AKP-MHP HÜKÜMETİ İŞGALE DESTEK ARIYOR
Dünya ticaret yollarının değiştirilmesi beraberinde birçok siyasi, askeri ve ekonomik değişiklikler de meydana getiriyor. Çin’in 2013’te “Bir Kuşak Bir Yol” projesini duyurması ile tarihi milattan öncesine kadar uzanan İpek Yolu’nun güzergahı yeniden güncelleniyor. Çin; Asya kıtasından Avrupa’ya kadar uzanan İpek Yolu ile küresel çapta geliştirdiği ticari adımın hazırlıklarına devam ediyor.
‘BİR KUŞAK BİR YOL’
Modern İpek Yolu diye de adlandırılan yeni proje, yaklaşık 60 ülkeyi ilgilendiriyor. Asya’dan başlayarak birçok kıtadaki siyasi, askeri ve ekonomik gelişmeleri etkileyecek olan yeni yol, sadece bir rota ya da koridordan oluşmazken; içinde demir yolları, limanlar, petrol boru hatları ve doğalgaz boru hatları da yer alıyor.
Bu hamle en çok küresel sermaye ve hegemonik gücü elinde bulunduran ABD’yi hareket geçirdi. Çin’in dünyada ekonomi yolu ile nüfusunu artırma girişimlerine karşı ABD ise Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) ile karşı hamleye kalktı.
Her iki proje de dünyada siyasi, askeri ve diplomatik dengelerin değişmesi, yenilerinin kurulması ve olası savaşlara kapı aralıyor. Projelerin dünya ticaretinin karakterini değiştirmesi beklenirken, uluslararası ve bölgesel güçlerin en işlek güzergah üzerinde yer alabilmek için kıyasıya yarışa girdiği en büyük duraklardan biri de Ortadoğu.
ABD’DEN KARŞI HAMLE: IMEC
Bu kapsamda Ortadoğu’da hem siyasi hem askeri hem de ekonomik anlamda etkili olmak isteyen güçlerin başında ise işgalci Türk devleti geliyor. TC; Çin’in hazırladığı yeni İpek Yolu projesi içinde yer alırken, ABD’nin hayata geçirmek istediği IMEC’te devre dışı bırakıldı. Bu projede devre dışı bırakılan diğer bir güç ise Ortadoğu’nun temel aktörlerinden biri olan İran.
TC; KALKINMA YOLU İLE ROL ÇALMAYA ÇALIŞIYOR
TC; bölgedeki etki alanı ve sahasını genişletmek için Irak ile “Kalkınma Yolu Projesi’ni” hayata geçirmeye çalışıyor. Birleşik Arap Emirlikleri(BAE) Katar ve Irak’ın dahil olduğu proje, Basra Körfezi’nden başlayarak, Şırnak’ın İdil İlçesi’ne bağlı Ovaköyü’ne uzanıyor. Bu yol ile birlikte Asya’dan yapılan ticaretin Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması amaçlanıyor. Türk devleti “Kalkınma Yolu Projesini”; ABD, Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, Ürdün, İsrail, Yunanistan, İtalya, Fransa, Almanya ve Avrupa Birliği gibi güçlerin ortaklaştığı IMEC’e karşı alternatif olarak öne çıkarıyor.
ASIL AMAÇ PKK’YE KARŞI HAZIRLIKLAR
Öte taraftan bu yolun işleyebilmesi ve güvenliğinin sağlanabilmesi için temel gerekçe ise “PKK” olarak gösteriliyor. Kurdistan Özgürlük Hareketi’ne karşı yapacağı olası işgal girişimlerine karşı ortak arayan AKP-MHP hükümeti, Irak merkezi hükümetini de bu ekonomik proje ile yanında saf tutmaya zorluyor. Merkezi hükümetin ağzına adeta “bir parmak bal çalarak”, iştahları kabartmaya çalışan Türk devleti, Irak’ta bulunan yerel güç odaklarından Sünnilerin yanı sıra Şiileri de buna ortak etmeye çalışıyor. “Kalkınma Yolu Projesini” Necef ve Kerbela gibi Şii kentlerinden de geçirerek, Irak’ta bulunan diğer tarafları da yeni işgal girişmelerine razı etmeyi planlıyor.
Söz konusu ticari yolun Kurdistan Bölgesel Yönetimi’nin sınırlarının dışında Türkiye’ye ulaştırılması da dikkat çeken diğer bir konu.
ERDOĞAN IRAK GEÇMİŞİ VE YENİ ZİYARET
Türkiye ve Kuzey Kurdistan’da gerçekleştirilen yerel seçimler öncesi hem Irak hem KDP ile çok yoğun bir diplomasi trafiğine giren Türk devletinin bu girişimleri sonucu Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 22 Nisan’da Irak’a gelmesi bekleniyor. Erdoğan’ın en son 2012’de Irak’a yaptığı ziyaretten sonra bölgede şiddetli bir savaş başlarken, sonrasında yaşanan gelişmelerle oluşturulan DAİŞ, Irak ve Suriye topraklarına sürüldü. Aradan geçen 12 yıldan sonra büyük yıkımların olduğu her iki ülkede de istikrarsızlık ve iç savaş giderek, büyük bir krize dönüştü. Uluslararası ve bölgesel dengelerin sağlanmaya çalışıldığı arifede bu sefer yine Irak yolunu tutan Erdoğan’ın elindeki en büyük gündem konusu ise 22 yıllık iktidarını sarsan Kürdistan Özgürlük Hareketi.
SEÇİM SONRASI…
Ancak yerel seçimlerden önceki Erdoğan ile seçimlerden sonraki Erdoğan’a farklı bakıldığı da hesaba katılarak, farklı yorumlar da ön plana çıkıyor. Sahada Erdoğan’ın projenin büyüklüğü propagandası ile seçim öncesi savaş algısı havasını yakalamaya çalışacağı ön görülüyor. Yapılacak olan ziyaretlerle de “Irak’ta tüm güçlerle anlaşmış ve herkesin PKK’ye karşı saf tuttuğu” algısının da yaratılmaya çalışılacağı ifade ediliyor.
Irak ise kimi zaman ikinci ve üçüncü ağızlardan yaptığı açıklama ile Türk devletinin plan ve politikalarına ortak olmayacağını söylese de, gelişmeler kapsamındaki pozisyonu kimi soruları da beraberinde getiriyor. En güçlü kanı ise Irak’ın olası bir işgal saldırısında askeri anlamdan çok kimi vaatler karşılığında istihbarati bilgiler sağlayacağı yönünde.
IRAK SONRASI ABD’YE
Erdoğan’ın hem olası bir işgal saldırısı hem de ekonomik anlamda atacağı adımların onayını almak için Irak ziyaretinden sonra ABD’ye gitmesi de planlar arasında. Erdoğan’ın ABD görüşmesinde; hem bölgede üstleneceği yeni rolü hem de savaşı Ortadoğu’nun farklı bölgelerine kaydırma temennisinde bulunacağı da iddia ediliyor. Birçok kesim, Türk devletinin IMEC’te saf dışı bırakılmasından sonra aylardır Gazze’de yaşanan savaşın fitilini yaktığına işaret ediyor. Nitekim IMEC’in temel aktörlerinden biri olan İsrail, bu proje ile Türkiye’nin Avrupa’ya köprü görevi gördüğü rolü üstleniyor.
RUSYA TC’NİN GİRİŞİMLERİNE NE DİYOR?
Ayrıca Türk devletinin yeni ekonomik ve diplomatik gelişmeler ile ABD ile yakınlaşması Rusya’yı da düşündürürken, TC’nin daha fazla makası açmamasını isteyen Rusya ise Avrasyacı politikada olan partnerine çeşitli mesajlar veriyor. Bu gelişmeler ışığında geçtiğimiz günlerde basında pek fazla yer almasa da YNK Başkanı Bafil Talabani’nin Rusya’ya ziyareti oldu. Rusya, TC’nin olası girişimlerine karşı “ Daha fazla yakınlaşırsan Irak ve Başûrê Kurdistan’da da sana karşı hamleler yaparım” diyor. Bu denklemde tamamıyla NATO ve ABD’ye yaslanan bir TC’nin, Başûrê Kurdistan’da oluşturmaya çalıştığı dengelerle yürümesi zor görünüyor.
Erdoğan’ın Irak’a gelmesi ile bölgenin yeniden hareketlenmesi beklenirken, Irak başta olmak üzere Ortadoğu’nun bir çok yerinde yeni denge arayışlarının da gündeme gelmesi bekleniyor.