Kürtler 2024 yılına her zamankinden daha fazla iddialı ve umutlu girdiler. Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü ve Kürt sorununun çözümünü hedefleyen Küresel Özgürlük Hamlesi temelinde dört parça Kurdistan ve dünyanın dört bir yanı eylem halindeydi. Kadınlar ve gençler öncülüğündeki kitle eylemleri her yanı sarmıştı. Dünyanın her yanından Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü isteyen sesler yükseliyor, özgürlük eylemleri yer kürenin her alanına yayılıyordu. Zindanlarda devrimci tutsakların başlattığı açlık grevleri, dışardaki kitleleri de harekete geçiren bir kıvılcım oluyordu. Zap gerillasının AKP-MHP faşizmini ezen vuruşları ise, tüm özel savaş yalanlarını yerle bir ettiği gibi, inisiyatifin gerillada olduğunu tüm dünyaya gösteriyordu.
Yıllardır Tayyip Erdoğan ve arkadaşları tarafından “bitirildiği” iddia edilen Kurdistan Özgürlük Gerillasının Kasım ve Aralık ayları sonunda ve Ocak ayı ortasında gerçekleştirdiği üç devrimci operasyon, bir anda tüm gündemi belirleyerek en çok tartışılan husus haline geldi. Türkiye toplumunda ilk defa TC sınırları dışında, yani Zap ve çevresinde Türk ordusunun işinin ne olduğu yüksek sesle düşünülür ve tartışılır oldu. Çünkü işgalci faşist sürüler tarihlerinin en ağır darbesini yemişlerdi. Karda ve karakış ortasında gerilla, düşmanına ezici darbeler vuran eylemler yapmıştı. Türk ordusu için koşulların çok zor ve ağır olduğunu söyleyenler, aynı zamanda gerillanın her zorluğu yenen gücünü de itiraf etmiş oluyorlardı.
Kuşkusuz kış ortasında ve her türlü soğuk ve kar altında yüksek başarıyla gerçekleşen gerilla eylemleri hafife alınamazdı. Çünkü bu durum gerillanın gücünü ve kendini yenileyip geliştirme kabiliyetini ortaya koyuyordu. Böyle bir vuruş gücüne ulaşabilmek için, Kurdistan Özgürlük Gerillası on beş-yirmi yıldır hazırlık yapmıştı, en büyük sabrı ve iradeyi göstermişti, büyük bir azim ve inançla çalışmıştı, sonuna kadar iddialı ve ısrarlı olmuş, inatçı davranmıştı. Tabii sonunda da hedeflediği vuruş gücüne ulaşmış ve artık devrimci savaş hamleleri yapabilir hale gelmişti. Her şeyden önce, işte bu gerilla gerçeğinin doğru anlaşılması ve ona dostluğun da düşmanlığın da doğru yapılması gerekiyordu.
Şimdi böyle bir inisiyatif temelinde Küresel Özgürlük Hamlesi’nin ikinci aşamasına geçildiği ilan ediliyor. Artık Şubat ayına giriliyor ve her yerde 15 Şubat uluslararası komplo saldırısının 25’inci yıldönümüne karşı yeni direniş eylemleri örgütleniyor. Daha şimdiden birçok yerde söz konusu eylemler başladı bile. Avrupa’da uzun yürüyüşler günlerdir başlamış bulunuyor ve dört bir koldan sürüyor. Bakurê Kurdistan’da 15 günlük özgürlük yürüyüşü start almış durumda. Rojava Kurdistan ve Kuzey-Doğu Suriye halkları zaten neredeyse her gün ayakta ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü isteyen eylemler yapıyor. Kuşkusuz diğer Kurdistan parçalarında ve dünyanın dört bir yanında da eylemler olacak. Zindanlarda iki ayı aşan açlık grevi eylemleri giderek daha da yayılıp etkili hale gelecek. Özellikle süreci belirleyen gerilla eylemleri faşist-soykırımcı düşmanı ezmeye devam edecek.
Öyle anlaşılıyor ki, 15 Şubat komplosunun 25’inci yıl dönümünü protesto etmek ve Küresel Özgürlük Hamlesi’ni büyütmek üzere gelişen tüm bu eylemler, en önemli zirvelerinden birini 17 Şubat günü Köln’de yapacak. “Milyonluk eylem” hedefiyle yürütülen söz konusu gövde gösterisinin çalışmaları zaten haftalar öncesinden başlamış bulunuyor. Şubat ayına girilirken söz konusu çalışmalar daha örgütlü ve yoğun hale getiriliyor. Tüm demokratik kurumlar ve tanınan şahsiyetler “17 Şubat günü Köln’de buluşma” çağrısı yapıyor. Her alanda yürütülen çok çeşitli eylemler 17 Şubat Köln buluşmasını daha da besliyor.
Çok açık ki, Kürt halkı ve demokratik dostları 15 Şubat komplosunun 25’inci yıldönümünü Viyanca karşılıyor. Nasıl ki 2006 yılı şubatına girerken PKK Yeniden İnşa Komitesi üyesi Viyan Soran, “Artık İmralı sistemi ile birlikte yaşamak istemiyorum” diyerek, uluslararası komployu ve İmralı tecrit, işkence ve soykırım sistemini tümden reddetti ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü istediyse, şimdi de 25’inci yıl-dönümünde tüm Kürt halkı ve demokratik insanlık aynı şeyi yapıyor. Uluslararası komployu ve İmralı sistemini tümden reddederek, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü istiyor. Ama bunu, düşmanını kahreden ve zaferden zafere koşan gerillanın sonuç alıcı tarzıyla yapıyor. Kendine değil, düşmanına vurarak kalıcı zafere doğru koşuyor.
Açık ki Küresel Özgürlük Hamlesinin zafer yolu açıktır. Önünde eylemsel zirve yapacak sadece 15 Şubat komplosunun 25’inci yıldönümü değil, 8 Mart ve Newroz var; 31 Mart yerel seçimleri var; 4 Nisan ve 1 Mayıs var. Açıkça görülüyor ki, bahar süreci özgürlük eylemleri açısından çok bereketli. Şüphesiz 2024 yılına Küresel Özgürlük Hamlesi temelinde daha çok umutlu ve iddialı giren Kürt halkı ve dostları, söz konusu bu bereketin sunduğu imkân ve fırsatları doğru değerlendirecek ve Özgürlük Hamlesi’ni zirveden zirveye koşturacaktır; İmralı tecrit, işkence ve soykırım sistemini tümden parçalayarak zafer yolunu aralayacaktır.
Bu bakımdan, 2024 baharı herkesten ve her zamankinden çok Kürt baharı olacağa benzemektedir. 2636’ncı Newroz’un, tıpkı birincisi gibi, yeniden tüm Kurdistan’ı ve dünyayı aydınlatacağı görülmektedir. İktidar ve devlet güçleri tarafından ortak evimiz olan yer küre her gün daha fazla tükenişe götürülürken, Önder Apo’nun geliştirdiği Demokratik Modernite paradigması tarafından müjdelenen yeni özgür bir dünyanın mümkün olduğu gerçeği hayat bulacağa benzemektedir.
Herkesin kendine göre bir gündemi vardır ve başka gündemleri gözetmekle birlikte esas olarak kendi gündemini hakim kılmaya çalışır. Bizim gündemimiz de işte budur. Kuşkusuz bu gündem, Kürt halkıyla birlikte bütün hakların, Kürt kadınları ve gençleriyle birlikte bütün kadınların ve gençlerin, Kürt insanıyla birlikte bütün insanlığın kurtuluşunu içerir; her türlü baskı, zulüm ve yok edişe karşı var oluşu, özgür, demokratik ve kardeşçe bir yaşamı ifade eder. Dolayısıyla başkalarının oluşturduğu gündemlerin boğuntusu altında kalamayız; onları gözetmekle birlikte her zaman kendi gündemimizi geliştirir ve hakim kılmaya çalışırız.
Şimdi gündem, 15 Şubat komplosuna ve ortaya çıkardığı İmralı tecrit, işkence ve soykırım sistemine karşı 25’inci yıldönümünde Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü hedefleyen eylemlere odaklanmaktır. 25’inci yıldönümü eylemlerini Küresel Özgürlük Hamlemizin zirvesi yapmaktır. 26’ncı yıla girerken, insanlığın yüz karası olan İmralı tecrit, işkence ve soykırım sistemini paramparça ederek, insanlığı bu kara lekeden kurtarmaktır. Kürt halkının “Kara gününü” aydınlığa çevirmektir. Kürt soykırım gününü, yeniden özgür doğuş günü haline getirmektir.
Elbette bunun yolu da Küresel Özgürlük Hamlemiz temelinde Şubat ayının her gününü Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü için eylem günü yapmaktan geçer. 15 Şubat komplosuna karşı tüm tarihsel gericiliği, baskı ve zulmü yok edercesine eyleme geçmekten geçer. Bu da hiç kimsenin yerinde durmaması, bulunduğu her yerde herkesin özgürlük eylemine kalkması demektir. 17 Şubat günü Köln şehri Kürt halkı ve dostları ile doldurularak, komplocu güçlere tarihi dersin verilmesi demektir. O halde yerimizde durmayalım, 15 Şubat komplosunun 25’inci yıldönümünü tarihin tanıdığı en büyük ve anlamlı özgürlük eylemleriyle karşılayalım, 17 Şubat günü Köln’ü doldurarak komploculardan hesap soralım!