Hamleyle AKP-MHP’nin hesapları bozuldu

Tecride, Faşizme, İşgale Son; Özgürlüğü Sağlama Zamanı (Dem Dema Azadiyê Ye) hamlesi, bir yılını dolduruyor. Hamleyle AKP-MHP’nin hesapları bozuldu, çöküşleri hızlandırıldı.

KCK Yürütme Konseyi’nin 10 Eylül 2020’de duyurduğu ve 12 Eylül‘de başlattığı “Tecride, Faşizme, İşgale Son; Özgürlüğü Sağlama Zamanı” hamlesi, bir yılını dolduruyor. Bir yıl boyunca gerilla, tutsaklar, yurt dışındaki ve Kürdistan’ın dört parçasındaki Kürtler, AKP-MHP iktidarının topyekun saldırılarına karşı büyük bir direniş gösterdi, varlığını tasfiye konseptine bağlayan iktidarın tasfiyesini hızlandırdı.

KCK Yürütme Konseyi, 10 Eylül’de yaptığı açıklamada, mevcut siyasi konjonktürü, tüm parametreleriyle izah ederek; Türk devletini yöneten AKH-MHP-Ergenekon iktidarının varlığını, Kürt Özgürlük Hareketi’ni tasfiye ederek Kürt soykırımını tamamlamaya bağladığını, dolayısıyla bunu durdurmakla yetinmeyip varlığına son verecek kapsamlı bir hamleye ihtiyaç duyulduğunu paylaştı. Saddam’ın 1991’de Kuveyt’i işgali ve ABD'nin müttefikleriyle doğrudan yaptığı askeri müdahaleyle başlayıp devam eden Ortadoğu merkezli III. Dünya Savaşı ve Türk devletinin buradaki manevralarını özetleyen KCK, Kürt Özgürlük Hareketi’nin psikolojik ve özel savaş yöntemleriyle kontrol altına alınıp tasfiye edilemeyeceğinin anlaşıldığını kaydetti. 2014 yazında Çöktürtme Planı’nın hazırlandığını, 30 Ekim 2014’te MGK’da pratiğe geçirilmesi için kararlaştırıldığını anımsatan KCK, bu tarihten itibaren yapılanları sıraladı. 

Kürt düşmanlığında öncü, tüm Kürtleri demografik değişim, kültürel ve fiziki yollarla yok etmek isteyen soykırımcı sömürgeci Türk devlet gerçeğine işaret eden Konsey, Türk devletinin hedefinde Kuzey Kürdistan’daki mücadelenin olmadığının altını çizdi. Rojava’ya yönelik işgal harekatları yapması, Musul yakınlarına kadar Başûrê Kurdistan’da onlarca askeri üs kurması, sürekli Medya Savunma Alanları, Şengal, Mexmûr ve Şehrezor alanlarını bombalaması, Başûrê Kurdistan’ın en stratejik dağlık alanlarını ele geçirmek istemesini kanıt olarak sıralayan Konsey, bu açıdan Türk devletinin politikaları ve saldırılarının tüm Kürt halkını ilgilendirdiğini vurguladı. Gelinen aşamada tüm Kürdistan parçalarındaki halkın ve siyasi güçlerin, esas tutumlarını ve mücadelelerini Türk devletine yöneltmeleri gerektiğinin altını çizen Konsey, Türk devletinin politikaları ve saldırıları tüm Kürdistanlılar tarafından varlık-yokluk sorunu olarak görülmezse ne doğru politikanın yapılabileceğini ne de soykırımı engelleyecek mücadelenin yürütülebileceğini; I. Dünya Savaşı sonrasının düzeninden daha tehlikeli durumlarla karşı karşıya gelineceğini vurguladı. 

Yürütme Konseyi, tehlikeleri bertaraf etmek, özgür ve demokratik yaşamı kazanmak için Kürdistan'ın dört parçasında, yurt dışında ve Kürtlerin yaşadığı tüm ülkelerde 12 Eylül’de başlamak üzere ‘Tecride, Faşizme, İşgale Son; Özgürlüğü Sağlama Zamanı’ sloganıyla bir devrimci demokratik hamle başlattığını duyurdu. Konsey’in açıklamasına göre hamlenin hedefi; İmralı’da ağır tecride dayalı işkence sistemini sistematik özel savaş ve Kürt halkı üzerinde psikolojik harekat haline getiren, işgali yaygınlaştıran, içeride ve dışarıda başta Kürt halkı olmak üzere halklar üzerinde faşist baskıları yoğunlaştıran AKP-MHP-Ergenekon iktidarını yıkmak. Hamlenin Kürdistan'ın tüm parçalarında kendi özgünlükleri ve koşullarına göre gelişeceği ve başarının da bu doğrultuda sağlanacağı eklendi.

KUZEY KÜRDİSTAN VE TÜRKİYE

Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de AKP-MHP faşizmine karşı mücadele, hamlenin merkezinde yer aldı. HDK ve DTK ile bileşenlerinin öncülük ettiği mücadele, ekonomiden çevreye, Meclis’ten sokağa kadar tüm toplumsal kesimlerin katılımıyla iktidarın hiçbir normu tanımayan baskı aygıtlarına rağmen devam ediyor. Hamle kapsamında Türk cezaevlerindeki PKK ve PAJK’lı tutsakların tecridin sonlandırılması talebiyle 27 Kasım’da başlattığı süresiz-dönüşümlü açlık grevi de 288. gününde sürüyor. 

GÜNEY KÜRDİSTAN

Güney Kürdistan’da ‘İşgale son, Kürdistan’ı savunma zamanı’ hamlesi başlatıldı. Türk devletinin Güney Kürdistan’daki varlığına karşı toplumsal duyarlılık oluşturuldu, kampanyalar yapıldı, işbirlikçilik teşhir edildi. Bu alandaki gerilla direnişinin yanı sıra siyasi, toplumsal ve diplomatik mücadele sürüyor.

ROJAVA/KUZEY-DOĞU SURİYE

Rojava’da bu hamle, ‘İşgale son, devrimi koruma zamanı’ sloganı altında geliştirildi. Hamleyle birlikte Türk devletinin, işgal alanlarını genişletme, iç çatışma çıkarma, ekonomik anlamda boğma çabalarına karşı set oluşturuldu. Devrimin askeri ve siyasi güçleri, meşruiyetleri uluslararası tanınırlık ve statüyle taçlandırmak için daha fazla olanak yarattı; Türk devletinin yalnız bırakma stratejisini başarısız kıldı. 

DOĞU KÜRDİSTAN

Doğu Kürdistan halkı da bu hamleyi ‘İdamlara son, demokrasi zamanı’ sloganı altında geliştirdi. PJAK, KODAR ve askeri güçler, hamlenin ruhuna uygun konuşlanma, örgütlenme ve savunma çabalarını sürdürüyor. 

AVRUPA VE YURT DIŞI

Başta Avrupa olmak üzere yurt dışındaki Kürtler, kadın ve gençlerin öncülüğünde bu hamlenin sürükleyici gücü oldu. Avrupa ve yurt dışındaki halk da Kürdistan'ın her parçasında geliştirilen hamlenin parçası oldu. Salgına rağmen sanatçı, aydın, akademisyen, siyasetçi, tanınmış şahsiyetler ve her kesimden milyonlarca insan hamleye katılım sağladı. “Dem Dema Azadiyê Ye” hamlesi çerçevesinde binlerce eylem gerçekleştirildi. Dünyanın her ülkesinde diplomasinin kapıları zorlandı. Hamleyi sahiplenen Kürt dostları, omuz omuza eylemlerde yer aldı ve kimi dönemlerde inisiyatif geliştirerek özel kampanyalar düzenledi. Yeni Özgür Politika’dan Erkan Gülbahçe’ye yıl dönümü vesilesiyle konuşan KCDK-E Eşbaşkanı Yüksel Koç, hamlenin merkezinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü olduğunu belirterek, düzenlenen eylemleri şöyle özetledi:

- Dünyanın birçok ülkesinde belediyelere, metrolara ve şehir merkezlerinde bulunan panolara Öcalan’a özgürlük isteyen ilanlar verildi. Ağırlaştırılmış tecride dikkat çekmek için lazer ışıkları ile gösteriler yapıldı. 

- Almanya, Fransa, Avusturya, Kanada, Avustralya, Güney Amerika ve benzeri birçok ülkede gazetelere Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü isteyen ilanlar verildi. Tirajı yüksek ve saygın gazeteler tercih edildi. 

- 15 Şubat komplosunu protesto etmek için Almanya’nın birçok bölgesinde dostlarımızın katıldığı uzun yürüyüşler gerçekleştirdik. Öte yandan yerellerde ve ülkeler düzeyinde yoğun katılımların olduğu protesto eylemleri düzenlendi. 

- Güney Afrika sendikaları öncülüğünde Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için Birleşmiş Milletler’e (BM) mektup kampanyası başlatıldı. Bizler de örgütlü bütün meclislerimizle bu eyleme destek sunduk. Şimdiye kadar toplamda 150 bin mektup BM’ye gönderildi. 

-Abdullah Öcalan’a özgürlük talebiyle neredeyse her hafta dünyanın farklı ülkelerinde ve kentlerinde çadırlar kuruldu. 

Kürdistan’daki gelişmeler ve Türk devletinin soykırım saldırıları karşısında kitleleri mobilize ettiklerini kaydeden Koç, “Neredeyse eylem yapmadığımız ülke ve şehir kalmadı, hemen hemen eylemsiz geçen bir günümüz olmadı” dedi. Son olarak Türk devletinin Güney Kürdistan’ı işgal saldırılarına karşı barış guruplarının “Defend Kurdistan” adıyla örgütlendiğini ve seslerini yükselttiğini hatırlatan Koç, şunları ekledi: “Barış grupları daha sonra Avrupa’ya dönerek seminer, toplantı ve farklı etkinliklerle Kürdistan’da yaşanan katliamları Avrupa kamuoyuna aktardı. Türk devletinin kirli politikaları böylece bir kez daha deşifre edildi.” 

HAMLENİN TEMEL GÜCÜ GERİLLA

Kuşkusuz Kürdistan özgürlük mücadelesinin hala en temel gücü ve motoru olan gerilla da, bu hamlede soykırımcı faşist güçlere bulundukları her yerde darbe vurarak yerini alıyor ve rolünü oynuyor. Zaten Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanlığı, KCK’nin açıklamasından sonra tüm güçlerine gönderdiği mesajda, hamlenin aynı zamanda Devrimci Halk Savaşı’nın uygulamaya geçirilmesi anlamına gelen bir atılım niteliğinde olduğunu belirterek, şunları vurguladı: “Dolayısıyla mücadelemizin gelmiş olduğu bu önemli kavşakta düşmanın topyekun saldırısına karşı topyekun bir direniş temelinde gelişecek olan bu hamlesel süreçte tüm kuvvetlerimiz, bu hamlenin ruhuna uygun olarak gereken katılımı sağlayarak oynaması gereken öncülük rolünün gereğini yerine getirmekle mükelleftir.”

Gerillalar, Türk devletinin Kuzey ve Güney Kürdistan’daki işgal/imha saldırılarına karşı direnirken, etkili eylemlerle de yanıt vermeyi sürdürüyor. Türk devletinin hamleye yanıt olarak başlattığı saldırıları durduran gerilla, Kuzey Kürdistan’daki varlığının korumanın yanı sıra Garê’de hezimete uğrattı. Bunun üzerine 23 Nisan’ı 24 Nisan’a bağlayan gece Avaşîn, Metîna ve Zap’ı kapsayan işgal saldırılarını başlatan Türk ordusunun hesaplarını alt üst eden gerilla, Güney Kürdistan’ın da savunma gücü olduğunu gösteriyor.