Önderlik olmadan hiç kimse özgür olamaz -II

Kürt halkının özgür yaşamasının ilk kuralı, Önder Apo’nun özgürlüğüdür. Kürtler açısından özgür yaşam demek, kendi toplumsallığını inşa etmek, özgür bir sistem kurmak, faşizmin baskısından kurtulmak, direniş değerlerine hak ettiği anlamı vermek demektir.

Yıl boyunca faşizmin büyük saldırıları oldu, KDP her alanda PKK’ye karşı düşmanlık yaparak TC’nin yanında yer aldı, TC’ye adeta koruculuk yaptı, Kürdistan ormanlarını kestirdi, köylerin bombardımanlar sonucu boşaltılmasını, halkın göçertilerek dünyanın dört yanına savrulmasını sağladı, Kürdistan’da satılmadık mal, mülk, duygu, düşünce bırakmadı. Tabii nihayetinde bu yaptıkları yanına kalmadı. Kendi tarihinde Cezayir Antlaşması’nda teşhir olduğundan kat be kat daha fazla teşhir oldu, itibarsızlaştı, Kürt halkının nefretini kazandı. TC bu saldırılarını tüm Medya Savunma Alanları’na yaymaya çalıştı, Türkiye halkını baskıladığı kadar hegemonik güçlere de şantaj yapma temelinde adımlar atmaya başladı.

Sayısız tutuklama, katliam yaptı, katliam örgütledi, iç savaş çıkarma denemeleri yaptı, en fazlası da tüm bunlarla birlikte “terörle savaşma” yalanıyla hırsızlık yaptı, halkı adeta açlıktan ölüm düzeyine getirdi. Tüm bunlara rağmen, Dem Dema Azadiyê ye hamlesinin yayılarak derinleşmesini engelleyemedi. Öncülük düzeyinde özgürlük hareketi ile başlayan bu hamle, dört parça Kürdistan ve Avrupa'da büyük yankı uyandırdı, gerillaların zafer eylemleriyle daha da yükseldi ve zindan direnişleriyle de zirveyi yaşadı. Kuşkusuz tüm bunlar, faşist TC baskılarını bitirmedi, ortadan kaldırmadı. Çünkü faşizm henüz yıkılmadı. Faşizm büyük darbeler aldı ancak henüz yıkılmadı, yok edilmedi. Bugün elinde ne varsa ortaya koyan bir durumda olan AKP-MHP şahsında TC’yi ayakta tutan güç, ABD ve dünya hegemonyasıdır, büyük oranda da bölgesel gericiliğin lanetlenmiş temsilcisi olan KDP’dir.

Kürt kadınlarının bu hamle kapsamında yaptıkları eylemler kadar, ilan edilen KJK hamlesi de Dem Dema Azadiyê ye hamlesinin etkisinin katlanarak büyümesini getirdi. Kimi eylem ve etkinlikler lokal olsa da büyük evrensel etkiler gösterdiler, sinerji yarattılar. Örneğin “diktatörü yargılamak için 100 neden” kampanyası, AKP-MHP faşizminin Erdoğan şahsında teşhir olması anlamında önemli bir eylemdi. Benzer şekilde kadın yoksulluğuna ve kadın katliamlarına hayır kampanyaları büyük etki yarattı. En özlü deyişle faşist iktidarı korkuttu. Kadın düşmanlığını dinsel ideolojiye bulayarak halkları zehirlemeye çalışan AKP-MHP’nin kadın özgürlük hareketi öncülüğünde gelişen eylemleri karşısındaki öfkesi, iktidarın daha büyük hatalar yapmasına, adeta paniklemesine yol açtı. Başka deyişle yarım-yamalak sahte sözlerle uydurulan demokrasi, kalkınma hikayeleri boşluğa düştü, maskeler paramparça oldu. Erdoğan ilk çıkışındaki sloganlarının uzağında, kadınlara, çocuklara, yaşlılara, emekçilere hakaret eden, saldıran, tekme atan duruma düştü.

AKP YENİ YILA DİZLERİ ÜZERİNDE SÜRÜNEREK GİRDİ

Yılın sonuna geldiğimizde ortada naralar atan sömürgeciler yoktu, artık sürünerek dahi zor bela yürüyen, hasta yatağında son nefesini kötülük için harcamaya meyilli iktidar sahipleri kendilerini çöküş tartışmalarının ortasında buldular. Kuşkusuz Türkiye’de muhalefet denilen sistem partileri kendilerine pay çıkararak tartışmalar yapsalar da, herkesin malumudur ki, AKP-MHP faşizmini çöküş aşamasına getiren, iktidar şahsında çözülüşü, seçimleri, protesto eylemlerini ortaya çıkaran, her koşulda direnen Kürtler ve Kürdistan özgürlük hareketidir. En başta da Kürdistanlı kadınlardır.

Tabii bu süreç boyunca da Önderlik üzerinde ağırlaştırılmış tecrit uygulandı. Dahası tecride kılıf uydurma amacıyla, kendilerince disiplin cezası adı altında hukuki yalanlar uyduruldu ve Önder Apo üzerindeki baskılar sürdürüldü. Herkes bilmektedir ki, faşizm karşısındaki en büyük mücadele İmralı’da Önder Apo şahsında verilmektedir. Bu hamle nasıl ki, önceki hamlenin başarısı üzerinden ilan edilmişse, kendisi de başarıya ulaşmak zorunluluğundadır. Tarihin bu çağdan, bu kritik dönemden, Kürtlerden, kadınlardan, gençlerden beklediği budur. İnsan olabilen, özgür yaşamak isteyen Kürtler bilmektedir ki, Dem Dema Azadiyê ye hamlesi, zafere ulaşmak zorundadır. Bu anlamıyla yıl boyunca hamle kapsamında geliştirilen eylemler büyük anlam yarattılar, toplumda bilinçlenme ve sistem karşısında durma kararlılığı ortaya çıkardılar. Hamle yılını tamamladığında, ‘AKP istifa’ sloganları atılıyordu. Bu da hamlenin oynadığı tarihsel role işaret etmekteydi. Kuşkusuz bu yeterli değildir, hedef de salt bu değildir. Faşizmin yıkılması ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanmasının zamanı gelmiştir ve tarihin de özgür yaşamak isteyen herkesten beklediği budur.

Kürtler 2022 yılına coşkuyla ve mücadele kararlılığıyla girdiler. Bunda 2021 yılının Şubat ayında gerçekleşen Garê direnişinin zaferle sonuçlanmasının ve AKP-MHP faşizminin yenilgisinin etkisi büyüktür. Öyle ki, Erdoğan'ın bile “maalesef, başaramadık” dediği Garê zaferi, PKK’nin hedeflenerek darbelenmesi ve bunun yaratacağı psikolojik üstünlükle daha fazla soykırım savaşını dayatmaya zemin yaratması durumunu ortadan kaldırmıştır. Bu sonuç AKP-MHP faşizminin yılın başından dumura uğramasını getirdi. AKP’nin bir şok yaşamasına neden oldu. Ne yapacağını şaşırdı. Yılın sonlarında ekonomik ibrelerin hızla ileri-geri hareket etmesi, halkın yaşadığı açlık ve sefalet, yaygınlaşan intiharlar ve onur kırıklığı Türkiye toplumunun AKP-MHP faşist ittifakına karşı protestolarını büyütmesini getirdi. Özce söylemek gerekirse, AKP yeni yıla dizleri üzerinde sürünerek girdi.

GERİLLA DİRENİŞİ BAŞLI BAŞINA TARİHİ DERS KONUSUDUR

Kürtler de Şoreş Beytüşşebap öncülüğünde Kürdistan gerillasının direnerek AKP-MHP faşist saldırısını boşa çıkarmasını büyük coşkuyla karşıladılar. Protestolarıyla Şubat karanlığını yok etmenin kararlılığına dönüştürdüler. Başarı duygusuyla başlayan yeni yıl kuşkusuz yıl boyunca etkisini gösterdi. Tabii büyük bedeller verildi, büyük şahadetler yaşandı. Kürt halkı dört parça Kürdistan’da faşizmin ölçüsüz saldırılarıyla karşılaştı. Tüm bunlara rağmen 2021 yılında verilen mücadele ve faşist iktidarın düştüğü düzey, bugün gelişen protestolar “bitti” denilen noktada yeniden canlanmanın olduğunu gösterdi.

DEMOKRATİK ULUSAL BİRLİĞİN ÖNÜ AÇILDI

2022 yılına da yıla yayılan başarılarla girdik. Medya Savunma Alanlarına yönelik saldırılar Rojava Kürdistan’daki gibi işgal harekatına dönüştü. Bu saldırılarda KDP’nin gösterdiği ihanet durumu da KDP’nin teşhir olmasını, itibarsızlaşmasını sağladı. Bununla birlikte KDP’nin Kürt düşmanı MHP ile aynı tarafta olması da onun gerçek yüzünü açığa çıkardı. KDP’nin ulusal söylemlerinin sahte olduğu, maskesinin düştüğü, ulusallık söylemiyle Kürtlüğü köleleştirmeye ve Kürt düşmanları karşısında teslimiyet çizgisine çekmeye çalıştığı da ortaya çıktı. KDP’nin gerçek yüzünün ortaya çıkmasıyla, ulusal birliğin önündeki en büyük engel kalkmış oldu. Bu anlamıyla, her şeye rağmen ulusal birlik demek, KDP ile ulusal birlik geliştirmeye çalışmak ya da benzer tutumlara girmenin artık bir bilinç eksikliği değil, KDP’nin çizgisine düşmek olduğu da ortaya çıktı. Bu anlamıyla Kürtlerin demokratik ulusal birliğinin de önü açılmış oldu. 2022 yılına doğru temellerde, demokratik ulusal birliğin Kürdistan özgürlük hareketi öncülüğünde gerçekleşeceğine olan inancın büyümesiyle girdik.

Yine yıl boyunca, özelde de son sekiz ayda gerillalar büyük direniş gösterdiler ve gösterdikleri direniş Türk ordusunun iradesinin kırılmasında büyük rol oynadı. Türk devletinin yürüttüğü savaş kuşkusuz mevzi savaşı değildir, teke tek dövüş de değildir. Böyle bir düşmanlıktan bunu beklemek de doğru değildir. Bundan dolayı faşist iktidar saldırılarını arttırdığı kadar, Medya Savunma Alanlarına dönük kapsamlı bir işgal hazırlığı yaptı, bunu Başûrê Kürdistan işgaline dönüştürmenin adımlarını attı.

Gerilla direnişi başlı başına bir tartışma, bir tarihi dersin konusudur. Saldırıların büyüklüğü karşısında gerillanın direnişini benzersiz kılan da ortaya çıkan irade gücüdür. Bu irade gücü, Apocu fedai ruhun yenilenerek ortaya çıkmasıdır. Bu anlamıyla yaratılan çizgi, şehit düşen gerillalar şahsında tüm Kürdistan halkına bahşedilen bir onur payesidir. Tüm halkımız da kendi evlatları şahsında bu onur payesini gururla, layıkıyla taşımanın yollarını bulmalı, faşizme en büyük darbeyi vuran gerillayla birlikte direnişi yükselterek faşizmi tarihin çöplüğüne atmanın adımlarını artırmalıdır.

ÖZGÜR YAŞAMANIN İLK KURALI ÖNDER APO'NUN ÖZGÜRLÜĞÜDÜR

Önder Apo’nun geliştirdiği direnişe, özgür yaşamı yaratarak cevap olunabilir. Mücadelenin ulaştığı bu aşamadan sonra kazanılacak başarılar kuşkusuz önemlidir. Başarılı geçecek eylem ve etkinlikler anlamlıdır ancak tüm bunlara anlam kazandıracak, anlamı zirveleştirecek olan da özgür yaşamı yaratmaktır.

Kürt halkının özgür yaşamasının kuralları vardır. İlk kural, Önder Apo’nun özgürlüğüdür. Önderlik özgür olmadan hiçbir Kürt’ün özgür olmayacağını herkes bilmektedir. Bunu bilmeyen ve siyasal bir kimliği olmadığını iddia eden insanlar bile bugün “Öcalan özgür olsaydı, Türkiye'nin hali bu olmazdı” demektedir.

Kürtler açısından özgür yaşam demek, kendi toplumsallığını inşa etmek, özgür bir sistem kurmak, faşizmin baskısından kurtulmak, direniş değerlerine hak ettiği anlamı vermek demektir. Önder Apo’nun Kürtler ve Kürdistan için, tüm dünya insanlığı için yaptığı fedakarlıkların, gösterdiği büyük çaba ve azmin önemini anlamak, bunun sosyolojik temellerini bilince çıkarmak ve özgürlüğü bir duygu ve düşünceler toplamı olarak istemek, yaşamak, verilen bedellere layık olabilmeyi getirir. Tüm bunların bileşkesi de Önder Apo’dur.

Bundan dolayı Önderliğin özgürlüğü başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm Kürdistan halkı için tek anlamlı özgür yaşam şartıdır. Özgür yaşamayı az da olsa öğrenen, tek bir özgürlük ilkesini yaşam mabedi edinen insan, tüm dünyanın, tüm insanlığın özgürlüğünü istemeden ve evrensel özgürlük için çalışmadan duramaz. Böyle insanın özgürlük ilkesi hakikat ilkesidir aynı zamanda. Gerçek özgürlük ilkesidir. Gerçek insan işte budur. Önder Apo, bu insanın nasıl yaşaması gerektiğini bize anlatmıştır. Bizler de bu dersi bize vermiş olan Önderliğimizle yaşamanın şartı olarak, İmralı işkence sistemini yıkma, tecridi kırarak Önderlikle özgür yaşama sözümüzü, ancak bu söze denk eylemlerle, mücadeleyle gerçekleştirebiliriz.

* PKK Merkez Komite Üyesi