Halkları aydınlatmak olmazsa olmaz
ABD bölgeden çekilirse Türkiye’nin işi zora girer. Onun için Esad’la anlaşmak için acele ediyor. Bu açıdan özerk yönetim ve bütün demokrasi güçleri olan biteni dikkatle izlemeli ve dünya halklarına aktarmalıdır.
ABD bölgeden çekilirse Türkiye’nin işi zora girer. Onun için Esad’la anlaşmak için acele ediyor. Bu açıdan özerk yönetim ve bütün demokrasi güçleri olan biteni dikkatle izlemeli ve dünya halklarına aktarmalıdır.
Erdoğan yönetiminin Kürt halkına karşı yürüttüğü soykırım politikasını sonuca götürmek için çok yönlü saldırı ve propaganda çalışmalarını hızlandırdığını anlatmaya çalışıyoruz. Bu çalışmanın önemli bir ayağı da Suriye’dir. Erdoğan, “Arap Baharı” ile başlayan olayları fırsat bilerek İhvancılar üzerinden Arap ülkelerini kontrolüne almak istedi. Bunun için DAİŞ ve El Nusra gibi çete örgütleriyle ittifak yaptı. Baas yönetiminin devrileceğini hesapladı. Suriye’yi içinden çıkılmaz bir kanlı girdaba çekti. Erdoğan, 2003’te “Irak’ta yaptığımız hatayı Suriye’de yapmayız, Kürtlerin bir statü sahibi olmasını engelleriz” diyordu. Buna ek olarak da İnvancıları iktidara taşıyıp Suriye’yi denetimlerine alacaklardı.
Ancak Erdoğan’ın hesapları tutmadı. Kürtler direndiler ve DAİŞ’in yenilmesinde en büyük rolü oynadılar. Bu direniş aynı zamanda B. Esat yönetiminin ayakta kalmasına da en büyük katkıyı yaptı. Ayrıca Esat da direndi, Rusya ve İran’ın desteğiyle ayakta kaldı. Bütün bunlara rağmen Türkiye yine de ordusunu Suriye’ye soktu, Efrîn, Bab, Ezaz ve Serêkaniyê gibi bölgeleri işgal etti. Bu bölgelerde tam bir talan ve ganimet ekonomisi yarattı. On binlerce silahlı gücü burada örgütledi ve halkın üzerine saldı. İşlenmedik savaş ve insanlık suçu kalmadı.
Erdoğan istediği sonucu alamadığı için de şimdi Beşar Esad’a “gel barışalım” diyor. Türk barışı nasıl olur; Kıbrıs’a bakıp daha iyi anlayabiliriz. Bilindiği gibi Kıbrıs, devlet olarak BM üyesidir. Ayrıca AB üyesidir de. 1974’ten beri Kıbrıs, Türk işgali altındadır. BM ve AB’nin bütün kararlarına ve girişimlerine rağmen Türkiye Kıbrıs’tan askerlerini çekmedi. Küçük bir ada devleti olan Kıbrıs’ta federal çözümü bile kabul etmiyorlar. İki yüz bin Kıbrıs Türk’ü için ayrı bir devleti bütün dünyaya dayatıyorlar. Filistin için devlet hakkını ısrarla savunduklarını söylüyorlar. Ama sıra Kürtlere geldi mi, “hayır bu dünyada Kürtler var olamaz, adları ve statülerini kimse savunamaz” diye kıyameti koparıyorlar.
Birkaç gün önce Kıbrıs işgalinin yıl dönümüydü. Bütün devlet yöneticileri ve parti temsilcileri işgali kutlamak için Kıbrıs’ta sıraya girmişlerdi. Tam bir Türk klasiği. İstanbul’un işgali bile yüzyıllar üzerinden geçtiği halde hala kutlanıyor! Bu törenlere bakıp Erdoğan ve Bahçeli’nin nasıl bir barış istediği görülebilir. Bahçeli ve eli altındaki mafyası Alaattin Çakıcı, sözde ÖSO komutanı iki kişiyle poz vermişler. Irkçı ve faşist bir partinin yanında Suriye muhalefetinin, ÖSO’nun ne işi olabilir? Bu görüntüler bile onların nasıl bir barış istediklerini anlatmaya yeter de artar.
ÖSO veya Suriye muhalefeti Türkiye elinde basit bir piyona, korucu kurumuna döndü. Bunlar Suriye halklarının sorunlarını dile getiren ve demokrasi isteyen bir güç olamadılar. Türkiye’nin kucağına oturdukları sürece de olamazlar. Bunlar ancak mayın eşeği gibi Türkiye’nin Suriye’ye saldırılarına ve yeni bölgeleri işgal etmelerine hizmet edebilirler. Bunların siyasi bir kimlikleri ve iradeleri kalmamıştır. Varlıkları Türkiye işgaline bağlıdır. Çünkü halka dayanmıyorlar. Türk devleti sayesinde halkın mal varlıklarına çökmüş ve savaştan beslenen savaş ağaları durumuna gelmişler. Türkiye ve Suriye anlaşırsa bizi elden çıkarırlar, elimizdeki bu avantayı kaybederiz telaşındalar. Onun için Bahçeli gibi faşistlere sığınıyorlar. İşgali sonlandırmayın, bölgede bizi kullanın diye arayış içindeler ve kulis yapıyorlar.
Erdoğan, Suriye yönetimiyle anlaşıp hem mültecilerden hem de Kürtlerden kurtulmak istiyor. Ben kuzeyden sen Güney’den Kürtler saldıralım, onları dağıtalım, diyor. Yani Suriye’de barışın değil yeni çatışmaların ve savaşın taşlarını döşüyor. Bunun için istihbaratı aktif biçimde çalışıyor. Sınır köyleri sürekli bombalanıyor. Özellikler Arap halkıyla Kürtler arasında çelişki yaratmak, aşiretleri kışkırtmak için yoğun bir çalışma yürütülüyor. İşgal bölgesindeki çeteleri de Kürtlere karşı biliyor ve savaşa hazırlıyor. Oraları işgal edelim, siz yerleşir ve güçlenirsiniz. Mal varlıkları size kalır, rejimle de pazarlıklar yapar size af çıkartır ve bir biçimde iktidara dahil ederiz vaatlerinde bulunuyor.
ABD bölgeden çekilirse Türkiye’nin işi zora girer. Onun için Esad’la anlaşmak için acele ediyor. Görüldüğü gibi Türkiye’nin girişimleri ve planları son derece tehlikelidir. Bu açıdan özerk yönetim ve bütün demokrasi güçleri olan biteni dikkatle izlemeli ve dünya halklarına aktarmalıdır. Dünya şimdi bu bölgede ne olduğunu bilmiyor. Türkiye hep terörle mücadele propagandası yapıyor. Filistin ve Ukrayna’daki savaşa dikkatler çekildiği için Türk faşizmi bu durumdan yararlanarak Suriye’de Kürt soykırımını tamamlamak ve özerk yönetimi dağıtmak için çalışıyor.