Mayısta Yaşam Kooperatifi 22 yıldır yoksullarla dayanışma halinde

Mayısta Yaşam Kooperatifi, 2000'li yıllardan bu yana yoksul ve göçmen nüfusun yaşadığı bölgelerde yüzlerce öğrenciye eğitim imkânı sağlarken göçmenlerle dayanışma faaliyetlerini de sürdürüyor.

Yirmi iki yıl önce İstanbul’da Kürtlerin, Alevilerin ve yoksulların yoğun olarak yaşadığı ve direnişle inşa edilen 1 Mayıs Mahallesi’nde bir grup sosyalist üniversite öğrencisi tarafından kurulan Mayısta Yaşam Kooperatifi, şu anda Esenyurt, Tarlabaşı ve 1 Mayıs Mahallesi gibi yoksul ve göçmen nüfusun bulunduğu bölgelerde çalışmalarını sürdürüyor.

Gönüllülük esasına dayalı çalışma yürüten kooperatif üyeleri, dezavantajlı gençleri üniversiteye hazırlayıp, göçmenlerin de yaşama uyum sağlamalarına, günlük yaşamlarında onlara destek olmaya çalışıyor.

Mayısta Yaşam Kooperatifi, bugün bu çalışmalarının yanında HDK’nin bir bileşeni olarak HDK içinde de çalışmalara katılıyor. Kooperatif’ten Buse Mine, kooperatifin çalışmalarını, nasıl kurulduğunu ve hedeflerini ANF’ye anlattı.

Buse Mine, “2002 yılında 1 Mayıs Mahallesi’nde kurulduk ama çalışmalarımıza 1999’da ‘Eğitim İçin Dayanışma’ adıyla başladık. Amacımız, emekçiler arasında dayanışmayı artırmak ve birliği sağlamak. Burjuva eğitim sistemi hem eleme sınavlarıyla emekçiler arasındaki rekabeti artırıyor hem de emekçileri dinine, diline, vatanına, cinsiyetine göre bölüyor. Biz ise sınavlara birlikte hazırlanıp emekçiler arasındaki güven ilişkilerini pekiştirmek istiyoruz. 22 yıldır ‘Öğrenciye İş, Çalışana Öğrenim Hakkı’ mücadelesi yürütüyoruz” dedi.

KOOPERATİFİN FAALİYETLERİ VE SOSYAL MÜCADELESİ

Kooperatifin bugüne kadar binden fazla öğrenciye, özellikle işsizlere, liseyi dışarıdan bitirmek isteyenlere, okuma yazma bilmeyen ve öğrenmek isteyenlere, göçmen çocuklara ders verdiğini; bugüne kadar ders veren gönüllülerin sayısının 200’ü geçtiğini belirten Buse Mine, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ortaokul, lise ve üniversiteye hazırlık öğrencileri, üniversite sınavına hazırlanan işsizler, liseyi dışarıdan bitirmek, okuma yazma öğrenmek isteyenler ve göçmen emekçilerin çocuklarıyla el ele verdik. Bir yandan emekçi çocuklarına eğitim için dayanışma faaliyeti örerken diğer yandan da burjuva eğitime ve eleme sınavlarına karşı mücadele ettik. 1 Mayıs ve 8 Martlar’da bu mücadele taleplerimizi haykırmak için yerimizi aldık. 2007 yılında bir dizi kurumla birlikte Türkiye’de ilk kez ÖSS karşıtı kitlesel mitingleri örgütlememiz bunun en önemli örneğiydi.

Kurulduğumuzdan beri din derslerinin kaldırılması, eğitimin tüm bileşenlerinin (öğrenciler, veliler, çalışanlar, öğretmenler) okul yönetimine katılması, emekçilerin bölünmemesi için çok dilli eğitim mücadelesi verdik ve vermeye de devam ediyoruz. Aynı zamanda sınıfın parçası olan göçmen emekçilerin de eğitim hakkına sahip olması gerektiğini savunuyoruz.”

Bunları yaparken hiçbir zaman siyasetlerle yana gelmekten korkmadık. Kapımızı emekçilerden yana olan herkese açtık ve hala açıyoruz. Eğitim sorunu nasıl Türkiye’de demokrasi mücadelesinin bir parçasıysa, kayyım sorununun da siyasi tutsaklar sorununun da bu mücadelenin bir parçası olduğunu biliyoruz. Bu sebeple, faaliyet yürüttüğümüz mahallelerde Bin Umut Adayları’ndan DEM Parti’ye kadar vekillerle birlikte halk toplantıları düzenledik. Kayyumlara karşı Boğaziçi’nde ayaklananların yazdığı 12’nci Cumhurbaşkanına Açık Mektup’u Tuzla’daki tersane işçileriyle ve 1 Mayıs Mahallesi’ndeki emekçilerle buluşturduk. DEM Partili belediyelere atanan kayyımların karşısında durduk, yürütülen çalışmaların gücümüz doğrultusunda bir parçası olduk ve mitinglere katıldık.

‘GÖÇMENLER TÜRKİYE’NİN EN SÖMÜRÜLEN VE EZİLEN KESİMİ’

Kooperatifin çalışmalarına başlamasında Kurdistan’da köy yakmalar sonrası zorla göç ettirilmeler ve 1999 depreminin etkili olduğunu söyleyen Buse Mine, “Kooperatifimiz, 90’larda köyleri yakılarak İstanbul’a göçen Kürtlerin yaşadığı emekçi mahallelerinde, 1999’da yaşadığımız büyük depremin ardından, ‘Hayırsever değiliz’ diyerek çalışmalarına başlamıştı. O gün de bugün olduğu gibi İstanbul’daki Kürtlerin Türkiye işçi sınıfının bir parçası olduğunu, yürütülecek bir dayanışma faaliyetinin ya da mücadelenin Kürtleri yok sayıp onların demokratik haklarını savunmadan verilemeyeceğini vurgulamıştık.

Mesele Nijeryalılara, Suriyelilere geldiğinde bizim için bir şey değişmedi. Bugün Tarlabaşı şubemizde bir buçuk yılı aşkın süredir yürüttüğümüz faaliyeti bir “göçmen faaliyeti” olarak değil, bir sınıf çalışması olarak görüyoruz. Çünkü nereden gelmiş olursa olsun göçmenler, Türkiye işçi sınıfının bir parçasıdır. Üstelik en ayrıcalıksız, sömürülen ve ezilen kesimidir. Sorunlarımız çeşitlilik gösterse de kaynağı da aynı, kaderimiz de aynı; patronlara ucuz ve niteliksiz işgücü sağlamak. Bu sebeple, tüm emekçiler için olduğu gibi göçmen emekçiler için de eğitim, sağlık, barınma, sendikalı ve sigortalı çalışma hakkını savunuyoruz. Bu doğrultuda, hükümete karşı yerli-göçmen, Türk-Kürt, Sünni-Alevi, kadın-erkek ayırt etmeden birlikte, ortak bir mücadele vermemiz gerektiğini düşünüyoruz ve bunun için çaba gösteriyoruz.

Bu bilinçle, Tarlabaşı’nda göçmen emekçiler arasında bir eğitim dayanışması faaliyeti yürütüyoruz. Bu şubede ders verdiklerimizin çoğu, okullara dahi kaydolamayan ve eğitim hakkından tamamen mahrum bırakılmış emekçi çocukları. Derslerin yanında, Geri Gönderme Merkezleri’ne, operasyonlara karşı ve günlük yaşamda emekçilerin karşı karşıya kaldığı sorunlara dair de gücümüz doğrultusunda dayanışma gösteriyoruz. Aynı zamanda 8 Martlar’da, 1 Mayıs pikniklerinde ve düzenlediğimiz etkinliklerde yan yana geliyoruz” dedi.

Kooperatifin çalışmalarının her ne kadar İstanbul’da yoğunlaşmış olsa da İstanbul ile sınırlı olmadığını, diğer şehirlerden kitle örgütleriyle dayanışma içinde olduklarını ve HDK’nin bir bileşeni olarak hareket ettiklerini vurgulayan Buse Mine, “Şu anda Tarlabaşı, Gülsuyu, Okmeydanı ve 1 Mayıs Mahallesi’nde kooperatifin çalışması var. Korona öncesinde Yenibosna, Sultanbeyli ve Tuzla’da da çalışmalarımız vardı. Ancak, Dersim’de veya Fatsa’da Mayısta Yaşam çalışmasının sorumluluğunu üstlenenler olursa, kooperatifin kaynaklarını paylaşır ve orada da Mayısta Yaşam çalışmasının başlaması için elimizden ne geliyorsa yaparız.

‘İSTANBUL DIŞINDAKİ KİTLE ÖRGÜTLERİYLE DAYANIŞMA İÇERİSİNDEYİZ’

İstanbul dışında çalışmamız olmasa da farklı şehirlerden kitle örgütleriyle dayanışma içerisindeyiz. Geçmişte birçok kez örgütlediğimiz Kitle Örgütleri Koordinasyonlarında, farklı kentlerden ve çalışma alanlarından demokratik kitle örgütleri ile bir araya geliyorduk. Ankara’dan Umut Kültür Derneği, İzmir’den Özgür Yaşam Derneği, Deri Tekstil Kundura İşçileri Derneği, Bursa’dan Mudanya Deniz Kültür Sanat Evi, Manisa’dan Turgutlu İşçi Dayanışma Derneği ve daha niceleri Kitle Örgütleri Koordinasyonunda buluştuğumuz dost kurumlar arasındaydı. Bu kurumlardan hala aktif olanlarla bugün de temas ve dayanışma içindeyiz. Daha fazla kurumla temas halinde olmak ve birlikte çalışmalar yapmak için uğraşıyoruz. Ayrıca, bir HDK bileşeni olarak, farklı şehirlerdeki HDK çalışmalarına da aynı şekilde bakıyor ve dostlarımızı bu çalışmalara katılmaya yönlendiriyoruz” dedi.

‘ORTAK MÜCADELE ALANLARINI ARTIRMAK İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ’

Bundan sonraki süreçte özellikle ortak mücadele alanlarının ve fırsatlarının artırılması için mücadele edeceklerini ifade eden Buse Mine, “Bıraktığımız yerden devam edecek olursak, yakın zamanda olmasa da Kitle Örgütleri Koordinasyonunun bizim için yakıcı bir ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Sadece bizim için değil, tüm demokratik kitle örgütlerinin imkanlarını, deneyimlerini, ihtiyaçlarını ortaklaştırmaları emekçilerin örgütlenmesi için şart. Uzun vadede böyle bir koordinasyonun adımlarını atmayı düşünüyoruz. Aynı zamanda HDK’nin bizim gibi bileşeni olan kurumlarla birlikte ortak bir mücadele yürütmesinin imkanlarını artırmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki 1 Eylül Dünya Barış Günü bunun için bir fırsat aslında.

Ancak eğitim sorunundan kayyum sorununa, sendikalı ve sigortalı çalışma hakkından siyasi tutsaklar sorununa kadar her sorun, Türkiye’de demokrasi sorununun bir parçası. Bu doğrultuda emekçi mahallelerde vekillerle halk toplantıları yapmak, emekçiden yana olan kurumlarla sadece mücadelede değil, dayanışma faaliyetinde de güç birliği yapmaya çabalamak, bu sorunlara dair ortak bir mücadele örmek hepimizin boynunun borcu. Mayısta Yaşam olarak biz de kararlılıkla bu doğrultuda çabalarımızı sürdürüyoruz ve sürdürmeye devam edeceğiz” diye ekledi.