Küresel ısınma hedeflerine ulaşılması ihtimali azalıyor

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne (UNFCCC) taraf ülkelerin katıldığı müzakereler, Kasım ayındaki COP23 iklim konferansına da ev sahipliği yapacak Bonn kentinde devam ediyor.

Almanya’nın Bonn kentinde Pazartesi günü başlayan iklim müzakereleri devam ederken, günümüzde rekor düzeyde olan küresel ısınmayla mücadelenin başta ABD, Rusya ve Çin gibi büyük ülkelerin devlet politikası haline gelememesi üzerinde uzlaşılan hedeflerin yakalanmasını zorlaştırıyor.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne (UNFCCC) taraf ülkelerin katıldığı müzakereler, Kasım ayındaki COP23 iklim konferansına da ev sahipliği yapacak Bonn kentinde devam ediyor. Müzakerelerde birçok lobi kuruluşunun bulunması nedeniyle tartışmalar yaşanırken, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yeni yönetiminin politikaları da ciddi bir sorun olarak duruyor.

ABD’nin geçtiğimiz yıl imzalanan BM İklim Anlaşması’nı uygulamaya koyup koymayacağı veya ne düzeyde sahipleneceğinin bilinmemesi, küresel ısınmanın ulaştığı tehlikeli düzeye yönelik endişeleri de arttırıyor.

ATMOSFERDEKİ CO2 ORANI 2 MİLYON YILIN EN ÜST SEVİYESİNDE

Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) tarafından yayınlanan verilerde, 2016 yılında küresel ısınma sanayi devrimi sonrasındaki en yüksek seviyesine ulaşarak, 1880 yılına oranla 1,1 derece artış göstermişti. 2015 yılının rekorunun kırıldığının görüldüğü bu verilere göre, dünyadaki karbondioksit (CO2) salınımları 41 milyar ton civarında ve artış hızında duraklamış olsa da, bugüne kadarki en yüksek düzeyine ulaşmış durumda.

Amerikan Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA) tarafından 5 Mayıs’ta yayınlanan son verilere göre, atmosferdeki CO2 oranı 1 milyonda 410 partiküle kadar ulaştı ve bu da son 2 milyon yıldaki en yüksek orana denk geliyor. Atmosferdeki partikül oranının son 1 milyon yılda 280’in altında olduğu biliniyor.

ISINMAYI 2 DERECENİN ALTINDA TUTMA HEDEFİ DAHİ ZORLAŞIYOR

Son veriler ve taraf ülkelerin tutumları, 2015 yılında Paris’teki COP 21 Zirvesi’nde kabul edilen ve geçtiğimiz yıl BM üyesi ülkelerce imzalanan İklim Anlaşması’nın hedeflerini de ulaşılamaz hale getiriyor. Küresel ısınmanın bu yüzyılın sonuna kadar 1880 yılına oranla en fazla 1,5 ila 2 dereceyle sınırlandırılması hedefleniyordu.

Bonn’daki müzakerelere katılan delegasyonlar başta olmak üzere artık 1,5 derecelik ısınma hedefinden ‘söz eden kimsenin kalmadığı’ yorumları yapılırken, 2 derecelik hedefin de artık zor olduğu savunuluyor.

KÜRESEL ISINMAYLA MÜCADELE DEVLET POLİTİKASI OLAMIYOR

İklim hedeflerine ulaşılabilmesi için anlaşmaya taraf ülkelerin vaatlerini yerine ‘eksiksiz’ yerine getirmesi gerekirken, birçok ülkede küresel ısınmayla mücadelenin devlet politikası haline gelememesi endişelerin temel kaynağını oluşturuyor. ABD’de eski başkan Barack Obama tarafından onaylanan anlaşmanın yeni seçilen Donald Trump yönetimince kabul görmediği biliniyor.

ABD’de yaşanan bu durum, küresel ısınma hedeflerinin önümüzdeki on yıllarda da ülkelerin ekonomik çıkarları ve zorunlu enerji ihtiyaçlarını göz önünde bulunduracak yönetimlerce gözardı edileceği anlamına geliyor.

Yine Rusya’nın küresel ısınmaya yol açtığı bilinen fosil enerjilere olan ekonomik bağımlılığı, Çin ve Hindistan gibi büyük ekonomilerin büyümelerinin devamı için gerekli olan enerjinin sadece yenilenebilir kaynaklardan sağlanamayacağı gerçeği de ortada duruyor.  Her ne kadar Çin’in son yıllarda güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir kaynaklara yaptığı yüz milyarlarca dolarlık yatırımlar önemli bulunsa da, bu yatırımlar ülkenin gerçek enerji ihtiyacının halen çok küçük bir kısmını oluşturuyor.

Kimi uzmanlara göre okyanuslardaki doğal döngülerin sonucu olarak gerçekleşen El Nino fenomeni de küresel ısınmanın artmasındaki bir diğer önemli etken.