Özerk Yönetim’in halk için verdiği ekmek mücadelesi

Her yıl 1 milyon tondan aşağı düşmeyen buğday üretimi, bu yıl yaşanan kuraklıktan ötürü 182 bin tonda kaldı. Özerk Yönetim özel çabalarla ve daha yüksek fiyatlarla buğday temin ederek, halka yüzde 86 zararla ekmek sunuyor. Ancak bundan haberi olan yok.

19 Temmuz 2012 yılından günümüzde Kuzey Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi olarak adlandırılan Rojava Devrimi gerçekleştiğinde umut, inanç, irade dışında hiçbir şey yoktu.

O yüzden devrimin gerçekleştiği 2012 yılından sonraki kış, başta Qamişlo, Dêrik, Kobanê, Efrîn olmak üzere o dönemde devrimin gerçekleştiği toprakların tamamında ciddi bir ekmek, elektrik ve yakıt sorunu yaşandı.

Halkın yaşadığı bu sorunlara önce adı Rojava Halk Meclisi olan, daha sonraki Kanton Özerk Yönetimleri ve şimdiki Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi durmadan çözüm aradı ve üretti. Başta Kuzey Doğu Suriye halklarının ekmek, su ve elektrik sorunları başta olmak üzere tüm sorunlarına bir biçimde çözüm üretildi. Bu çözüm, işgalci Türk devletinin sürekli tehdit ve işgal saldırıları ile ambargosu, KDP’nin ağır ambargosu, öz yönetim direnişleri, Türk devleti eliyle çetelerin sürekli saldırıları, bölgeye erzak başta olmak üzere ihtiyaç malzemeleri ulaşımını sağlayan yolların kesilmesi, bölgeye getirilen malzemelere el konulması, Suriye yönetiminin de kendi çapında ambargo ve baskı uygulamasına rağmen ihtiyaçlar bir şekilde karşılandı. ‘Kıt kanaat’ halk deyimini doğrulayan tarzda bu ihtiyaçlar karşılandı.

Zamanla Demokratik Özerk Yönetim kendisini bir sistem olarak örgütledi. Mali, ekonomik, kalkınma, tarım ve hayvancılık politikaları, vergilendirme sistemi ile kendisini örgütleyerek günümüzde halkın ihtiyaçlarını yüzde 86’lara varan zararla karşılayacak bir şekilde hizmet sunacak bir pozisyona getirdi. Ancak yüzde 86’ya varan zararla hizmet sunduğunu bilen yok. Çünkü bugüne kadar halka bu durum bir biçimde açıklanmış değil.

KUZEY VE DOĞU SURİYE TARIMSAL ÜRETİM TOPRAKLARIDIR

Kuzey Doğu ve Suriye her ne kadar petrol ülkesi olarak bilinse de, petrol kadar bir tarım ülkesidir de. Ancak petrolün varlığı, sürekli tarımsal üretim yokmuş ya da hiç önemli değilmiş gibi bir duruma itiyor.

Suriye’nin Tartus, Latkiye, Cısır Şüğür olarak bilinen sahil  bölgeleriyle Kuzey ve Doğu Suriye’de ağırlıklı olarak tarımsal üretim yapılıyor. Şam, Hama, Humus gibi bölgelerde de tarımsal üretim yapılıyor ancak ekonomide o kadar belirleyici bir etkisi yok. Yapılan üretim o bölgedeki şehirlere bile yetmiyor. Sahil olarak bilinen bölgede ise daha çok meyve ve sebze yetişiyor.  

Suriye için gerekli olan tahıl üretiminin büyük bir çoğunluğu Kuzey ve Doğu Suriye topraklarında yapılıyor. Öyle ki Kuzey ve Doğu Suriye topraklarının sadece Cizîr bölgesinde üretilen oran, Suriye’nin buğday ihtiyacına yetiyor. O yüzden Cizîr bölgesi sadece petrol bölgesi değil, aynı zamanda bir tahıl ambarı olarak da kabul ediliyor.

Kuzey ve Doğu Suriye topraklarında üretilen buğday, bölgenin ekmek ihtiyaçları ve son 9 yıldır savaş durumunda kıtlık yaşanmaması için depolanıyor.

Buğday alımı için Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne bağlı Toplumsal Üretimi Geliştirme Şirketi, yıllık olarak depolanacak ve ekmek için kullanılacak buğday alıyor.

NORMALDE YILDA YAKLAŞIK 1.5 MİLYON TON BUĞDAY ÜRETİLİYOR

Bölgede yapılan tarımsal üretimin çoğunluğu tahıldır. Yıllık 1 milyon ile 1.5 milyon ton arasında buğday üretiliyor. Kıtlığın önüne geçmek ve halkın ekmek ihtiyacını karşılamak için Toplumsal Üretimi Geliştirme Şirketi tarafından komşu ülkelerdeki buğday fiyatları da baz alınarak alınıyor. 600 bin tonu ekmek ihtiyacını karşılamak üzere kullanılıyor.

Kuzey ve Doğu Suriye’de günlük bin 350 ton buğday kullanılıyor. Bu aylık 50 bin tona denk gelir.

KURAKLIK ÜRETİMİ AZALTTI,  FİYATI ARTTIRDI

Kuraklığın olduğu yıllarda üretim de düşük olduğu için normal koşullardaki gibi sağlanamıyor. İstenilen miktar temin edilemediğinden, bu buğdayın fiyatına da yansıyor. Bu ek zarar demektir.

Her yıl 1 milyon tondan aşağı düşmeyen buğday üretimi, geride bıraktığımız yıl yaşanan kuraklıktan ötürü sadece 182 bin tonda kaldı. Bu da yıllık 600 bin ton  olan ihtiyacın sadece üçte birini karşılayabilmesi anlamına geliyor.

Özerk Yönetim özel çaba ve yöntemlerle ve daha yüksek fiyatlarla buğday bulup alarak çok daha büyük zararı göze alıyor.

TEFECİ VE KURNAZ TÜCCARLARIN OYUNU

Toplumsal Üretimi Geliştirme Şirketi Yöneticisi, geçen yıl buğdayın bu kadar az gelmesinin şaşırtıcı olduğunu söylüyor. Çünkü sadece sulu tarım için alınan ruhsata göre, en az 600 bin ton buğdayın gelmesi gerektiğini belirtiyor.

İhtiyacı karşılayacak kadar buğday elde edilmiş ancak bazı tefeci ve kurnaz tüccarlar buğdaylarını satmayıp, kuraklıktan ötürü piyasanın yükseleceğini, pahalıya satacaklarını düşünerek depolamış. Fiyatlar artmaya başladığı dönemde piyasaya sürüyorlar.

YÜZDE 90 ZARAR

Özerk Demokratik Yönetimin kurumu olan Toplumsal Üretimi Geliştirme Şirketi, buğdayın tonunu 1 milyon 100 bin Suriye lirasına alıyor. Taşıma ve öğütüp una dönüşmesine kadar yaklaşık 25 bin Suriye lirası da ekleniyor; 1 milyon 125 bin liraya varıyor.

Una işlenen bir ton buğdaydan sadece 750 kg un elde ediliyor. 250 kilogram da kepek ve diğer yan ürünler elde ediliyor.

1 ton buğdaydan elde edilen 750 kilogram un, fırınlara 45 bin liraya satılıyor. 1 ton buğday una işlenirken elde edilen kepek ve diğer yan maddeler de 112 bin 500’e satılıyor. Bununla birlikte 112 bin 500 Suriye Lirasına mal olan bir ton buğdaydan elde edilen un, kepek ve diğer yan maddelerin satışından da sadece ve sadece 157 bin 500 Suriye Lirası elde ediliyor. Nereden bakılırsa bakılsın yaklaşık yüzde 90 civarında bir zararın olduğu açıkça görülüyor.

Tefeciler ve fırsatçı tüccarlar, fırınlar yerine karaborsada unun torbasını 60 bin ile 80 bin Suriye Lirasına kadar satıyor. Dikkat edilirse tefeci ve fırsatçı tüccarların bir torba un fiyatından az 45 bin Suriye Lirasına 750 kg. un, ekmek yapılıp halka satılsın diye fırınlara veriyor.  

ALANLARIN GÜNLÜK UN İHTİYAÇLARI VE ZARARI

Kuzey Doğu Suriye Demokratik Özerk yönetimi altında bulunan bölgelerin un ihtiyaçları şu şekildedir:

Dera Zor’a 255 ton gönderiliyor. Bu, şu anlama geliyor; aslında Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Dera Zor bölgesi için günlük olarak gönderilen 255 ton undan 240 milyon Suriye Lirası olarak zarar ediyor.

Reqa’nın ekmek ihtiyacı için günlük 230 ton un gönderiliyor. Reqa’ya gönderilen 230 ton un için 210 milyon Suriye Lirası zarar ediliyor.

Tebqa’ya 80 ton un gönderiliyor. Bu da günlük olarak 70 milyon lira zarara uğramak demek.

Minbic’a 200 ton gidiyor. Bu da 180 milyon Suriye lirası zarar demek.

Kobanê’ye 130 ton gönderiliyor. Bu da yaklaşık 115 milyon zarar demek.

Cizîr geneline günlük 455 ton un gerekiyor. Bu da 420 milyon civarında günlük olarak zarar demektir.

Bütün bunlar bir araya getirildiğinde günlük olarak uğradığı zarar ortaya çıkıyor. Özerk Yönetim yıllık olarak buğday için ayırdığı 100 milyon Dolar bütçeden geri dönüşünün sadece 14 milyon dolar olması, zararın ise 86 milyon doların nasıl meydana geldiği anlaşılıyor.

Demokratik Özerk Yönetim, bunun yanı sıra çiftçilere sağladığı tohumlukta da bir hayli zarara uğruyor. Her yıl yaklaşık 52 bin tohumluk dağıtılıyor. Bu yıl ellerinde sadece 34 bin top tohumluk olduğu için o kadar dağıtılmış. Tohumluğun tonu, 1 milyon 530 bin Suriye Lirasına mal olmuş. Çiftçiye ise 1 milyon 200 binden verilmiş. Yani ton başına yaklaşık 100 dolar zarara uğramış. 34 bin ton, 3.5 milyon dolar zarar demektir.

Bütün bunlar açık ve belirgin rakamlarla ortada iken halkın ise bu zarardan haberi yok neredeyse.