığı bir süreçte devlet ceberut yüzünü doğaya da göstermek istiyor. Biz devletin bu saldırganlığını her yerde teşhir edeceğiz. Her ne kadar havuz medyası bölgedeki orman yangınlarını görmese de alternatif medya organları ile bölgenin şuan bir ateş çemberinde olduğu bilgisi herkese ulaşıyor. İnsanlar yangınlar konusunda duyarlı. Bir şeyler yapmak istiyorlar ancak devlet engeli ile karşılaşıyorlar.”

Yaşanan bu orman yangınlarını TBMM’nin gündemine getirdiklerini ve getirmeye de devam edeceklerini kaydeden İmir, “Bakanlığın konu ile ilgili araştırma yapmasını isteyeceğiz. Yine ilçelerde bulunan arkadaşlarımızla bir hareketlilik içerisinde olacağız. Çıkan her yangın anında Orman İl Müdürlükleri ve valilikleri bilgilendiriyoruz” diyerek sözlerini sonlandırdı.