İngiltere’de faşizm mi antifaşist mücadele mi kazanacak? -II-

İngiltere'de ırkçı faşistlere karşı antifaşist cephede yer alan aktivistler, öz savunmanın önemini vurguladı.

İNGİLTERE'DE FAŞİST SALDIRILAR

İngiltere'deki aktivistler, yaşananlar için "beyaz erkek" zihniyeti ve kapitalizmin etkisine dikkat çekti. Akademisyen Kate Ferguson, “Failler öfkelerini komplo teorilerinden ve beyaz erkeklerin malı olarak gördükleri beyaz kadınları koruma fikrinden alıyor” dedi. Sosyalist Alternatif Hareketi’nden Tom Costello da asıl suçlunun, tüm kapitalist kuruluşlar olduğunu söyledi.

İngiltere, 10 günden fazladır yaşanan ırkçı saldırılar ile gündemde. Faşistlerin şiddetli saldırıları sonucu onlarca kişi yaralandı. Irkçı saldırıları kışkırtan ve örgütleyenlerin başında gerçek adı Stephen Yaxley-Lennon olan ancak kamuoyunda Tommy Robinson olarak bilinen aşırı sağcı-ırkçı, İngiliz Savunma Ligi'nin (EDL) kurucusu ve lideri geliyor. Bir diğeri ise partisi (Reform UK) son seçimde 4 milyon oy alarak parlamentoya giren aşırı sağcı lider Nigel Farage. Irkçı saldırılara karşı anti-faşist cephede yer alan aktivistler, yaşananları ANF’ye değerlendirdi.

KOMPLO TEORİLERİYLE KIŞKIRTMA

Antifaşist aktivist ve Heriot Watt Üniversitesi’nden akademisyen Kate Ferguson, olayları Britanya'daki ezilen halka yönelik uzun zamandır gerçekleşen en büyük faşist program girişimlerinin bir parçası olarak nitelendirerek, "Başlangıç olayı herhangi bir şey olabilirdi, bir süredir ülkenin çeşitli şehirlerinde farklı ırkçı komplo teorileriyle bunu kışkırtmaya çalışıyorlardı. Büyük sorun ise faşist hareketin son zamanlarda sokak gücünü artırması" dedi. Göçmenlerin sistematik olarak hedef alındığına ve bazı medya kuruluşları eliyle ırkçıların kıyıya vuran mültecilerin boğulması çağrıları yaptığına dikkat çeken Kate Ferguson, “Medya yorumcuları ve politikacılar bu korkunçluğu kesinlikle besliyorlar, ancak çoğunlukla Kovid-19 salgını ve 'kapanma karşıtı' protestolar sırasında sayıları hızla artan büyük bir faşist sokak hareketinin yansıması durumundalar” dedi. 

BRİTANYA'DA FAŞİZME İLGİ VAR

Olayların temel nedeninin karmaşıklığına dikkat çeken Kate Ferguson, şöyle devam etti: “Britanya emperyalist bir devlet olarak, diğer ülkeleri sömürüyor. Britanya'daki insanların faşizme doğrudan bir ilgisi var, çünkü bu hiyerarşideki ayrıcalıklı konumlarını koruyor. İklim değişikliği dünyanın yarısını yok ederken, İngiliz halkı küresel bir baskı sisteminde ayrıcalıklı konumlarını sürdürmeye çalışmanın bir yolu olarak katı milliyetçiliğin emperyalist duruşunu benimsedi. Faşistler ve politikacılar, ezilen halkı, yani trans kadınsı insanları, yani beyaz olmayan insanları beyaz kadınlara bir tehdit olarak çerçeveleyen 'kadınları ve kızları koruma' çizgisini benimsediler. Bu taktik, birçoğunun bizi ötekileştirmeyi ve şeytanlaştırmayı seçme şeklidir ve mesajlarında büyük bir rol oynamaktadır.” 

SOL KADIN DÜŞMANLIĞINA ALET OLUYOR

Irkçı yalanlar ile protesto çağrılarının faşistlerin sanal medyada birbirlerini bulmasıyla yayıldığını ifade eden Kate Ferguson, şunları söyledi: “Britanya'daki sol kanat/antikapitalist hareket, 'sınıf mücadelesi' politikalarına odaklanarak açık ırkçıları ve transfobları barındırmaya istekli olduklarından faşist örgütlenmeye alan açıyor, transfobik George Galloway gibi. Bu ülkedeki sol, büyük ölçüde kontrollü bir muhalefet, beyaz üstünlüğü ve transfobi tehdidini reddediyor, çünkü bu onların sınıf politikalarına uymuyor. Kimlik ve kesişimselliğin bu düzleşmesine karşı çıkan çok küçük bir feminist hareket var, ancak solun büyük çoğunluğu kadın düşmanlığı ve ırkçılığın faşist mantıklarına ortak oluyor.” 

ÖZ SAVUNMA HER ŞEKİLDE OLMALI

Irkçılığa karşı öz savunmanın her şekilde olabileceğini söyleyen Kate Ferguson, şöyle konuştu: “Doğrudan sokak çatışması var, faşistlerin halka zarar vermesini önlemek önemli. Gösterilerine karşı çıkmak, sokakta faşistlere saldırmak, onları rahatsız etmek, örgütlendikleri yerlere gitmek iyi ve güç kazanmalarını ve insanlara zarar vermelerini önlemeye yardımcı olur. Daha sonra sanal medyada faşist örgütlenmeyi takip etmek, mekânlarına sızmak, haklarında bilgi yayımlamak da faaliyetlerini sekteye uğratmada etkili olabilir. Sonra hareketimiz içinde bir mücadele var, antikapitalist hareketin faşist örgütlenmede suç ortağı olan kısmıyla çatışmacı bir yaklaşım önemli, birleşik fikirlere direnmek ve bunun yerine her türlü bağnazlığa açıkça düşman olan bir yaklaşımı tercih etmek, hareket içindeki söz konusu unsurlara faşist örgütlenmeye direnmeleri için baskı yapıyor. Bir de günlük hayatta yaptığımız şeyler var; görünür bir şekilde queer olmak ya da geleneksel kıyafetler giymek, başkalarına baskıyı zayıflatacak şekilde davranmak, hayatlarımızda yaptığımız ve Britanya'da büyüyen faşizmi zayıflatan şeylerdir."

KADIN DÜŞMANLIĞI MOTİVASYONU

Faillerin, öfkelerini komplo teorilerinden ve beyaz erkeklerin malı olarak gördükleri beyaz kadınları koruma fikrinden aldığını kaydeden Kate Ferguson, şunları dile getirdi: “Faşist örgütlenmedeki bu güncel artışta belirgin bir şekilde miyoginistik (kadın düşmanlığı) bir unsur var. Ancak motivasyonlarının tamamını bilmiyorum. Kendi lehlerine inşa edilmiş bir yasal sistemden güç alıyorlar, ezilen halkı karşı koydukları için cezalandıran ve faşistlerin bizi öldürmelerinin yanlarına kâr kalmasına izin veren bir yasal sistem.
Hükümetin yaklaşımının sokaklarda yaşananların bir yansıması olduğunu düşünüyorum, polisler sadece bireyler ve topluluklar olarak faşistler ile kendi başımıza başa çıkmamızı engelleyen devletin eli. Bu saldırılar durdurulabilir mi bilmiyorum ama kaybetsek bile mücadele etmenin önemli olduğunu düşünüyorum.”

COSTELLO: ASIL SUÇLU KAPİTALİS KURULUŞLARDIR

İngiltere Sosyalist Alternatif adına sorularımızı yanıtlayan antifaşist aktivist Tom Costello ise ırkçı saldırıların ana öznesinin ‘kapitalizm’ olduğunu savundu. Costello, şu değerlendirmeleri yaptı: "Geçtiğimiz hafta yaşanan ırkçı isyanlar son derece endişe verici oldu, özellikle İngiltere'deki göçmen ve azınlık toplulukları için. Bu olayların birdenbire ortaya çıktığını söyleyemeyiz. Bu olaylar, Southport'ta üç çocuğun trajik bir şekilde öldürülmesinin ardından başladı. Sosyal medyada failin yeni gelmiş bir mülteci olduğuna dair söylentiler yayılmaya başladı. Bunun doğru olmadığı kanıtlanmasına rağmen aşırı sağın harekete geçmesini engellemedi ve bu, mobilizasyonların arkasındaki aşırı ırkçılığı açıkça gösteriyor. Southport'taki isyanlara katıldığı doğrulanan kişilerin bir kısmı, tanınmış faşistler ve neo Nazilerden oluşuyor.
Bizim için asıl suçlu, tüm kapitalist kuruluştur. Milyarderlerin sahip olduğu medya, yıllardır göçmenler ve mülteciler hakkında korku dolu hikâyeler yayıyor. Şu anda bile, örneğin Telegraf gibi sağcı gazeteler, mültecilerin bulunduğu bir oteli yakmaya çalışan ırkçılar ve faşistlerden 'aşırı sağ ve Müslümanlar arasındaki bir çatışma' olarak bahsediyor. Bu bir çatışma değil, cinayete teşebbüstü!

GÖÇMENLER GÜNAH KEÇİSİ İLAN EDİLİYOR

14 yıldır iktidarda olan Muhafazakârlar, uzun zamandır göçmen karşıtı ırkçılığı bilinçli olarak körüklüyor. Bunun tek amacı, yönetimleri altında milyonlarca insanın günlük yaşamının kötüleştiği gerçeğinden dikkati başka yöne çekmek. Çalışan insanların, İngiltere toplumunun gerilemesinin gerçek sorumlularını-hükÜmeti, zenginleri, ev sahiplerini ve milyarderleri - suçlamasını istemiyorlar, bu yüzden göçmenleri ve mültecileri günah keçisi ilan ediyorlar. Ancak mesele sadece onlarla sınırlı değil. Nigel Farage’ın Reform UK partisi, ırkçı söylemleriyle Muhafazakârları geride bırakmaya çalışıyor. Bu, Avrupa genelinde yükselen sağ popülizmin bir parçası. Fransa'da Marine Le Pen'den Almanya'da AfD'ye kadar."

IRKÇILAR, TOPLUMSAL ÖFKEYİ SÖMÜRÜYOR

"Brexit oylamasından bu yana bu durum tırmandı, ancak bu aslında temel neden değil" diyen Costello, şöyle devam etti: "İsyanların en yoğun yaşandığı bölgelerden bazıları Sunderland ve Rotherham gibi kasabalar. Aynı zamanda İngiltere genelinde sosyal yoksunluğun, işsizliğin ve yoksulluğun en yüksek olduğu bölgelerden bazıları. Bu kasabalar, onlarca yıldır, offshore'a kaydırılan büyük iş kayıpları yaşayan eski sanayi kasabalarıydı. Bu süreç ilk olarak, büyük iş dünyası politikalarının madenleri, fabrikaları vb. kapattığı Margaret Thatcher döneminde başladı, ancak daha sonra hem Muhafazakâr hem de İşçi Partisi hükÜmetleri tarafından devam ettirildi. Buna ek olarak 'kemer sıkma' politikaları bu kasabaları büyük ölçüde harap etti. Ardından aşırı sağ, bu topluluklara girerek özellikle genç erkekleri kendi davalarına çekiyor. Eğer işçi sınıfı temelli bir mücadele, göçmen ya da İngiltere doğumlu fark etmeksizin, işçi sınıfının iş, kamu konutları ve zenginlerin vergilendirilmesiyle finanse edilen iyi hizmetler için bir araya gelmesiyle yürütülmezse, toplumda var olan öfkeyi sömüren ırkçı sağ olacaktır."

IRKÇILARIN BAHANELERİ VE GERÇEKLER

Aşırı sağın şu anda en sevdiği sloganlardan birinin “çocuklarımızı koruyalım” olduğunu kaydeden Costello, "Onların anlatısına göre; İngiliz çocukları göçmenlerden dolayı tehlike altında. Elbette, çocuklara yönelik istismar ve şiddet vakalarının büyük çoğunluğunun İngiltere doğumlu beyaz erkekler tarafından gerçekleştirildiğini görmezden geliyorlar. Ayrıca beyaz İngilizlerin ‘çifte standartlı polislik’ ile karşı karşıya olduklarını, yani göçmenlerin polis tarafından daha hoşgörülü muamele gördüğünü iddia ediyorlar. Bu tamamen yanlış; aslında Britanya’da göçmenlere ve renkli insanlara yönelik ırksal profilleme yaygındır. Tartışılması gereken pek çok yalan var. Konut krizi, az ücret ve kamu hizmetlerinin çöküşü, Müslümanlar ya da göçmenler tarafından değil, her zaman kâr taleplerinin öncelikli olduğu bir sistem tarafından yaratıldı. Buna Britanya’da, Avrupa genelinde ve uluslararası alanda direnilmesi gerekiyor.

KİTLESEL EYLEMLERE İHTİYACIMIZ VAR

Her şeyden önce, kitlesel eylemlere ihtiyacımız var. Topluluk tabanlı çabalarla ırkçılara karşı direnme girişimleri oldu. Bu hafta camileri, kütüphaneleri, sığınma merkezlerini, otelleri ve göçmen ailelerin evlerini hedef almaya çalıştılar. Bu toplulukları savunmak için antifaşist protestolar ortaya çıkıyor ve bu daha da güçlendirilmesi gereken bir şey. Irkçılar saldırıya geçtiğinde, yerel topluluklar sonrasında hasar gören bölgelerini onarmak için harekete geçti. Bu, toplumda yaşananlara haklı olarak tiksinti duyan gerçek çoğunluğu temsil ediyor. Bu duyguların organize bir şekilde ifade edilmesi gerekiyor.

Sosyalist Alternatif, özellikle sendikaların, toplumumuzda ırkçı bölünmeye yer olmadığını net bir şekilde göstermek için ulusal çapta kitlesel bir gösteri düzenlemelerini talep ediyor. Zehirli ırkçı ve bölücü fikirlerin etkisini ortadan kaldırmak, işsizlik, yoksulluk, kötü konut koşulları ve refah kesintileri gibi toplumun tüm akut sorunlarına gerçek bir çözüm sunan bir hareket gerektirir. Bu nedenle, aynı zamanda, zenginlerin vergilendirilerek kamu sağlık hizmetlerinin finanse edilmesi, ihtiyaç için kâr amacı gütmeyen kamu konutlarının inşa edilmesi ve milyonlarca çocuğun mahrum bırakıldığı okul çocukları için evrensel ücretsiz yemekler gibi talepleri de içermesi gerekir. Bu talepler için mücadele etmek, toplumdaki sorunlara gerçek çözümleri işçi hareketinin sunduğunu gösterir, faşistler değil."

NEDEN İŞÇİ PARTİSİ’NDEN SONRA?

Tom Costello, saldırıların İşçi Partisi'nin iktidara gelmesinden sonra yoğunlaşmasının ne anlama geldiğine ilişkin ise şunları ifade etti: "Şu ana kadar çok az sayıda isyancı tutuklandı. Polis, onlara karşı oldukça yumuşak davrandı. Bu, 2020'de Britanya'da ve uluslararası alanda sistematik ırkçılığa son verilmesini talep eden Black Lives Matter protestolarına polis tarafından uygulanan şiddetli baskıyla keskin bir tezat oluşturuyor. 2021’de görevdeki bir polis memuru tarafından genç bir kadın olan Sarah Everard'ın öldürülmesinin ardından, kadına yönelik şiddete karşı kitlesel protestolar yapıldığında, polis baskısı anında devreye girdi. Gerçekte, İşçi Partisi hükümetine, polise veya mahkemelere bu durumu durdurmaları konusunda güvenemeyiz. Starmer’ın İşçi Partisi hükümeti, bu şiddeti körükleyen kapitalist sistemi savunuyor ve kendisi de birçok kez sağın ırkçı söylemlerine destek vermiş durumda. Kâr odaklı bir kapitalist sistem olduğu sürece hiçbirimiz gerçekten güvende olamayız. Bu yüzden sosyalistiz, dayanışma, eşitlik ve herkes için haklar temelinde uluslararası bir alternatiften yanayız."

GÖÇMENLER SİSTEMATİK OLARAK HEDEF ALINIYOR

Palestine Action Organization (Filistin Eylem Organizasyonu) da İngiltere’deki ırkçı saldırı ve şiddet ile ilgili sorularımızı yanıtladı. Irkçı motivisyonlardan birkaçı olan ekonomik kriz ve artan işsizlik gibi gerekçesinin kesinlikle doğru olmadığını ifade eden Palestin Action, “Göçmenler sistematik olarak hedef alınıyor. İnsanlar herkes için yeterli kaynak, yeterli iş, yeterli ev olmadığını düşünüyor. Oysa durum böyle değil, fazlasıyla yeterli alan, fazlasıyla yeterli kaynak var. Liverpool'da ve ülke genelinde birçok beyaz insan, çocukları hedef almak da dahil olmak üzere korkunç ve trajik suçlar işledi ve aşırı sağın sözcülerinin buna karşı çıktığını görmedik. Zengin ve güçlüler, enerjimizi onlara yöneltmektense herkesin birbiriyle savaşmasını çok daha iyi buluyorlar” dedi. 

KULLANILAN DİL, ‘PARAMİLİTER ÇETELER’ OLUŞTURDU

Kürdistan ve Türkiyeli devrimci demokrasi güçlerinin içerisinde yer aldığı Britanya Demokratik Güç Birliği ise İngiltere’deki ırkçı, faşist saldırıların yıllardır siyasi iktidarın hazırladığı siyasi iklimin ürünü olduğuna dikkat çekti. Özellikle Muhafazakar Parti’nin 14 yıllık iktidarında yanlış ekonomi ve dış politikaların biletini göçmenlere kestiğini ifade eden Birlik, özellikle sağcı muhafazakar hükümetin başta Ruanda Planı gelmek üzere süreç boyunca geliştirdiği yasal düzenlemeler ve kullandığı dil ile kışkırttığı göçmen ve mülteci düşmanlığı, bugünün yeni faşist para-militer çetelerinin gelişim zeminini yarattığına dikkat çekti. Birlik, şu değerlendirmeyi yaptı: “Tüm bu yaşananlara karşın İngiliz işçi ve gençleri, antifaşist hareket içerisinde yer alarak, saldırılara karşı barikat olmaya çalışıyor. Başta Türkiye ve Kurdistanlı göçmen işçiler, emekçiler, kadınlar ve gençler olmak üzere bütün göçmen ve mültecilere sesleniyoruz; bugün yerli sınıf kardeşlerimizle, bütün uluslardan göçmenlerle anti-faşist birleşik mücadeleyi büyütmezsek, bu yeni faşist dalgayı kıramayız. DGB-Britanya olarak halkımızı duyarlı olmaya çağırıyoruz, bireysel eylemlerden uzak durmanızı ve toplumun örgütlü güçleriyle birlikte hareket etmeye, antifaşist eylemlere katılmaya ve göçmenlerin yanında durmaya çağırıyoruz.”