DİZİ III

Rıfat Horoz'u hatırlamak...

Diyojen’in memleketlisi olarak Kobanê direnişinde yer alan Rıfat Horoz (Karker Kobanê), 25 Haziran 2015 tarihinde DAİŞ çetelerine karşı adını yıldızlara yazdırdı. Karker Kobanê’in hayalini kurduğu “Şehitler Evi”nin inşası ise devam ediyor.

Kobanê’de DAİŞ çetelerine karşı yürütülen tarihi ve efsanevi direnişe, Rojava Devrimi'nin ruhuna da uygun şekilde pek çok ulus ve milliyetten, farklı sınıf ve kültürlerden insan destek verdi.

DAİŞ çetelerinin barbar saldırıları karşısında efsane bir direniş sergileyen YPG/YPJ saflarına Kürt, Türk, Laz, Amerikalı, Alman, İspanyol vb. devrimciler de katılarak Kürt halkının bu direnişinde saf tuttu. Türkiye devrimci hareketinin farklı yelpazelerinden örgütler de YPG/YPJ ile mücadele birliği ve siper yoldaşlığı yaparak savaş mevzilerinde ve cephelerde yerini aldı.

Ancak Kobanê’de verilen efsanevi direnişe katılamayan, DAİŞ çetelerinin barbarlığına karşı da pasif bir tutum takınmaktansa kendisini sınır nöbetlerine kanalize eden halk yığınları oldu. Burada da birçok ülkeden aktivistler ve ülkenin değişik yer ve milliyet ve sınıflarından insanlar da bu direnişin parçası oldu. Bunlardan biri de Karker Kobanê (Rıfat Horoz).

Karker Kobanê, emekçi bir ailenin çocuğuydu. Daha çocuk yaşlarında başlamıştı çalışmaya. Hayatını emekle örmüş, hep emekle katılmış hayatın yoğunluğuna, hep emek ve değer katmış hayata ve de dünyaya.

DİJOYEN'İN MEMLEKETLİSİYİM

Rıfat Horoz kendisini şu sözler ile tanıtıyordu:

"Adım Karker Kobanê, 60 yaşındayım. Sinopluyum, yani Diyojen’in memleketlisiyim...

İsmim Rıfat Horoz. Sinop Türkeli Gaziler Köyü nüfusuna kayıtlıyız. Yugoslav göçmeniyiz. Priştinadan gelmeliyiz..."

Rıfat Horoz nam-ı diğer Karker Kobanê, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın felsefesinin bir ürünü olan Demokratik Özeklik projesininin Arnavut hareketinin ortaya koyduğu paradigma ile benzeştiğini belirterek şunları dile getiriyordu:

“Priştina'da 1912 yılında demokratik özerklik paradigmasını Osmanlı Devleti’ne sunmuşuz biz. Bu yıllarda Balkanlar'da savaşlar var ve bu savaşlardan kaynaklı olarak Osmanlı’nın Balkanlar'da çöküşü var. Bu bölgede Arnavutlar da Osmanlı'ya karşı ayaklanıyorlar, benim dedelerim ve babaları da bu isyanda yer alıyor. Arnavut Memo adıyla demokratik özerklik paradigmasını sunan bir önder var. Ve şu an Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın sunduğu paradigmanın aynısı. Arnavut tarihine baktığımızda, Arnavut hareketinin tarihini incelediğimizde Arnavut hareketi Öcalan’ın sunduğu paradigmanın 12 maddelik halini sunuyor. Öcalan ise 8 maddelik halini sunuyor. “

DİRENİŞE KATILMAK İSTEDİM

Karker Kobanê, DAİŞ çetelerinin kuşatmasına karşı Kobanê’deki devrimci mücadeleye paralel olarak gelişen serhildanlara ve sınır hattında gelişen sınır eylemlerine katılmasını da şu sözlerle açıklıyordu:

“Bu mücadeleye biz yabancı değiliz. Tito’dan önce bizim atalarımız demokratik özerkliğin inşası için mücadele etmişler. Kürt ulusal mücadelesine baktığımızda enternasyonalist bir hareket olduğunu görüyoruz. Ve bu hareketin kendisi dar, ulusal ve sınıfsal bir hareket değil, enternasyonalist bir hareket ve ben de bu hareketin içinde yerimi almak istedim. Daha önce de yasal anlamda partilerde çalıştım.

En son Demokratik Ulus dergisinin dağıtımını yapıyordum. Kendi köyümde, Sinop’ta demokratik özerklik paradigması ile ilgili çalışma yaptım, ki oralılar da buna yabancı değil.

Kendi alanımda yeterli görmedim kendimi ve Kobanê direnişine katılmaya geldim. Kobanê direnişinde, devrimci halk savaşına kendimi katarak demokratik halk direnişine birebir fiziksel olarak katılmak ve onu yaşamak istedim. Bu yüzden de buraya geldim.

Kocaeli Gebze’deki evimi iki Kobanêli’ye verdim ve atlayıp buraya geldim. Çay bahçem vardı, onu da devredip buraya katılmaya geldim. Devrimden sonra Rojava’da kantonlarda çalışmayı düşünüyorum. Demokratik özerkliğin inşası için tarım alanlarında emek katmayı düşünüyorum."

SOSYALİZMİN İNŞASI İÇİN KOBANÊ'DE

Hani diyordu ya, Nazım Hikmet, "Çin’den İspanya’ya Ümit Burnu’ndan Alaska’ya kadar... Her milli bahriyede, her kilometrede dostum ve düşmanım var... Dostlar ki bir kere selamlaşmadık... Aynı  ekmek, aynı  hürriyet, aynı  hasret için ölebiliriz" diye...

İşte DAİŞ çetelerinin 15 Eylül 2014’te Kobanê’ye yönelik 3 koldan başlattığı işgal girişimine karşı verilen tarihi ve efsanevi direnişe paralel gelişen devrimci halk serhildanlarında yerini alan Karker Kobanê, kentin DAİŞ çetelerinden 26 Ocak 2015 günü özgürleştirilmesi ile birlikte Kobanê’ye geçmek istediğini şöyle anlatıyordu:

"Artık burada yapacağım bir şey kalmadı. Ben, Kobanê'nin yeniden inşa süreci için gidiyorum. Kobanê benim için devrimin inşası, bilimsel sosyalizmin inşası. Sosyalizmin alt yapısının burada atıldığını görüyorum..."

Karker Kobanê, birçok denemeden sonra Kobanê'ye geçmeyi başardı. Direnişin yarattığı devrimci halk serhildanlarının bir ürünü olan sınır nöbeti süreci içerisinde, Türk askerleri tarafından katledilen TÖPG üyesi Kader Ortakaya'nın da uzun süre kaldığı köy olan Mısenter köyünde Kader Ortakkaya Kütüphanesi ve Arin Mirkan Devrim Şehitleri Müzesi'nin kurulmasında büyük rol oynadı.

YPG'YE KATILDI

Kobanê’ye geçmeyi başaran Karker Kobanê burada YPG saflarına katılır.

DAİŞ çetelerinden arındırılan ve özgürleşen Kobanê’de tüm toplumsal kesimler, kurumlar ve halkın katılımıyla geniş bir toplantı gerçekleştirilmiş, bu toplantıda kent merkezinde savaşın en şiddetli yaşandığı alanların tarihe tanıklık etmesi için Açık Hava Müzesi’ne dönüştürülmesi kararlaştırılmıştı.

Kobanê de bu çalışmalar temelinde YPG Kobanê Komutanlığı tarafından müze olarak belirlenen bölgede görevlendirildi.

Burada müze çalışmaları çerçevesinde direnişin sembolü olan Azadî Meydanı’nda, Kobanê direnişinde yaşamını yitiren tüm şehitlerin fotoğraflarının içinde asılı olacağı ahşaptan bir Şehitler Evi’nin inşasına başladı.

ŞEHİTLER EVİNİ BİRLİKTE İNŞA

YPG Kobanê Komutanlığı tarafından, Kobanê’de tüm toplumsal kesimler, kurumlar ve halkın katılımıyla yapılan geniş bir toplantı sonucu savaşın en şiddetli yaşandığı alanların tarihe tanıklık etmesi için Açık Hava Müzesi'ne dönüştürülmesi kararı alınan alanda görevlendirilen Karker Kobanê, yüreteceği çalışmalar kapsamında da yanına bir yardımcı almak ister.

Kendisine yardımcı olması için 1988 yılında Kobanê’de doğan ve henüz 1 yaşındayken geçirdiği ağır bir hastalık sonrasında her iki ayağı felç olan Ferhan Hemî adlı genci almıştı.

Karker Kobanê’nin devrimci duruşu ve mütevazı yaşamından çok etkilenen Ferhan Hemî, ona aşırı derecede bağlanmıştı. Bu yüzden Şehitler Evi inşasında elinden geldiğince kendisine yardımcı oldu. Ancak Ferhan Hemî ve Karker Kobanê’nin tanışıklığı bundan öncesine dayanır.

15 Eylül'de başlayan DAİŞ saldırıları ve çetelerin Kobanê merkezine girmeye başlamasıyla Ferhan Hemî de Bakûrê Kurdistan’a geçerek Pirsûs’taki sınır nöbeti eylemine katıldı.

O dönem Karker Kobanê de Pirsûs sınırında Kobanê’ye destek amacıyla yürütülen çalışmalarda olduğundan Ferhan Hemî kendisini bu eylemlerde tanıyıp birlikte çalıştı.

GÖNÜL DİLİ BİR OLDUKTAN SONRA

Kobanê Kantonunda birlikte çalışan Ferhan Hemî yoldaşı Karker Kobanê’yi şöyle anlatıyor:

"Heval Karker, Kobanê’nin YPG/YPJ güçleri tarafından özgürleştirilmesi ardından Kobanê’ye geçti. Kısa bir süre sonra ben de geçtim. Burada kendisi ile karşılaştık ve kendisi ile çalışmamı istedi. Ben de kabul ettim. Ardından kendisine şöyle bir soru yönelttim; 'Heval Karker, sen Kürtçe bilmiyorsun, ben de Türkçe bilmiyorum. Nasıl birlikte çalışacağız? Hem biliyorsun ben aynı zamanda bedensel engelliyim.'

Heval Karker’in cevabı, 'Heval bir şey olmaz. Bu konu sorun değil. Seninle gönül dilinden, yürekten konuşup anlaşacağız. Birlikte inşa edeceğiz' oldu. Öyle de yaptık. Heval Karker ile birlikte savaşın getirdiği yıkımın ortasında, yeni yaşamı inşa etmeye çalıştık.

Her sabah saat 04:00 ‘te kalkıyordu. Kendisine neden saat 04:00 ‘te kalktığını sorduğumda ise bana uykudan fedakarlık etmek gerektiğini söyledi. Hatta bana şunu söylüyordu: 'Halkını ve topraklarını korumak isteyenlerin canlarını feda ettiğini, biz uykumuzdan fedakarlık ediyoruz çok mu?'

Heval Karker’in en büyük arzusu Kobanê Şehitler Evi inşasını tamamladıktan sonra Şengal’e gitmek ve orada da bir Şehitler Evi inşa etmekti.

HEP DAHA ÇOK HİZMET ETMEK İSTİYORDU

DAİŞ çetelerinin 25 Haziran’daki katliam saldırısında Heval Karker de şehit düştü. Çeteler ahşaptan inşa etmeye başladığımız Şehitler Evi’ni de yakıp yıktı.

DAİŞ çeteleri 25 Haziran saldırı ile Heval Karker’i bizden kopardı. Heval Karker’in anısına bağlılığın bir gereği olarak müze çalışmalarını sürdürmek için burada hemen müzenin yanındaki merkezde kalıyorum. Karker yoldaşımızın en büyük arzusu, Kobanê Müzesi için daha çok hizmet etmekti.

Bu amaçla da gece gündüz müzede çalışıyordu. Onun hayali yarım kalmasın diye, Şehitler Evi’nin inşası çalışmalarını sürdürüyoruz. Birbirimizin dilinden anlamasak da, birimiz bendensel engelli, birimiz 60 yaşında olmasına rağmen bu arkadaşlığımızın ve çalışmamızın önünde hiçbir zaman engel olmadı."

ŞEHİTLER EVİ KÜLLERİNDEN KURULDU

Rojava Devrimi, şehitlerin anısına bağlılık temelinde büyümeye devam ediyor. Tüm özyönetim kentlerinde şehitlerin anıları, şehitleri sembolize eden her şey canlandırılıyor. Bu amaçla Rıfat Horoz’un hayalini kurduğu ve yaptığı ancak DAİŞ çetelerinin 25 Haziran 2015 saldırısı ile yıktığı “Şehitler Evi”, Karker Kobanê’nin hayallerinin canlı tutulması için özerklik yönetimi ve Karker Kobanê’nin dostları ve YPG komutanları tarafından Kobanê’de Özgürlük Meydanı’nda yeniden inşa edildi.

Şehitler Evi’nin bir kez daha Özgürlük Meydanı’nda açılmasıyla Rıfat Horoz’un hayali yerine getirildi. YPG savaşçıları tarihi Kobanê direnişinde yaşamını yitiren savaşçıların posterlerini gerek kentte ve gerekse de Şehitler Evi’nde asmaya başladı.

YPG savaşçıları tarafından korunan müzede, savaşçılar müzenin önünü özgürlük şehitlerinin posterleri ile donattı.

Bu posterler arasında Kobanê’deki çocuklara oyuncak ve çeşitli malzemeler getirmek için yola koyulan ve Pirsus’ta AKP tarafından katledilen Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SDFG) üyelerinin dev posteri bulunuyor. Yine Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ve YPG Komutanı Sadiq Kobanê’nin dev posterleri bulunuyor.

ADINI TARİHE YAZDIRDI

Karker Kobanê bir Partizan savaşçısı olan anne annesinden devralmıştı güçlü devrimci ruhu ve kadın duyarlılığını. Ana tanrıçadan söz etmesi, kurduğu kütüphane ve müzeye Rojava Devrimi'nin sembol isimlerinden olan Arin Mirkan ve Kader Ortakaya’nın adını vermesi derin bir bilince dayanıyor.

Hayat, eski köklerinden su alıp, emek ve bilinçle yoğurup oluşturduğu ve yarattığı kişiliği ile bu güzel insanı, bu değerli dostu bize sundu.

Bilge insanlara has, o sade ve derin, açık ve yoğun karakteri, duruşu ile onu tanımak ne kadar büyük bir sevinçse, yıldızlara  uğurlamak da o kadar derin bir acı oldu...