Orta Anadolu Kürtleri statü istiyor

Platforma Kurdên Anatoliya Navîn - Ewropa (PKAN-E) Sözcüsü Ahmet Gezer, kendi kültürleriyle yaşamak için Orta Anadolu'da bir statü istediklerini söyledi.

Orta Anadolu Kürtleri Platformu - Avrupa (PKAN-E) Sözcüsü Ahmet Gezer, Türk devletinin asimilasyon politikalarına karşı ayakta kalabilmek için dil ve kültürlerini koruma mücadelesi verdiklerini belirterek, "Kürt olarak kimliğimizi, kültürümüzü özgürce yaşamak istiyoruz. Açıkçası biz Orta Anadolu’da bir statü istiyoruz" dedi.

Avrupa ülkelerinde yaşayan Orta Anadolu Kürtleri, kurdukları Platforma Kurdên Anatoliya Navîn Ewropa (PKAN-E) isimli kuruluşun çatısı altında örgütleniyor. İsveç’in Göteborg kentinde merkezi bulunan kuruluş, Avrupa’nın 8 ülkesinde örgütlü. Ayrıca kuruluşa ait Hollanda'da bir de vakıf var. PKAN-E Sözcüsü Ahmet Gezer, Orta Anadolu Kürtleri olarak bundan 300 yıl önce Kürdistan’dan zorla göç ettirildiklerini anımsatarak, bütün baskılara rağmen kendi dil ve kültürlerini koruduklarını söyledi.

SON 50 YILDIR ZORLAŞTI

Gezer, Orta Anadolu Kürtlerinin son 50 yıla kadar kapalı topluluk oldukları için kendileri koruduklarını ifade ederek, “Maalesef son 50 yıldır durum değişmeye başladı. Üretim biçimi ve geçim kaynakları farklılaştı, Avrupa’ya göç yoğunlaştı, devletin uyguladığı sistematik asimilasyon yaygınlaştı. Bütün bunlar kültürümüzü ve geleneklerimizi korumamızı zorlaştırıyor. Şu anda en büyük sorunumuz asimilasyon" diye konuştu.

KÜRT MÜCADELESİNİN ÖNEMİ

Orta Anadolu Kürtlerinin, İskandinavya ve orta Avrupa ülkelerinde yoğunlaştığını kaydeden Gezer, nüfusun önemli bir bölümünün özellikle Danimarka, İsveç ve Norveç’te yaşadığını söyledi. Kürt ulusal kurtuluş mücadelesinin, asimilasyon süreci önünde ciddi bir bariyer oluşturduğunu vurgulayan Gezer, "Üçüncü kuşak daha politikleşmiş. Avrupa ülkelerinde eğitim almalarına rağmen kendi kültürlülerine ve dillerine daha çok sahip çıkıyorlar. Ancak istediğimiz düzeyde olduğunu söyleyemeyiz” dedi.

AİDİYET SORUNU YAŞANIYOR

Kürdistan’da yaşayan Kürtlerden farklı olarak özgün koşulları ve sorunları olduğuna dikkat çeken Gezer, "trans göç" olarak tanımladığı aidiyet meselesinin altını çizdi. Gezer, şöyle izah etti: "Avrupa ile köyleri arasında gidip geliyorlar. Buradan kopmuyorlar ama Anadolu’yu da bırakmıyorlar. Kendimizi bir yere ait his etmiyoruz. Avrupa’da yaşıyoruz, gelecek tahayyülümüz belirgin değil ama 300 yıl yaşadığımız yeri de bırakamıyoruz, yeni evler bile yapıyoruz. Bu gel-gitlerin yarattığı sorunlar, mücadele anlayışımızdan yeni kuşakları yetiştirmemize kadar yansıyor."

SORUNUMUZ HALKLARLA DEĞİL, DEVLETLE

Ahmet Gezer, 300 yıl boyunca diğer halklarla birlikte sorunsuz yaşadıklarını hatırlatarak, sorunlarının devletle olduğunu kaydetti. Gezer, şöyle devam etti: "Çünkü devlet bize yönelik sistematik ve planlı asimilasyon uyguluyor. Diğer taraftan sosyal, kültürel ve siyasi baskı altındayız. Seçimlerde bile yekunumuzun iradesi tam olarak yansımıyor. 'Başıma bir şey gelir' kaygısı, 'yarın ne olur' korkusu, yüzde 50 gibi ciddi bir potansiyelimizi atıl bırakıyor. Bu realiteyi gözardı edemeyiz. Bunların son bulması lazım. Biz de bölgemizdeki Türk, Türkmen ve Tatarlar ile aynı şartlarla yaşamak istiyoruz. Kürt olarak kimliğimizi, kültürümüzü özgürce yaşama hakkımıza saygı bekliyoruz. Hiçbir Türk gidip parayla dilini öğrenmiyor. Vergi dahil bütün vatandaşlık yükümlülüklerimizi yerine getiriyoruz, neden okullarda kendi dilimizi öğrenmeyelim, kendi dilimizde eğitim görmeyelim? Açıkçası biz Orta Anadolu’da bir statü istiyoruz.”