Trump, ABD’nin Doğu ve Kuzey Suriye’den çekileceğini açıkladığında Brett McGurk gibi insanlar karşı tutum aldılar ve görevlerinden istifa ettiler. İstifa edenler arasında Savunma Bakanı da vardı. Trump artan baskı ve tepkiler üzerine bu kararından vazgeçmek zorunda kaldı. Ancak Erdoğan’la yapılan pazarlıklardan sonra Trump sınırdaki askerlerini çekip Serêkaniyê ve Gre Spî bölgesini Türk işgaline açtı. Türk devleti de 9 Ekim 2019’da saldırıp bu bölgeleri işgal etti. Trump’ın bu tutumu dünyadan ve ABD halkından büyük bir tepki aldı.
Biden seçim hazırlıkları yaptığında Erdoğan’ı sert biçimde eleştiriyor ve Trump’ın politikalarını mahkum ediyordu. Biden demokratik seçenekleri savunuyordu. Ancak Biden şimdi gelinen yerde Trump’ın da gerisine düşmüş durumda. Üstelik McGurk gibi insanlar da yönetimde ve aktif görevdeler. Erdoğan açıktan savaş ve insanlık suçları kapsamına giren saldırılarda bulunuyor. Trump’la yaptığı işbirliği gereği sadece bir bölgeyi almıyor, bütün Doğu ve Kuzey Suriye’yi vuruyor. Türk yönetimi açıktan Özerk Yönetim’in olduğu bölgelerde yer altında ve yer üstündeki bütün alt yapıları ve enerji kaynaklarını vuracağını dünyaya ilan ediyor.
ABD yönetimi bu durumlarda genelde saldırılara karşı olduğunu ve bölgenin istikrarına ve DAİŞ’le mücadeleye zarar vereceğini söylüyordu. Avrupa ülkelerinin de tutumu benzerdi. Rusya da çoğunlukla işgal ve saldırılara karşı olduğunu söylüyordu. Ancak 5 Ekim’deki saldırılara karşı sözünü ettiğimiz ülkelerden herhangi bir açıklama gelmedi. Biden yönetimi neden Trump’ın bile gerisine düştü? Erdoğan yüksek perdeden Özerk Bölge’yi temizleyeceğini ve tümüyle ortadan kaldıracağını söylerken bütün insanlık suçlarını, etnik temizliği ve Kürt düşmanlığını terörle mücadeleyle gerekçelendiriyor. ABD ve Avrupa bu açıklamaların doğruluğuna inanıyorsa söyleyecek söz yok. Elektrik ve su istasyonları, buğday ambarları, gaz ve petrol işletmeleri terör hedefleri kapsamına giriyorsa buna da söyleyecek bir şey yok.
Erdoğan’ın kendisi Gazze’de İsrail’in yiyecek, su ve elektriği kesmesini uluslararası hukukun ihlali ve insan haklarının çiğnenmesi olarak tanımlıyor. Filistinliler için suç olan neden Kürtler için meşru olsun? Kaldı ki, Kürtler veya Özerk Yönetim Türk devletine Hamas gibi bir saldırı yapmamış, savaş ilan etmemiş!
Batı dünyası Hamas’ın sivilleri katlettiğini ve DAİŞ gibi hareket ettiğini söylüyor. Hamas’ın en iyi dostu Erdoğan değil miydi? İsmail Haniye gibi isimleri devlet protokolüyle ağırlayan Erdoğan değil miydi? Erdoğan Taliban’la aynı değerleri paylaştığını basına söylemedi mi? Türkiye’nin Suriye’de işgal ettiği bölgelerde silahlandırdığı on binler nereden geldi, bunlar kim? Erdoğan’ın topladığı ve silahlandırdığı bu güçler genelde İhvancılar, DAİŞ, El Nusra vb. örgütlerin militanları ve artıklarıdır. Halkın üzerine salınan bu çetelerin yağma, talan, tecavüz dışında ne özellikleri var? Bunlar Kürtlere, farklı din ve inançlardan olanlara düşmanlık dışında hangi ideolojiyle hareket ediyorlar? Erdoğan bu faşist ve insanlık düşmanlarını elinin altında tutuyor, sadece Suriye ve Kürtleri değil, bütün Ortadoğu’yu ve dünyayı tehdit ediyor.
Filistin hareketi bütün dünyada sempatiyle karşılanmış, desteklenmiş ve yüksek bir prestije sahipti. Hamas’ı yaratıp öne çıkaranlar dünyada Filistin hareketlerine olan sempatiyi bitirdiler. Şimdi de bunların DAİŞ’ten farkı yok diye var olan desteği de bitiriyorlar. Hamas, Filistin halkını ve örgütlerini derin biçimde böldü. Bunu iyi bildiği halde Erdoğan, İsrail ve Batı’nın tepkilerine rağmen her fırsatta Hamas gibi örgütleri himaye etti.
Biden yönetimi Erdoğan’ın ne yaptığını ve yapmak istediğini çok iyi biliyor. Ama Kürtler dünyada sahibi, destekleyeni olmayan bir halk. İsveç’in NATO’ya alınması için bile Avrupa ülkeleri ve ABD Kürtleri pazarlık konusu yaptı. Kürtlerin bu işlerle bir ilgisi yoktu ama Erdoğan onların önüne koydu ve onlar da bunu kabullendiler. Trump yönetimi, Erdoğan saldırı ve tehditleri artırdığında buna karşı yaptırımları gündeme getiriyordu. Biden onu bile ağzına almıyor. Türkiye’nin yaşam alanlarını vurduğu bölgelerin hava sahasının denetimi ve koruması ABD’nin sorumluluğu altında. DAİŞ’e karşı ABD ordusuyla savaşan kahramanlar şimdi Türk uçakları ve çeteleri tarafından katlediliyorlar. Bölgenin yaşam kaynakları yerle bir ediliyor.
Bu günlerde fırsattan istifade KDP, PKK’den kurtulmak ve onların tasfiyesi için harekete geçmiş durumda. Özellikle Şengal’i hedef gösteriyorlar. Irak’ı da bu saldırılara ortak etmek istiyorlar. Neçirvan Barzani, Türkiye’nin tanımladığı gibi PKK’yi Güney Kurdistan ve Irak için, hatta Ortadoğu için büyük bir sorun olarak ilan ediyor. Kimlere çağrı yaptığı ve onları meşrulaştırdığı malum! Kürt halkı ve bölge halkları bu belaların ve savaşların kimlerden kaynaklandığını artık az çok görüyor ve biliyorlar!
Kaynak: Yeni Özgür Politika