MESUD BARZANİ'NİN İLHAKA DESTEK ÇABASI
Türk işgalciliğinin Başûrê Kurdistan’ın Behdînan bölgesinde vardığı son aşama olan bölgenin ilhak edilme girişimleri; Kurdistan soykırım tarihinde yeni bir perdeyi aralıyor. Türkiye'nin Kurdistan Özgürlük Hareketi’ne karşı rahatça konumlanmasında en büyük rolü oynayan KDP, Başûr topraklarını Ankara ile birlikte radikal İslamcıların yeni yuvası haline getirmek için de kolları sıvadı. Bağdat’ın da bu tür gelişmelere karşı kayıtsızlığı, onayladığı ya da kimi gizli anlaşmalara gittiği şeklinde okunuyor. Mesud Barzani’nin Bağdat ziyareti de bu çerçevede ele alınırken, Barzani’nin Bağdat’ta oturduğu çevrelerle Başûr’daki seçimlerin 2025 yılında yapılmasını talep ederek, Ankara'nın yeni işgal operasyonu için zaman kazanmak istediği aktarılıyor. BM, ABD ve AB gibi güçlerin sessizliği ise uluslararası bir konsepte işaret ediyor.
BÖLGE HÜKÜMETİ SUSKUN HALK ŞELADİZÊ DİYOR
Türk devletinin Behdînan’daki yeni konumlanması halkta büyük bir tepkiye neden olurken, şimdiye kadar YNK’nin açıklamalarla yaptığı sınırlı karşı çıkışı dışında bölge hükümeti ve siyasi güçlerinden herhangi bir açıklama gelmedi. “Neden suskunlar” sorusu gün geçtikçe Başûr sokaklarında daha fazla yanıt ararken, 2019'da işgalcilere karşı bölgede sembolleşen Şeladizê Serhildanı’na da işaret ediliyor. KDP ise durumu normalleştirmeye çalışarak, halkın reflekslerini kırmayı amaçlayan politikalar ve yayınları had safhaya çıkardı.
BAŞÛR EFRİNLEŞTİRİLMEK İSTENİYOR
Türk ordusunun; kimlik kontrolü yapması, köyleri boşaltması ve tutuklama gibi uygulamalarla idari bir yerin iç işlerine de el uzatması bölge güçlerinin “meşruiyetini” de tartışmaya açtı. Başûr halkının temel endişelerinden biri de boşaltılan alanlara DAİŞ’liler başta olmak üzere radikal İslamcıların yerleştirilmesi. TC, Behdînan bölgesinden Soran bölgesine kadar DAİŞ’lileri konumlandırarak, hem PKK’ye karşı savaştıracağı İslamcı paramiliter güçleri oluşturma hem de demografik yapının değiştirilmesi için de kolları sıvamış durumda. DAİŞ’lilerin Metîna’nın Berwarî Bala Bölgesi’ne yerleştirilmesi birkaç aşamada oluşması tasarlanan planın sadece bir parçasını oluşturuyor. Bu kapsamda Duhok’tan Hewlêr’e kadar Betil, Dêrkar, Batûfa, Kanîmasî, Dêreluk, Şeladizê ve Dinartê’ye kadar DAİŞ’lilerden oluşan bir tampon bölge oluşturulmak isteniyor. Bununla Rojava’nın Efrîn ve Serêkanîyê bölgelerinde radikal İslamcılardan oluşturulan bölgenin bir benzeri Bakûrê Kurdistan ve Başûrê Kurdistan arasında hayata geçirilmeye çalışılıyor.
BARZANİ BAĞDAT’TA KİME NE SÖYLEDİ
Irak merkezi hükümeti ile ilişkileri iyileştirip iktidardan düşmemek için bütün yolları deneyen KDP’nin son girişimi ise Mesud Barzani’nin Bağdat ziyareti oldu. Barzani, Türkiye'nin Irak Büyükelçisi Anıl Bora İnan, Irak Başbakanı Sudani, Bağdat’ta etkili olan Nuri Maliki, Hadi Amiri, Ömer Hekim’in yanı sıra Şii ve Sünni bir çok tarafla masaya oturdu. Yapılan 17 görüşmede; TC’nin yeni işgal operasyonu, Bağdat-Hewlêr gerilimi ve seçimlerin ele alındığı belirtiliyor. Barzani’nin Iraklı tüm taraflardan bölge parlamento seçimlerinin 2025 yılında yapılmasını talep ettiği aktarılırken, bu isteğin ise TC’ye ait olduğu kaydediliyor. Ankara'nın KDP’ye “ Operasyon için bu yaz belirlediğimiz takvimi uzayabilir. Siz bu şartlar altında seçimlere girerseniz kaybedersiniz. Irak genel seçimleriyle birlikte yapmak daha faydalı olur” dediği ifade ediliyor. Barzani’nin bu istekler temelinde Bağdat’ta kimi pazarlıklara giriştiği aktarılırken, merkezi hükümetin bazı taleplerini kabul ettiği gelen bilgiler arasında. Görüşmelerin hem akabinde hem Barzani’nin hem de Bağdat’ın etkili isimlerden olan Hadi Amiri’nin “olumlu” geçtiği açıklamaları; “Barzaniler bu sefer Bağdat’ta neyi masada bıraktı?” sorusunu da gündeme getirdi.
PKK VE YAZ TAKVİMİ
Öte taraftan Erdoğan hükümetinin yeni operasyonlar için belirlediği “yaz mevsimi” takviminde PKK’nin karşı operasyon ve eylemlere kalkışması planların istenildiği gibi gitmeyeceği gerçeğini de tüm tarafların önüne koydu. Askeri anlamda geliştirilen strateji ve taktikler, savaş sahalarında Türk ordusu için yeni bir durumu da ifade ederken, Kurdistan dağlarında derinlere inmenin siyasi karşılığının yanı sıra askeri karşılığının da ağır bedeller getireceğini hatırlatıyor.
BAĞDAT'IN TÜRK İLHAKINDAKİ ROLÜ
Bölgenin siyasi güçlerinin yanı sıra Irak merkezi hükümetinin de TC’nin bölgeye yerleşmesine sessiz kalması gözleri bir kez daha “muamma” olarak duran TC-Irak ilişkilerine çevirdi. Her ne kadar kimi resmi kurumlar üzerinden Türk devletinin son uygulamalarının kabul edilmediği söylense de sahadaki hareketlilik söylemlerin tersini gösteriyor. Ankara ve Bağdat arasında “güvenlik” adı altında varılan anlaşmaların içeriğinde iki taraf arasında ortak koordinasyon merkezinin kurulması ve iki ülke arasında yeni askeri üslerin inşa edilmesi konuları Irak’ın söylemlerini yalanlıyor. Bununla birlikte KDP’nin de dahil olduğu Duhok ve Hewlêr’in Türkiye ile olan sınırlarında 27 sınır karakolunun oluşturulması bilgileri Bağdat’ın işgal politikalarındaki rolüne farklı bir kapı aralıyor. Bunun ilk adım ise Türk ordusunun Duhok’un Kanîmasî ve Bamernê şehirlerinde oluşturduğu yol kontrol noktaları ve yine aynı bölgeye bağlı Berwarî Bala Bölgesi’ne 300 DAİŞ’linin yerleştirilmesi oldu. Türk devleti, siyasi ve hukuki olarak zeminini hazırladığı yerlere yerleşmek için de kimi yöntemler deniyor. İşgalci ordunun giremediği yerlere Irak Sınır Muhafız Birlikleri, KDP’ye bağlı özel güçler ya da DAİŞ’lilerin yerleştirilmesi gibi seçeneklerle Başûrê Kurdistan askeri bir kışlaya çevrilmek isteniyor.
ULUSLARARASI GÜÇLER: GÖRMEDİM,DUYMADIM, BİLMİYORUM
Türk ordusunun bölgedeki askeri uygulamalarına karşı Birleşmiş Milletler(BM), Amerika Birleşik Devletleri(ABD) ve Avrupa Birliği(AB) gibi güçlerin sessiz kalması uluslararası güçlerin bihaber olmadığını gözler önüne seriyor. Türkiye eliyle Başûrê Kurdistan’da adeta bir NATO üssü kurulurken, Irak’ta belirleyici politik güce sahip olan ABD ve İngiltere’nin bu askeri hareketlilikten an be an haberdar olduğu aşikar. Nitekim daha önceleri Rusya’nın Kırım ve Ukrayna’da, İsrail’in Filistin topraklarında güttüğü politikaların ilhak olduğunu söyleyerek uluslararası hukuk mekanizmalarını devreye koyan söz konusu güçler, TC'nin Kurdistan’da yürüttüğü ilhak politikasında üç maymunu oynuyor.