IPCC tarafından hazırlanan yeni iklim raporu, Cumartesi günü BM üyesi ülkelerin hükümetleri tarafından onaylanmış ve dün yayınlanmıştı. Raporda, özellikle 2015 Paris İklim Zirvesi (COP21)’de kabul edilen hedeflerin yeryüzünün içerisinde bulunduğu durumun ciddiyetinin çok uzağında olması eleştiriliyor.
2 DEĞİL 1,5 DERECE GEZEGENİN ÇEHRESİNİ DEĞİŞTİRECEK!
IPCC uzmanlarının 6 bin kadar bilimsel araştırmayı derleyerek hazırladıkları 400 sayfalık raporda, 2015 COP21 zirvesinde kabul edilen ve 2016’da imzaya açılan İklim Anlaşması’ndaki hedeflerin yetersizliğine dikkat çekiliyor.
COP21’de küresel ısınmanın 2100 yılına kadar 19’uncu yüzyıla oranla 1,5 ila 2 derece arasında sınırlandırılmasında uzlaşılmıştı. Zira o dönemde küresel ısınmanın 2 dereceyi aşması halinde ‘dünyanın çehresinin değişeceği’ savunuluyordu.
Ancak IPCC tarafından hazırlanan son raporda, bu hedefin gezegenin içinde bulunduğu tehlikenin yeterince anlaşılmadığının göstergesi olduğu vurgulanıyor. IPCC raporu, küresel ısınmanın 1,5 dereceyi aşması halinde ‘gezegenin çehresinin değişeceği’ uyarısına yer veriyor.
19’uncu yüzyıla oranla sıcaklık artışı günümüzde 1 ila 1,1 derece arasında ölçülüyor. Yani 1,5 derecelik artış için 2100 yılının beklenmesi gerekmeyecek. Mevcut haliyle devam etmesi halinde 1,5 derecelik sıcaklık artışına 2030 ile 2052 yılları arasında ulaşılmış olacak.
12 YILDA YARI YARIYA GAZ SALINIMI
Küresel ısınma hedefinin tutturulabilmesi için atmosfere salınan sera etkili gazların acilen düşürülmesi istenen son raporda, 2030 ve 2050 olmak üzere iki aşamalı bir plan öneriliyor.
Buna göre, 2030 yılına kadar sera etkili gaz salınımlarının 2010 yılındaki salınımlara oranla en az yüzde 45 azaltılması gerekiyor. 2050 yılında ise ‘karbonda nötrleşme’ sağlanması isteniyor. Yani insanlığın ‘atmosferden geri çekemeyeceği’ oranın üzerinde karbondioksit salmaması gerekiyor.
YENİLENEBİLİR ENERJİNİN PAYI DÖRTTE ÜÇ OLMALI
Küresel ısınma hedeflerinin tutturulabilmesi için özellikle petrol, kömür ve gaz gibi fosil enerjilerin kesin olarak terk edilmesi istenen raporda, tüm elektrik üretiminin en az yüzde 70’inin su, rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerjilerden sağlanması gerektiği vurgulanıyor. Günümüzde ise bu oran sadece yüzde 20 civarında iken, buna zaten ekolojik dengeye verdiği zararlarla bilinen hidroelektrik barajlarından elde edilen enerjiler de dahil.
IPCC raporu, 2050 yılına kadar sanayi üretiminden kaynaklı sera etkili gaz salınımlarıın yüzde 75 ile 90 oranında azaltılmasını öneriyor. BM İklim Anlaşması’nda ise bu oran yüzde 50 ila 80 arasında olarak belirlenmişti. İklim Anlaşması’nda bu oran 2 derecelik sıcaklık artışı hedefi kapsamında belirlenirken, IPCC raporu 1,5 derecelik artışı baz alıyor.
Raporda ayrıca, 2020 yılına gelindiğinde tüm ulaşım hizmetlerinin yüzde 5’inin karbondioksit salınım oranı düşük enerjilerden sağlanacağına dikkat çekiliyor. Raporda, bu oranın 2050’ye gelindiğinde en az yüzde 35 ile 65 arasında olması gerektiğinin altı çiziliyor.
YILLIK 2,4 TRİLYON DOLAR GEREKİYOR
IPCC raporunda iklimsel felaketlerin önlenmesi için dünya ülkelerinin mevcut ‘tutumlu’ tavırlarına son verilmesi gerekeceğine de işaret ediliyor. Rapor, küresel ısınmanın en fazla 1,5 derece ile sınırlandırılabilmesi için dünya ülkelerinin yıllık 2,4 trilyon dolar (2400 milyar dolar) ayırmalarını öneriyor.
Bu miktar tüm dünya ülkelerinin milli gelirlerinin toplamının sadece yüzde 2,5’ine denk gelirken, 2016-2032 arası dönem için harcanması halinde gezegenin enerji dönüşümü de sağlanmış olacak. IPCC uzmanlarının raporunda, bu miktarın gözden çıkarılmaması halinde iklimsel felaketlerin dünyaya maliyetinin çok daha fazla olduğu uyarısına yer veriliyor.
OKYANUSLARDAKİ 10 CM YÜKSELİŞ 10 MİLYON İNSANI YERİNDEN EDECEK
Raporda dikkat çekilen bir diğer tehlike ise, küresel ısınmanın yol açacağı okyanus seviyesinin yükselmesi. Küresel ısınma 2 derece olursa okyanus seviyeleri 2100 yılına kadar 36 ile 87 santimetre arasında yükselecek.
Ancak ısınma 1,5 dereceyle sınırlandırılabilirse okyanus seviyesindeki yükselme en az 10 santimetre daha az olacak. Okyanus seviyesindeki 10 santimetrelik bir yükselmenin en az 10 milyon insanın yerlerinden olmasına yol açacağı tahmin ediliyor.