'Medeni Cesaret ve İnsanlık Günü'nde ve basın özgürlüğü için gösteri
İsveç'te 11 sanatçı, yazar ve gazeteci örgütü, İsveç'de “Medeni Cesaret ve İnsanlık Günü” ilan edilen 27 Ağustos gününde basın özgürlüğü için Stockholm'de bir gösteri düzenledi.
İsveç'te 11 sanatçı, yazar ve gazeteci örgütü, İsveç'de “Medeni Cesaret ve İnsanlık Günü” ilan edilen 27 Ağustos gününde basın özgürlüğü için Stockholm'de bir gösteri düzenledi.
İsveç Gazeteciler Federasyonu, İsveç PEN Kulubü, Tiyatro Fedarasyonu, Yönetmenler Derneği, Fotoğrafcılar Federasyonu ve Yazarlar Sendikası'nın da aralarında bulunduğu 11 sanatçı, yazar ve gazeteci örgütü, İsveç'de “Medeni Cesaret ve İnsanlık Günü” ilan edilen 27 Ağustos gününde basın özgürlüğü için Stockholm'de bir gösteri düzenledi.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında bine yakın Yahudiyi toplama kamplarından kurtaran İsveçli diplomat Raoul Wallenberg'nin adını taşıyan meydanda gerçekleştirilen gösteride, konuşmalar yapan yazar ve sanatçılar, dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Avrupa ülkelerinde de basın ve ifade özgürlüğünün giderek sınırlandığına dikkat çektiler ve ilerici kamuoyuna ifade özgürlüğü ve haber alma haklarına sahip çıkmaları çağrıları yaptılar.
YILDA 100 GAZETECİ ÖLDÜRÜLÜYOR
Gazeteciler Federasyonu Başkanı Jonas Nordling, dünyanın pek çok ülkesinde ifade ve basın özgürlüğüne yönelik saldırıların arttığını gözlemlediklerini, her yıl çoğunluğu savaş ve çatışmaların olduğu ülkelerde 100 civarında gazetecinin öldürüldüğünü, yüzlercesinin cezaevlerine atıldığını söyledi.
Nordling, basın özgürlüğünün 250. yılının kutlandığı İsveç'te de gazetecilerin ciddi sorunlarla karşılaştıklarına, gazetecilere yönelik nefret söylemleri ve tehditlerin arttığına dikkat çekti. Halkın doğru haber edinme hakkı yerine ekonomik çıkarlarına öncelik veren pek çok medya kuruluşunun gazetecilerin işlerine son verdiğini söyleyen Nordling, “Özgür gazeteciliğin olmadığı yerde demokrasinin tam anlamıyla işlediğinden söz edilemez” şeklinde konuştu.
İsveç Yazarlar Sendikası adına konuşan Yazar Michael Östlund, dünyanın pek çok yerinde basın ve ifade özgürlüğü ihlallerinin arttığını, özellikle de diktatörlükle yönelen ülkelerde bu eğilimin arttığını söyledikten sonra örnek olarak da Türkiye'yi gösterdi.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından onlarca gazetecinin gözaltına alındığına dikkat çeken Östlund, “Türkiye darbe girişiminden önce en çok gazeteci hapseden ülkeler sıralamasında lider ülkeydi. Darbeden sonra gelişmeler tamamen yanlış yönde ve çok hızlı gidiyor” şeklinde konuştu.
SON 12 YILDA MEKSİKA'DA 78 GAZETECİ ÖLDÜRÜLDÜ, 11 GAZETECİ KAYIP
Dünyada olumsuz yönde gelişen bir başka olgunun da gazetecilerin öldürülmesi olduğunu, kriminal çetelerin, aşırı sağcıların gazetecilerin ölümlerine yol açan saldırılar düzenlediklerini, 2004 yılından bu yana Meksika'da 78 gazetecinin öldürüldüğünü, 11 gazetecinin de kayıp olduğunu söyledi.
İsveç’te de her şeyin güllük gülistanlık olmadığını söyleyen Östlund, bir devlet kurumunun yaptığı araştırmanın her üç yazar ve gazetecinin baskı ve tehditlere maruz kaldığını, bazılarının fiili saldırılara uğradığını ortaya koyduğunu ifade etti.
Bu durumun oto sansüre yol açtığını ve pek çok yazar ve gazetecinin düşüncelerini açıkça söyleyemediği gibi mesleklerini yerine getiremediklerini ve bundan dolayı da ekonomik güçlüklerle karşılaştıklarını dile getirdi. Polisin bu tür tehditleri ciddiye almadığı için aydınların olanları kurumlara bildirmemeyi tercih ettiğine dikkat çeken Östlund, aydınlara yönelik tehdit ve baskıların engellenmesi için hükümete görev düştüğünü söyledi.
SANATÇILARLA ULUSLARARASI DAYANIŞMA GEREKLİ
Tiyatro Federasyonu İkinci Başkanı Mina Krog, İsveç'de istedikleri tiyatro oyununu ve filmi özgürce yapabildikleri halde dünyanın pek çok ülkesindeki meslektaşlarının aynı haklara sahip olmadıklarına dikkat çekti.
Baskı altında görevini yapmaya çalışan yönetmen ve sanatçılarla uluslararası dayanışmanın önemine değinen Krog, Irak ve Suriye’den gelerek İsveç’e sığınan sanatçıların İsveç toplumuna entegre edilmeleri ve burada da mesleklerini sürdürmeleri için çalışma yürüttüklerini söyledi.
BASKI VE TEHDİTLER SANATÇILARI ANONİM OLMAYA ZORLUYOR
Sanatçılar Ulusal Federasyonu adına bir konuşma yapan Anders Persson, Avrupa’nın 45 ülkesinde çalışma yürüten örgütlerinin dünyanın pek çok yerinden özellikle de diktatörlükle yönetilen ülkelerden alarm verici raporlar aldıklarını, sanatçılara baskı yapıldığını, işkence edildiğini ve bazen Paris’te olduğu gibi katledildiklerini söyledi.
Baskı ve tehditlerden korktukları için sanatçıların anonim olmayı seçerek gerçek kimliklerini gizlemek zorunda kaldıklarını söyleyen Persson, bunun engellenmesi için hem hükümetlere hem de halka görev düştüğünü ifade etti.
DÜNYADA 4 MİLYAR İNSANIN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ YOK
İfade özgürlüğü, kadın-erkek eşitliği, inanç özgürlüğü, ücretsiz sağlık ve eğitim hakkı olan İsveç’in mükemmel bir ülke olduğunu belirttikten sonra “Ama benim politikacılara mesajım bizim ülkemizde de internette bir anonimlik var. İnsanlar baskı ve saldırılardan kurtulabilmek için bu yolu seçiyor. Hükümet yeni bir yasa çıkararak buna karşı önlem almalı” şeklinde konuştu.
Dünyada 4 milyar insanının tehdit edilmeyi göze almaksızın düşüncelerini söyleme hakkı olmadığını söyleyen Persson, dünyanın tüm ülkelerinin başkentlerinde insanların düşüncelerini özgürce söyleyeceği bir meydanın belirlenmesi önerisinde bulunduklarını dile getirdi.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ TÜM İKTİDARLARIN BİR NUMARALI DÜŞMANI
Besteciler Derneği’nden Dror Feiler, kendinden önceki konuşmacıların İsveç’i pek çok açıdan göklere çıkarttıklarını söyledikten sonra “İfade özgürlüğü biçimlerinden bağımsız olarak tüm iktidarların bir numaralı düşmanıdır. Bu İsveç’te de, yarı demokrasi olan Rusya’da eller tam bir diktatörlük olan Uganda’da da böyledir. Bunu böyle bilmek gerekli” şeklinde konuştu.
KÜLTÜR İŞÇİLERİ NASIL TERÖRİSTE DÖNÜŞTÜ?
İsveç Yönetmenler Derneği’nden Astrid Tobiassson, İspanya’da sanatçıların son bir kaç yıldır yaşadığı baskıların benzerinin Avrupa’nın pek çok ülkesinde yaygınlaşmakta olduğu için konuşmasında İspanya’daki gelişmeleri ele alacağını, kültür işçilerin iktidar tarafından nasıl teröristlere dönüştürüldüğünü anlatacağını söyledi.
Bu yılın şubat ayında Madrid’de sokakta kukla gösterileri yapan iki İspanyol sanatçının polis tarafından gözaltına alındıktan sonra yüksek güvenlikli bir cezaevine kapatıldığını ve terör propagandası yapma suçundan yargılandıklarını anlattı.
TERÖRİSTLİĞİN KANITI HİCİV YAZILI PANKRAT
Polisin sanatçıların terörist olmalarının kanıtı olarak elle yazılmış ve üzerinde bir hiciv olan pankartı mahkemeye sunduğunu ancak bu durumu protesto eden sanatçıların ülke çapında bir kampanya başlattıklarını söyledi.
Mahkeme sürerken İçişleri Bakanı’nın iki sanatçının terörist olduğunu ve cezalandırılmaları gerektiği açıklamasını yaptığını söyleyen Tobiasson, “Bu çok şaşırtıcı değil. Çünkü İspanya hükümeti, halkın susturma yasası olarak nitelediği Vatandaşı Koruma Yasası’nı parlamentodan geçirdi. Bu yasa izinli olmayan gösterilere katılmayı yasaklıyor. Polisten izin almadan parlamento veya hükümet binaları önünde film veya resim gösterilmesini, tiyatro oyunları oynanmasını yasa dışı eylem olarak kabul ediyor. Bunu yapanlar 30 bin Euro para cezasında çarptırılabiliyor. Cezanın üst sınırı ise 600 bin Euro” şeklinde konuştu.
BASKILARIN AVRUPA'DA YAYGINLAŞMASI KAYGI VERİCİ
İspanya'da olanları İsveç’te Svenska Dagsbladet gazetesinde bir makale yazarak kamuoyuna duyurduğu ve aynı zamanda İspanyol vatandaşı olduğu için İspanya’nın Stockholm Büyükelçiliği’ne çağırıldığını ve yanlış bilgileri yaygınlaştırmakla suçlandığını söyledi.
İspanya’da olan baskı ve saldırıların benzerlerinin Polonya ve Macaristan gibi ülkelerde de yaşamasından ve Avrupa’da giderek yaygınlaşmasından kaygı duyduğunu dile getirdi.
TÜRKİYE'DE FESTİVALLERDE FİLMLER YASAKLANIYOR
Bağımsız Filmciler Federasyonu’ndan Karin Ekberg, tıpkı gazeteci ve yazarlar gibi film yapımcısı ve film sanatçılarının baskı ve tehdit altında çalışmalarını yürüttüğünü, bazılarının kendi kendilerine sansür uygulamak zorunda kalırken bazen de sanatçıların filmlerinin festivallerde göstermelerinin yasaklandığını söyledi. İstanbul Film Festivali’nde HPG’li gerillaların yaşamlarını konu alan filmin gösteriminin yasaklanmasını örnek olarak gösterdi.
15 YILDIR CEZAEVİNDE TUTULAN GAZETECİ: DAWİT İSAAK
Gösteride 15 yıldan beri Eritre’nin başkenti Amara’nın dışındaki cezaevinde 2x3 metrelik bir hücrede tutulan ve hala yargı karşısına çıkarılmayan İsveç vatandaşı Gazeteci Dawit İsaak’ın durumuna dikkat çekmek amacıyla meydana aynı ebatlarda tahtadan yapılı bir hücre yerleştirildi.
İsveç Gazeteciler Federasyonu Başkanı Jonas Nordling, konuşmasında İsveç Hükümeti’ne İsaak’ın serbest bırakılması için sessiz diplomasiye son vermesi ve harekete geçmesi çağrısı yaptı.