Urfa’ya bağlı Halfeti ilçesinde tarih ve doğaya karşı yetkili mercilerin duyarsızlığı, kenti adeta harabeye çevirmiş durumda. Bölge halkın yaşanan duyarsızlığa tepki göstererek, gereken önlemlerin bir an önce alınmasını istedi.
ANF
URFA
Cuma, 5 Ağustos 2016, 07:06
Tarihi ve doğal güzelliğiyle göz kamaştıran, verimli tarım arazileri ile de yerli halkın geçimine büyük bir katkı sunan Urfa’nın Halfeti ilçesinde yaşayanlar, 2000 yılında yapılan Birecik Barajı’nın yaşam alanları işgal edilerek, adeta sürgün edildi. Baraj yapımı ile baraj sularına gömülen kentten geriye kalanlar ise, nasıl bir kıyıma imza atıldığını gözler önüne sermeye yetiyor. Ermeni yapı ustalığının hakim olduğu ve tarihi konakların bulunduğu Halfeti’de, sulara gömülen kilise, manastır ve halkın mezarları bir bir sulara gömülerek adeta bir tarih yok edildi. 2000 yılında yapılan Birecik Barajı ile Halfeti ilçe merkezi ile 7 köy sular altında bırakılırken, Antep’in Nizip ilçesinden de aralarında Zeugma Antik kentini kapsayan alan da içerisinde olmak üzere onlarca köy sular altında bırakıldı.
DUYARSIZLIĞIN NEDENİ POLİTİK
Baraj yapımının ardından da gereken ilgi gösterilmeyen Halfeti’de barajdan geriye kalan ve kurtulan yapılara karşı sergilenen duyarsızlık ise tarihi yapıların bir bir yıkılmasına, doğal güzelliğin yok olmasına neden oluyor. Yerli ve yabancı her yıl yüzbinlerce turistin ziyaret ettiği ilçede, turizme dönük herhangi bir iyileştirmenin de yapılmaması bölgeye dair politik yaklaşımları açığa vuruyor.
İlçenin 2014 yılı itibariyle hayata geçirilen Büyükeşehir Yasası ile de bir bütün olarak Urfa Büyükşehir Belediyesi’nin inisiyatifine geçmesi ve AKP’li Urfa Büyükşehir Belediyesi’nin ilçenin politik konumunu göz önünde bulundurarak, duyarsız yaklaşımları ilçenin günden güne kan kaybetmesi ve tarihi yapıların da yok olmasına neden oluyor.
‘BİR GELEN BİR DAHA GELMEK İSTEMİYOR!’
Birecik Barajı’nın ardından eski Halfeti diye adlandırılan kentte dair bilgi veren Halfetili esnaf Şerif Bilgin (51), Halfeti’nin tarih ve doğal güzelliğiyle göz kamaştıran bir ilçe olduğunu ancak yapılan Birecik Barajı’nın sularına gömülmesi ardından bir özelliğinin kalmadığını dile getirdi. Bilgin, ilçenin baraj sularına gömülmesinin ardından geriye kalan ve haliyle de turistlerin uğrak yeri olmayı başardığını belirterek, ancak herhangi bir düzenin olmayışı ve sisteme girmemesi nedeniyle bu sayının giderek azaldığını dile getirdi. Eski Halfeti’ye gezmek ve görmek için bir kez gelen bir turistin bir daha gelmek istemediğini de sözlerine ekleyen Bilgin, bunu da esnafın fiyatlarda sergilediği tutarsız ve dengesizlikten olduğunu kaydetti.
Tarihi, doğal ve turizm alanı olan eski Halfeti’nin karşılaştığı duyarsızlık ve ilgisizlik sonucu oluşan kirliliğe de dikkat çeken Bilgin, Halfeti’nin dünyaca ünlü bir birlik olan Citta Slow (Sakin Şehirler) Birliği’ne üye olduğunun altını çizerek, ancak birlik kriterlerine çok uyum sağlamadığını vurguladı. Halfeti’nin gelişim açısından önünün açılmamasından yakınan Bilgin, Halfeti’nin gelenek ve görenekleri olan bir kent olduğunu belirterek, yemek kültüründen tutun da medeniyetinin dayandığı tarihe kadar birçok özel ve özgün yanının oluşuna dikkat çekti. Bilgin devamla şunları dile getirdi: “İlçemiz çok atıl durumda bırakılmış ve sahipsiz kalmış. Gel görelim ki bir cennettir. Ancak duyarsız yaklaşımlar ve ilgisizlik son etapta bu hale getirmiş durumda. Turizm bölgesi olmasına rağmen; sokak lambaları yok, çevre kirliliği hat safhada, piknik alanlarının baraj dibinde oluşu ve güvenlikten tutalım hijyene ilişkin hiçbir önlemin alınmaması bir bütünen kirliliği beraberinde getiren önemli etkenler. Çevre kirliliğinin önüne geçme noktasında birçok etkinlik düzenledik. Ama denetleyicisi olmadığı için değişen bir durum olmadı.”
Halfeti’nin sakinleri de yaşanan ilgisizlik ve duyarsızlıktan yakınarak, ilçeye gereken ilgi ve duyarlılığın gösterilmesini istedi.