'Savaşa ve talana karşı 17 Eylül'de Cudi Yürüyüşü'ndeyiz'
İstanbul'da düzenlenen basın toplantısında, talan ve savaşa karşı 17 Eylül’de Cudi Yürüyüşü'nde buluşulacağı mesajı verildi.
İstanbul'da düzenlenen basın toplantısında, talan ve savaşa karşı 17 Eylül’de Cudi Yürüyüşü'nde buluşulacağı mesajı verildi.
Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekoloji Komisyonları, Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Özgür Kadın Hareketi (TJA) öncülüğünde “Savaş Yıkımına ve Doğa Talanına Karşı Yürüyoruz” şiarıyla 17 Eylül’de yapılacak Cudi Yürüyüşüne dair İstanbul İl Örgütü’nde basın toplantısı düzenledi.
Toplantıya, HDK İstanbul Meclis Sözcüsü Erkan Tepeli ve Kadın Meclisi Sözcüsü Didem Acabey, HDP İstanbul Ekoloji Komisyonu Sözcüsü Volkan Bulut, il eşbaşkanları Ferhat Encu ve İlknur Birol katıldı.
'KÜRDİSTAN'DA YAĞMA VE TALAN BÜYÜK'
İlk olarak söz alan Bulut, Kürdistan'da ekolojik kırımın sürdüğüne işaret etti. Uluslararası sermayenin doğal varlıkları paraya dönüştürmeye dair anlaştığını ve uzun yıllardır bunu sürdürdüğünü dile getiren Bulut, bu anlaşmalar neticesinde yağma ve talanın sürdüğüne dikkati çekti. Hindistan’da tatlı su kaynaklarını tarumar ettiğini ve nedenle yerel halkın suya erişimin ulaşılmaz hale geldiğini ifade eden Bulut, aynı şekilde Avustralya’da ormanlık alanların da tarım alanlarına dönüştürüldüğüne işaret etti. Amerika’da da Amazon Ormanlarının ve yüzyıllardır yerin altında duran madenlerin uluslar arası şirketler tarafından yağmalandığını ve yerel halkın yaşamının ön planda tutulmadığını dile getiren Bulut, dünyada ekolojik talana dair çok sayıda örneği sıraladı.
Türkiye’de de uluslararası şirketlerin “yerel işbirlikçileri” ile de yerin altı ve üstünde yer alan canlı ve cansız birçok varlığın sermayeye dönüştürüldüğünü dile getiren Bulut, “Bölgelerde yaşayan yerli halkın söz hakkı olamadı. Yağmalara girişmiş durumdalar. İkizdere’de taş ocakları, Karadeniz’de suların barajlara sıkıştırılıp paraya dönüştürülmesi, Marmaris’te kıyıların yağmalanması ve benzeri birçok durum söz konusudur. Bu günde uzun zamandır bu devam eden bu yağma devam etmektedir. Kürdistan’a geldiğimizde işin rengi katmerleniyor” diye konuştu.
İktidarın bu yağmayı Türkiye’de kararname ve yönetmenliklerle meşrulaştırmaya çalıştığını ancak Kürt kentlerinde bu hukukun da işlemediğini ve atanmış mülki idare amirinin inisiyatifi üzerinden yağmanın gerçekleştiğini ifade eden Bulut, Kürdistan’ın sermayeye açıldığını belirtti. Bulut, “Buna karşı seslerimizi duyurmaya çalışıyoruz” dedi.
SAVAŞ POLİTİKASI
Daha sonra söz alan Didem Acabey, iktidarın Kürdistan'da özel savaş uygulamasını yıllardır sistematik bir şekilde sürdürdüğünü söyledi. '90’larda köy yakmalarıyla bölgenin insansızlaştırma ve hafızasızlaştırmaya çalışıldığını dile getiren Acabey, bugün ise ekolojik kırımla yapmaya çalıştığını vurguladı. Tarım ve hayvancılığın bitirildiğini ve bölge halklarının göçe zorladığını dile getiren Acabey, bu ekolojik kırımın bir savaş politikası olduğunu söyledi. Bu politikaları durdurmak için mücadele ettiklerini kaydeden Acabey, yaşam savunucularıyla birlikte 17 Eylül’de Cudi’deki yürüyüşte olacaklarını kaydetti. Acabey, “Bu düşman politikalarına karşı yereldeki bütün halk ile birlikte mücadele edeceğiz” diye kaydetti.
SAVAŞ VE TALANA KARŞI CUDİ'YE
Cudi Dağı’na dönük kırımın en üst seviyeye geldiğini belirten HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Ferhat Encu, AKP-MHP’ye karşı yürüyüş gerçekleştireceklerini söyledi. Bölgenin çölleştirilmeye çalışıldığını ifade eden Encu, şöyle devam etti: “Doğaya muhtacız. Doğa olmazsa insan da olmaz. Bizler, bu talan ve savaş politikalarına karşı itirazlarımızı dile getireceğiz. Yüzyıldır Kürdistan’a karşı böyle bir politika yürütülüyor. Kültürel ve canlı kırımı amaçlanıyor. Bu saldırı güncel de olmayıp uzun zamandır sürüyor. Bu durum başka yerlerde de sürüyor. Konu Kürdistan olduğunda çoğu kesimler sessiz kalıyor. Sanki orası, kırım yakma yeri imiş gibi sessiz kalınıyor. Savaş ve talana karşı olduğumuzu bir kere daha dile getiriyoruz. Bu nedenle ekolojistlere çağırımızdır. Hep birlikte bir arada orada sesimizi sözümüzü yükseltelim.”
Daha sonra söz alan HDP İl Eşbaşkanı İlknur Birol, savaş ve çatışma siyaseti ile sermayenin kazanma hırsının üstünün örtülmeye çalışıldığını dile getirdi. “Yerel işbirlikçilerin” eliyle patronların ceplerinin doldurulduğuna dikkati çeken Birol, “İnsanın yaşadığı yere ve topraklara, binlerce yıldır sürdürdüğü hayata, oluşturduğu kültüre ve ekolojik dengeye zere miskal saygısı olmayan bu azgın, güvenlikçi ve sadece kar etmek üzerine kurulu mekanizmanın kendisini bir kere daha göstermek üzere yürüyüş yapacağız” dedi.
Marmaris’te koyların, Kürdistan'da ise ormanların talan edildiğine işaret eden Birol, bir farkının olmadığına ifade etti. Karadeniz’de de suların borulara hapsedildiğini ve içilmez hale getirildiğini hatırlatan Birol, bölgede de aynı merkezden bir talanın devam ettiğini kaydetti. Birol, her yerde devam eden ekolojik kırımı görmeyi ve karşı durma çağrısında bulundu. Bunu görmeye karşı bir perdenin olduğunu dile getiren Birol, bu yürüyüşle bu perdeyi kaldırmayı düşündüklerini söyledi. Birol, perdenin kaldırılması için ise herkesin dayanışma göstermesi gerektiğini dile getirdi.