Surp Sarkis yıkıma meydan okuyor

Tarihi Sur ilçesinde bulunan ve Ermenilere ait olan Surp Sarkis Kilisesi yıkıma meydan okuyor.

İktidarının tarihin ve kültürün üzerine beton dökme çabalarının en çarpıcı göstergelerinden birisi de yıkılıp yerle bir edilen Amed'in Sur semtidir.

Hurri-Mitaniler’in 1260’a dek süren egemenliklerinden sonra sırasıyla Asur, Arami, Urartu, İskit, Med, Pers, Makedonya, Roma, Mervani, Hamdani, Selçuk ve daha birçok medeniyete ev sahipliği yapan Amed’de birçok ibadethane inşa edildi. Günümüze dek varlığını sürdürmeyi başaran ibadethanelerden biri, 500 yıllık tarihe sahip olan Surp Sarkis Kilisesi. Surp Sarkis Kilisesi’nin yapımında bazalt taşlar, demir ve kireç kullanılırken, kemer, kapı, payanda ve pencerelerinde de aynı şekilde bazalt taşların kullanıldığını görmek mümkün. Alipaşa Mahallesi’nde bulunan ve 16. yüzyılda inşa edilen, Ermeni Soykırımı’nın gerçekleştiği dönemde tahıl ambarı olarak kullanılan Surp Sarkis Kilisesi, daha sonra Çeltik Fabrikası’na dönüştürüldü. Yıllar içerisinde yıkılmaya başlayan kilise yok olmak üzere. Birçok taşı çalınmış, talan edilmiş kilise, hafızalardan silinmek isteniyor.

SUR'DA DİRENİYOR

Hızır İlyas Kilisesi olarak da bilinen tarihi yapı, tarihi Sur ilçesinde yıkıma meydan okuyor. Kilisenin kimi bölümleri yıkılmış, kalan duvarlarında bir insanın geçebileceği kadar delikler açılmış, duvarları içindeki yazılı veya nakışlı taşların birçoğu yerinden sökülmüş ve çalınmış olsa da kilise, tekçiliğe, kültürel soykırıma ve savaşa karşı direnmekte kararlı. Öyle ki, Sur ilçesinde devletin gerçekleştirdiği yıkıma rağmen ayakta kalmayı başarmış durumda.

SOYKIRIM SÜRÜYOR

Birçok tarihi evinin yıkıldığı mahallede, adeta hıfıza silmek için iyeni yapılar inşa edilmiş durumda. Evleri yıkılmış, kan ve göz yaşıyla Sur'dan sürülmüş halkların kültür ve inancına yönelik saldırılar da sürüyor. Sokağa çıkma yasaklarıyla 6 mahallesi yerle bir edilen Sur’da onlarca insan yaşamını yitirirken, beş bin yıllık tarihe sahip olan hafıza mekanlarını yıkarak üzerine beton dökenlerin, Sur’da işlenen insanlık suçunu perdelemek istedikleri, tarihsel ve kültürel hafızayı yok etmeye çalıştıkları açıktır.