Kongo’da yaşanan iç savaş sırasında on binlerce tecavüz kurbanının tedavi edilmesini sağlayan Mukwege, Fransız Haber Ajansı’na (AFP) verdiği bir röportajda cinsel şiddetle mücadelenin barış zamanı yapılması gerektiğini de “MeToo – Ben de” gibi hareketlerin kendisine cesaret verdiğini söyledi.
Êzîdî aktivist Nadia Murat ile birlikte Pazartesi günü Nobel Barış Ödülünü alacak olan Mukwege, 1989 yılından bu yana iç savaşın hüküm sürdüğü Kongo’nun doğusunda bir klinikteki çalışmaları nedeniyle bu ödüle layık görülmüştü.
Kötülüğün kanser gibi olduğunu ve karşısında mücadele edilmemesi durumunda tüm topluma zarar verdiğini ifade eden Mukwege, bunun barış zamanı daha büyük önem taşıdığını belirtti. Erkeklerin kadınlara yönelik olarak negatif ve saygısız bakış açısını barış zamanında kazandığını vurgulayan Mukwege, Norveç ve Fransa gibi cinsiyet eşitliği konusunda en üst sıralarda yer alan ülkelerin dahi bu konuda yapacak çok işi olduğunu söyledi.
Mukwege röportajında “Erkekliği değiştirmeliyiz. Zehirli erkeklikten, baskın erkeklikten uzaklaşıp cinsiyet eşitliğini öngören pozitif erkekliğe yürümeliyiz” ifadelerini kullanarak okulların bu konuda daha genç yaşta insanlara bu eğilimi kazandırması gerektiğini anlattı.
Dünya çapında taciz ve tecavüzcüleri ifşa eden “MeToo – Ben de” hareketini de öven Mukwege, “Eğer bir toplum bir şeyleri değiştirmek istiyorsa bunun için adımlar atmaya ihtiyaç var. Bugün bu sessizliğin kırılmasından büyük memnuniyet duyuyorum. Bu tecavüzün etrafındaki tabuyu kırmak için atılmış önemli bir adım” şeklinde konuştu.
Kendisi ve Murad’a verilen Nobel ödülünün çalışmalarında sihirli bir etki yaratacağını ifade eden Mukwege artık sadece Kongo’da değil, Suriye ve Nijerya gibi ülkelerdeki kadınlara da yardım edebileceğini düşündüğünü anlattı.
Ancak Mukwege yakın gelecekte de Kongo’daki hastanedeki çalışmalarına devam etmeyi planlıyor. Son 30 senede 50 binden fazla kadını tedavi eden Mukwege, “Nobel Ödülünü aldığım sırada ameliyathanedeydim. Ve orada daha uzun süre kalmaya çalışacağım” şeklinde konuştu.