Başûr’u ilhaka ilk adım: Misak-ı Milli’nin başladığı sınırlar

Başûr’daki işgali yeni bir aşamaya taşıyan Ankara, defacto olarak Misak-ı Milli projesini hayata geçiriyor. Türkiye’nin ilhak girişimlerine karşı uluslararası güçler sessizliğini korurken, KDP ise Türk devletine tüm gücüyle tam destek veriyor.

TÜRK DEVLETİ BAŞÛR'U İLHAK ETMEK İSTİYOR

Türkiye’nin Başûrê Kurdistan’ı yeni işgal planları kapsamında aylardır giriştiği arayışlar sonucunda birçok gelişme yaşanıyor. Başûr’daki işgal durumunu yeni bir aşamaya taşıyan Ankara, defacto olarak Misak-ı Milli projesini hayata geçiriyor. Askeri üslerin yanı sıra artık Behdînan alanında kimlik kontrolü, köylere baskın düzenleme, bölge halkını gözaltına alıp tutuklama adımları; bölgedeki “idari” durumun değiştiğini de gösteriyor. Bölge halkı; Kurdistan Bölgesi Yönetimi “neden suskun” diye sorarken, Duhok ve Amedîyê gibi yerler ise TC’nin Misak-ı Milli projesinin başladığı sınırlar olarak ele alınıyor. 

ULUSLARARASI HUKUKTAKİ KARŞILIĞI İLHAK

2024 yılı başlarında Irak ve Başûrê Kurdistan’da işgal alanını genişletmek için seferber olan AKP-MHP hükümeti; siyasi, diplomatik ve askeri girişimlerle bölgedeki savaş alarmını en üst düzeye çıkardı. TC’nin bu adımları Irak’ın yanı sıra Ortadoğu’da da kimi denklem ve dengelerin yerinden oynamasına neden olurken, gelişmelerin merkezinde yer alan Başûrê Kurdistan ise art arda hamlelere sahne oluyor. Behdinan’a bağlı Bamernê ve Kanî Masî kasabalarında Türk devleti tarafından oluşturulan yol kontrol noktaları ile uluslararası hukukta yer alan; “ Bir ülkenin genel olarak toprak ve sınır bütünlüğünün bozularak bir başka ülkeye dahil edilmesi” maddesi temelinde ilhakın ilk adımları atıldı. 

KDP ÖNCÜLÜK EDİYOR

Türk ordusu her ne kadar resmi ağızlardan bu durumu yalanlasa da bölge halkının bu kontrol noktalarında kimlik kontrolünden geçirilmesinin yanı sıra bölgedeki onlarca gencin gözaltına alındığı, askeri noktaların kurulduğu alanların işyerlerinde bulunan bütün kameralara ele konulduğu ve eczanelerin de aylık ilaç satışlarının kontrol edildiği uygulamalarına da başlandığı belirtiliyor. Bununla birlikte bölgeyi tamamıyla denetim altına almak isteyen Türk ordusu, bölgeye KDP'ye bağlı Roj Peşmergeleri, Zerevani ve Parastin gibi güçlerin öncülüğünde yerleşiyor. Söz konusu güçlerin Türk ordusu gelmeden önce Spîndarê, Mêjê, Kevnmêjê ve Sergelê gibi yerlerde halkı zorla yerlerinden ettiği kaydedilirken, bombalanan alanların koordinatlarının KDP tarafından Türk devletine verildiği aktarılıyor.

TC’NİN BİR SONRAKİ ADIMI VALİ ATAMAK!

Başûrê Kurdistan’da iktidarda kalmak için elinden gelen her şeyi yapan KDP, bu politikaları ile ilhak politikasının öncülüğünü yaparken, TC’nin Başûr’un kentlerine vali atayacak duruma gelmesinin zemini de adım adım hayat buluyor. KDP, ömrünü uzatmak için bu sefer de bölge parlamento seçim tarihini 20 Ekim olarak belirlerken, seçim hazırlıkları yerine şimdiden gerçekleşmemesi için çeşitli senaryolar geliştiriyor.  Bu kapsamda TC’ye sınırsız alan açan KDP, yaşanan gelişmelerle birlikte “olağanüstü” bir durum yaratarak, seçimlerin gerçekleşmemesi için hazırlıklara koyuldu.

SEÇİMLER GÜNDEM OLDUKÇA YAŞANAN ÇEKİŞMELER

Bunun yanında seçimler gündeme geldikçe siyasi cinayetler, KDP’den YNK’ye siyasi geçişler de arttı. Geçtiğimiz günlerde Hewlêr’de öldürülen KDP’nin üst düzey yöneticilerinden Muhsin Reşid cinayeti de bu gelişmelerin bir parçası. Reşid, zaman zaman KDP politikalarını eleştirmek ve işgale karşı sergilediği tavırla ön plana çıkıyordu. Bununla birlikte çoğu kez Mesrur Barzani’nin yaklaşımlarını “haksızlık” olarak değerlendirdiği ve buna karşı çıktığı da ifade ediliyor. Reşid’in daha çok Neçirvan Barzani’ye yakın durduğu kaydedilirken, cinayetinin iki Barzani arasındaki güç çekişmesinden kaynaklandığı da gelen bilgiler arasında. 

Öte taraftan Neçirvan Barzani kanadının İran ile Mesrur Barzani kanadının ise Türkiye ile iş tutarak pazarlıklara girişmesi uluslararası arenada Başûr’un statüsünü kaçınılmaz risklerle karşı karşıya bırakıyor. Ayrıca KDP; durumun normalleşmemesi için savaş atmosferini hep canlı tutarak, hedeflerin odağından çıkmaya çalışıyor. Bunu gören Türkiye ise KDP’nin içinde bulunduğu bu çıkmazı daha iyi kullanarak, Kurdistan Özgürlük Hareketi’ne karşı Başûr topraklarına daha fazla yerleşiyor. 

MESUD BARZANİ BAĞDAT'A GİDİYOR

Bugüne kadar Tahran ve Ankara’nın aracılığıyla Irak merkezi hükümeti ile yapılan “normalleşme” adımlarında bir başarı elde edemeyen KDP, bu sefer de lideri Mesud Barzani öncülüğünde Bağdat’a çıkarma yapıyor. Neçirvan Barzani ve Mesrur Barzani’nin girişimlerinin sonuçsuz kalması üzerine Mesud Barzani’nin bugün Bağdat'a giderek, merkezi hükümet yetkilileri ile görüşmesi planlanıyor. 2017 yılında yapılan referandumdan sonra ilk kez böylesi bir görüşmeye kalkışan Mesud Barzani’nin Irak’ın kimi isteklerini kabul edeceği de öngörülüyor. KDP’nin zorlanmaması halinde Bağdat’a böylesi bir ziyaretin gerçekleşmesinin pek olasılık dahilinde olmayacağı yorumu güçlü olurken, Barzani’nin Bağdat ziyaretinden sonra kimi gelişmelerin yaşanacağı da bekleniyor. 

KDP ŞENGAL'İ DE PAZARLAMA ARAYIŞINDA

Irak ve Başûrê Kurdistan’da söz konusu gelişmeler yaşanırken, paralelinde Mesrur Barzani’ye bağlı Basnews’in başını çektiği kimi medya kuruluşlarının Şengal ve Êzidîlere dönük artan yayınları da dikkat çeken diğer bir konu. Dün Hewlêr’de düzenlenen  “IŞİD’den kurtulanlara yönelik hükümetin mali yardım programı” etkinliğinde konuşan Mesrur Barzani, Şengal halkının iradesini gasp etmeyi amaçlayan 9 Ekim Anlaşması’na gönderme yaparak, yerine getirilmesi çağrısında bulundu. Mesud Barzani’nin Bağdat’ta yapacağı görüşmeler kapsamında Şengal üzerinden yapılacak pazarlıkların da ele alınacağı bekleniyor. 

HAREKETLİ GÜNLER BEKLENİYOR

TC’nin önümüzdeki günlerde de Başûrê Kurdistan’a daha fazla askeri sevkiyat yapacağı öğrenilirken, Türk ordusunun konumlandığı ve kimlik kontrollerini yaptığı bölgede birçok köyün daha boşaltılacağı aktarılıyor. Türkiye’nin ilhak girişimlerine karşı uluslararası güçler sessizliğini korurken, KDP’nin yanı sıra Irak merkezi hükümetinin de kimi yerlerde Türk devletinin planlarına dahil olduğu verileri gün yüzüne çıkıyor. Söz konusu yerlerden Şengal’e kadar bölgenin siyasi ve askeri hareketliliklere sahne olacağı öngörülüyor.