Kürdistan’da savaş dağlarda ve kentlerde sürüyor. AKP-MHP faşizmi her gün onlarca kez Kürdistan dağlarını ve köylerini bombalıyor. Bu bombardımanlarda kimyasal ve taktik nükleer bombalar da kullanıyor. Faşist-soykırımcı saldırılar Kuzey Kürdistan’ın her alanında olduğu gibi, Kürdistan’ın Başûr ve Rojava parçalarına yönelik olarak da gerçekleşiyor. Söz konusu saldırılarda her gün yurtsever Kürt insanları katlediliyor ve Kürdistan doğasına zarar veriliyor.
AKP-MHP faşizminin söz konusu saldırılarına karşı dağlarda ve kentlerde kahramanca direnişler yaşanıyor. Kentlerde YPS ve HBDH milisleri, savaşı besleyen faşist kurumlara adeta göz açtırmıyor. Dağda ise, HPG ve YJA-Star gerillaları 15 Ağustos 1984 Eruh ve Şemdinli eylemleriyle başlattıkları özgürlük savaşının kırkıncı yılında faşist, sömürgeci ve soykırımcı zihniyet ve sisteme ağır darbeler vurmaya devam ediyor. AKP-MHP faşizmini adım adım çöküşe götürüyor.
Bilindiği gibi, söz konusu savaş bugün Medya Savunma Alanlarında yoğunlaşmış bulunuyor. Zap, Avaşin, Metina ve Xakurkê’de hemen her gün çatışma yaşanıyor. Faşist Türk ordusu her türlü yasak silahı da kullanarak havadan bombardıman yaparken, Kürdistan Özgürlük Gerillası da hem bu saldırılara karşı direniyor ve hem de eylemler düzenleyerek faşist-soykırımcı orduya ağır darbeler vuruyor.
AKP-MHP faşizminin işgal saldırıları 16 Nisan’dan bu yana özellikle Metina alanında yoğunlaşmış durumda. Bu alanda hemen her gün faşist işgal saldırısı yaşanıyor. Buna karşı Kürdistan Özgürlük Gerillasının da devrimci eylemleri gerçekleşiyor. HPG-BİM’in yayınladığı Mayıs ayı savaş bilançosuna göre, bu alanlarda gerçekleşen 82 gerilla eyleminde 48 işgalci vurulmuş bulunuyor. Tabi yaralanan çok sayıda asker ve tahrip edilen askeri malzemeler de var.
Basına yansıyan bilgilere göre, bu alanda gerçekleşen en son gerilla eylemi üç gün önce Metina’nın Tepe Ortê bölgesinde gerçekleşti. KDP kılavuzluğunda söz konusu tepeye yerleşen TC askeri güçlerine yönelik olarak Kürdistan Özgürlük Gerillası üç koldan koordineli eylem düzenledi. Tespit edilebilen sonuç, 6 işgalci çetenin öldürüldüğü ve birçok mevzinin imha edildiği biçimindedir. Bir hafta önce aynı bölgede ve ayrıca Avaşin ve Hakkari bölgelerinde yine gerilla eylemlerinin olduğu ve AKP-MHP güçlerine ağır darbeler vurulduğu basına yansımıştı.
Tim ve tünel tarzıyla yürütülen bu savaş dışında, bir de gerillanın TC SİHA’larına karşı geliştirdiği vuruşlar var. HPG Merkez Karargah Komutanlığı, Newroz’da yaptığı açıklamada ‘son 13 ayda 15 SİHA’yı düşürdüğünü’ belirtmişti. Bunlara 27 Mayıs günü Kandil’de ve 6 Haziran günü ise Asos’ta düşürülen SİHA’lar eklendi. Ayrıca 12 Haziran günü Süleymaniye yakınlarında da bir TC SİHA’sının düşürülmüş olduğu haberini basın veriyor.
Tayyip Erdoğan Yönetiminin, Kürdistan’da yürüttüğü soykırımcı savaşı istihbarat destekli SİHA saldırılarına bağladığı, başarıyı bu temelde elde edeceğini defalarca Türkiye kamuoyuna açıklamış olduğu dikkate alınırsa, söz konusu sonuç aslında Tayyip Erdoğan yönetimi için açık bir yenilgi anlamına gelmektedir. Yine Tayyip Erdoğan yönetiminin başka devletlere SİHA satarak kendisini beslediği hesaba katılırsa, bu sonucun da artık söz konusu yönetim için önemli bir ticaret kapısının kapanmış olduğu anlamına geldiği açıktır. Bu da AKP-MHP faşist diktatörlüğü için daha çok ekonomik ve siyasi kriz ve daha çok çöküş durumunu ifade etmektedir.
Kürdistan’da yürütülen faşist, sömürgeci ve soykırımcı savaşın Türkiye’nin ekonomisini ve siyasetini iflas ettirdiği zaten ortadadır. Söz konusu savaşta faşist-soykırımcı güçlerin başarılı olamaması, Kürdistan Özgürlük Gerillasının ve Kürt halkının direnişi karşısında sürekli ağır darbeler yemesi Türkiye’deki ekonomik ve siyasi krizi sürekli derinleştirmiştir. Bunun en açık sonucu, 31 Mart günü yapılan yerel seçimlerde görülmüştür.
2023-24 kışı boyunca özellikle Zap gerillasının geliştirdiği başarılı devrimci operasyonlar, Kürt halkının ve demokrasi güçlerinin moralini ve umudunu güçlendirirken, AKP-MHP faşist diktatörlüğüne de çökertici darbeler vurmuştur. Bunun sonucunda AKP-MHP faşizmi 31 Mart yerel seçimlerini kaybetmiş, AKP ikinci parti konumuna düşerek siyasi meşruiyetini yitirmiştir. Kürt halkı ise faşizme geçit vermemiş, Kürdistan’da kayyumları süpürüp atmıştır.
Açık ki Tayyip Erdoğan yönetimi 31 Mart tarihinde seçimi kaybederek yönetimden düşmüştür. Aslında bu yönetimin siyasi meşruiyeti kalmamıştır. Tayyip Erdoğan’da biraz onur ve demokrasi izi olsaydı, 1 Nisan sabahı istifa eder ve Türkiye siyasetinin önünü açardı. Fakat Tayyip Erdoğan kişiliği bunu yapmadı, ancak 31 Mart yerel seçimini kazanan güçler de her nedense Tayyip Erdoğan yönetimini istifaya zorlamadı. Geçen iki buçuk aylık süre içindeki yaklaşımlar gösteriyor ki, seçimi kazanan güçler mevcut duruma razı görünüyorlar. Dahası mevcut CHP Yönetimi, Tayyip Erdoğan’ın istifasını isteyeceğine, bir de bu faşist ve soyguncu yönetimi meşrulaştırmaya çalışıyor. Özgür Özel’in Tayyip Erdoğan’la yaptığı gösterişli görüşmeler özünde bu anlama geliyor.
İşte bu durum Tayyip Erdoğan yönetimini ayakta tutuyor ve antifaşist savaşın daha da derinleştirilmesini ve yayılmasını gerektiriyor. Antifaşist savaşla Tayyip Erdoğan yönetimini yıkmayı gerekli kılıyor. Bu da gerillanın yükünü daha çok ağırlaştırıyor, gerilla savaşının önemini daha fazla artırıyor. Gerilla savaşını Kürdistan dağından Türkiye metropollerine yaymayı gerekli hale getiriyor. Gerillanın 16 Nisan’dan bu yana Medya Savunma Alanlarında geliştirdiği eylemler işte bu görevi yerine getiriyor. Yani AKP-MHP faşizmine vurulan en ağır darbe oluyor ve faşizmi çöküşe götürüyor.
Kuşkusuz böyle ağır bir savaş da bedelsiz olmuyor. Kürdistan Özgürlük Gerillası her gün 24 saat fedai çizgisinde yaşıyor ve savaşıyor. Hiçbir ordunun göğüsleyemeyeceği zorluklar ortamında yaşayıp savaşarak Kürdistan’ı özgür ve Türkiye’yi demokratik hale getirmeye çalışıyor. Bu temelde, özgürlük mücadelesinde ve gerilla savaşında yeni çığırlar açıyor. Tabi bunlar da şehitler verme pahasına gerçekleşiyor.
Çok açık ki, Kürdistan Özgürlük Gerillası Önder Apo ve Şehitler çizgisinde yürüyen bir gerilladır. Bu gerillaya Şehitler Ordusu komuta etmektedir. Bunun için, hiç kimsenin yapamadığını yapan, hiçbir ordunun yaşayamayacağı tarzda yaşayandır. Şehitler böyle bir gerilla için her zaman ve her yerde en büyük güç kaynağıdır. İşte 6 Nisan 2018 gecesi Xakurkê’nin Lelikan tepesine yönelik işgal saldırısına karşı direnişte şehit düşen Amed’li Avinar ve Botan’lı Ruken de söz konusu şehitler ordusunun ölümsüz iki neferidir.
Amed’te doğan Şehit Avinar, birçok gerilla bölgesinde çalışma yürütmesinin ardından, esas yeteneklerini gerillaya Xakurkê bölgesinde katmıştır. Xakurkê’nin Ağır Silah Birliğinin Komutanı olarak, hem çok sayıda gerilla eğitmiş ve hem de 2017 aralığından itibaren alana yönelen işgal saldırılarına karşı Eyalet Komutanı Şehit Agirî ile birlikte en önde savaşmıştır. Özgürleşen kadının nasıl bir yaratıcı güç ve yaşam kaynağı olduğunu herkese göstermiştir. Botan’ın güleç yüzlü kızı Şehit Ruken ise, her zaman yanındakiler için güç, moral, cesaret ve fedakârlık kaynağı olmayı bilmiştir.
YJA-Star’ın değerli bu iki komutan ve savaşçısını gerçekten doğru anlamak ve de anmak gerekir. Onlar, işlerin lafzıyla değil, her zaman özleriyle ilgilenerek özgür yaşamı devrimci mücadele içinde yaratanlardır. Zilan’laşan kadının gerçek gücünü ortaya koyanlardır. Öz savunmasız özgür yaşam olmaz düsturunu başarıyla hayata geçirenlerdir. Özgür kadın, özgür Kürt ve özgür insan olmayı her şeyin üzerinde tutanlardır. Kürdistan’da yaşayan hepimizin üzerinde ödenmesi zor emekleri vardır. Ancak izlerinde doğru yürüyerek ve amaçlarını başararak bu borcu ödeyebiliriz. Bu temelde, Şehit Avinar ve Şehit Ruken şahsında tüm şehitlerimizi saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz.
Kaynak: Yeni Özgür Politika