Kahramanlık atılımının 41. yılı
Gerilla, zorluk dönemlerini gittikçe aşıyor ve kendini yenileyerek çok fazla olan potansiyelini giderek daha fazla savaşa sürmeye yöneliyor. O halde 41’inci yılda gerilla zafere çok daha yakın.
Gerilla, zorluk dönemlerini gittikçe aşıyor ve kendini yenileyerek çok fazla olan potansiyelini giderek daha fazla savaşa sürmeye yöneliyor. O halde 41’inci yılda gerilla zafere çok daha yakın.
Kürtler ve dostları 15 Ağustos 1984 Gerilla Atılımı’nın kırkıncı yıldönümünü kutluyor. Kadınlar ve gençler öncülüğünde her alanda coşkulu kutlamalar oluyor. Kuşkusuz en anlamlı kutlamayı Kürdistan Özgürlük Gerillası yapıyor. Günlerdir özellikle Zap’ın Sergelê ve Girê Bahar direniş alanları ile başta Gulka Direniş alanı olmak üzere Metina’nın birçok alanında 15 Ağustos Atılımı’nın kırkıncı yıldönümünü selamlama eylemleri yapılıyor. Buna Gever başta olmak üzere Kuzey Kürdistan’ın birçok alanı da ekleniyor. Eylemler son derece başarılı olduğu için, AKP-MHP faşist çetelerine ağır darbeler vuruluyor. Kahramanlık Atılımı’nın kırk birinci yılında gerilla savaşının daha da gelişip önemli zaferler kazanacağı anlaşılıyor.
Bilindiği gibi, 15 Ağustos Atılımı’nın hazırlık çalışmalarını PKK Lübnan-Filistin sahasında yürüttü. 1980’li yılların başında yürütülen bu çalışmaların sonuçları 1. Konferans ve 2. Kongre’de somutlaştı. PKK, 12 Eylül faşist-askeri rejimine karşı uygulamayı planladığı askeri çizgiyi “Kürdistan’da Zorun Rolü” kitabında izaha kavuşturdu. Bu çizgi, birçok halkın uyguladığı uzun süreli halk savaşı çizgisinin Kürdistan somutuna uyarlanmasını ifade ediyordu. Kürdistan’da gerilla savaşını öngörürken, stratejik olarak Türkiye demokratik halk devrimi ve reel sosyalist sistemle ittifakı belirliyordu. Bu temelde Kürdistan’da ulusal kurtuluş cephesi örgütlemeyi ve Türkiye için de ‘Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi’ni oluşturmayı esas aldı.
PKK’nin hazırlıkları Kürdistan’ın stratejik dağlık alanlarında da sürerek, söz konusu çizginin uygulaması 15 Ağustos 1984 günü gerçekleşen Eruh ve Şemdinli eylemleriyle başladı. Gerillayı kesintisiz sürdürmenin önündeki zorlukları aşmayı başaran PKK, yaygın olarak sürdürdüğü gerilla savaşı ile 1990 başındaki halk serhildanlarına ulaştı. Gerilla ile birleşen halk direnişi, belirlenen strateji doğrultusunda yeni adım atmayı gündemleştirse de Türkiye’de devrimci hareketin yaşadığı tasfiye ve Sovyetler Birliği’nin çöküşü buna imkân vermedi. Bu koşullarda Önder Apo, Botan ve Behdinan’a dayalı bir kurtarılmış alan yaratmayı öngörse de gerilla öncülüğü bunu pratikte gerçekleştiremedi. Bunun sonucu olarak ortaya “PKK’ye karşı savaşma” temelinde ‘Kürt Bölgesel Yönetimi’ çıkarıldı ve PKK’ye karşı Ekim 1992 Güney Savaşı dayatıldı. Böylece Hewlêr merkezli yönetim de gelişen gerilla savaşının dolaylı bir sonucu (yani karşıtı) olarak şekillendi.
PKK’nin Mart 1993 ateşkesi sonuç vermeyince, gündeme Kürtlerin ve TC’nin en büyük savaşı olan 1993-98 savaşı geldi. Pata kalan bu savaş da sonuçta uluslararası komployu ortaya çıkardı. 2 Ağustos 1999 tarihinde ilan edilen ateşkes sürecinde gerilla TC-Irak sınırının en dağlık alanlarında üslendi ve Eylül 2002’de bu gerilla alanlarını “Medya Savunma Alanları” adıyla kurtarılmış alan olarak ilan etti. Bu alanlara yönelik her türlü askeri saldırıya karşı savaşılacak ve bu alanlar savunulacaktı. Bunun için de gerçekleştirilen paradigma değişimi temelinde gerillanın HPG adıyla yenilenmesi ve yeniden yapılandırılması çalışmaları geliştirildi. 1 Haziran 2004 tarihinde ideolojik, siyasi ve askeri boyutları olan bir devrimci atılım ilan edildi, 1 Haziran 2010 tarihinde de strateji değiştirilerek artık mücadelenin devrimci halk savaşı stratejisi temelinde yürütüleceği duyuruldu. 2010-2012 yıllarında yaşanan sert savaşın sonucunda ve ‘Arap Baharı’ sürecinin etkisiyle de 19 Temmuz 2012 tarihinden itibaren Rojava Özgürlük Devrimi gelişti.
Gerillanın Medya Savunma Alanlarındaki üslenmesi ve gelişen Rojava Devrimi Kürt sorununu ortaya çıkartan ve sürdüren uluslararası komplo güçlerini korkuttu. Bu temelde, gerillayı ezmeyi ve PKK’yi tasfiye etmeyi hedefleyen “Çöktürme eylem planı” hazırlandı ve 30 Eylül 2014 tarihli MGK toplantısında kabul edildi. 24 Temmuz 2015 tarihinden itibaren de söz konusu plan pratik uygulamaya kondu. Bu çerçevede Biden ve Barzani’nin Ankara’da olduğu 26 Ağustos 2016 tarihinde Türk ordusu Cerablus üzerinden Kuzey-Doğu Suriye’ye, Çukurca üzerinden de Medya Savunma Alanları’na saldırı başlattı.
İşte tam 8 yıldır TC, ABD, KDP ittifakı temelinde Medya Savunma Alanları’na yönelik gerillayı ezme ve buraları işgal etme amacıyla yoğun bir askeri saldırı yürütülüyor. Bu saldırılarda kimyasal ve taktik nükleer bombalar da yaygın olarak kullanılıyor. Kürdistan Özgürlük Gerillası tüm bu saldırılara karşı sekiz yıldır kahramanca direniyor ve işgale geçit vermiyor. 3 Temmuz 2014 tarihinden itibaren TC saldırıları, Irak Yönetimi ve Barzanilerin de katılımıyla ilhak saldırısı haline gelmiş bulunuyor. Bu temelde, 15 Ağustos 1984 Gerilla Atılımı’nın kırkıncı yıldönümü yaşanırken, savaş tüm şiddetiyle Batı Zap ve Metina bölgelerinde yoğunlaşmış oluyor.
15 Ağustos 1984 Gerilla Atılımı’nın, yani Eruh ve Şemdinli eylemlerinin, kırkıncı yıldönümünün yaşandığı bu günlerde savaşın yoğunlaşmış olduğu Zap alanında planlanıp hazırlandığı biliniyor. Demek ki kırk yıl önce de bu alan bir gerilla bölgesiydi ve hem de gerillanın güçlü üslendiği merkezi bir bölgeydi. Eruh ve Şemdinli’den başlayan savaş, Kürdistan’ın dört bir yanında yayılarak, şimdi kırkıncı yıldönümünde yine bu merkezi alanda yoğunlaştı.
Irak yönetimi ile Barzanilerin aktif desteğini alan AKP-MHP faşizmi, hiçbir hukuk ve ahlak kuralı dinlemeyen vahşi saldırıları ile Haftanin, Metina, Zap, Avaşin ve Xakurkê-Xinêre alanlarını işgal ve ilhak etmek ve “Tampon Bölge” adıyla buraları TC Devleti’ne katmak istiyor. Bunu başarırsa, diğer tüm Medya Savunma Alanları’na da saldıracak ve esas olarak tüm Güney Kürdistan’ı kendi topraklarına katmaya çalışacak. Yaşanan Üçüncü Dünya Savaşı ortamından yararlanarak ve Kürt özgürlüğünü engellemek için böyle yapmayı gerekli görüyor.
Buna karşı geçmişte dirense de Irak yönetimi 22 Nisan 2024 anlaşması temelinde elektrik ve su karşılığında söz konusu bu planı kabul etmiş bulunuyor. Barzaniler ise, herhalde Güney Kürdistan’ı TC’nin bir bölgesi yapmayı kendileri için daha yararlı buluyor. Kürt özgürlüğü temelinde Türkiye ve Ortadoğu’nun demokratikleşmesinde PKK’nin etkin rol oynamasından korkan ABD ve devletçi sistem, AKP-MHP faşist saldırılarıyla PKK’nin ezilmesini, en azından iyice zayıf hale gelmesini istiyor. Böylece 9 Ekim 1998 günü saldırı başlatan uluslararası komplo ittifakı, başta Önder Apo olmak üzere PKK’ye ve Kürt halkına karşı benzer bir saldırıyı şimdi de yürütmeye çalışıyor.
Tüm bu saldırılara karşı, başta Önder Apo olmak üzere tüm gerilla ve Kürt halkı, dostlarıyla birlikte topyekûn bir özgürlük direnişi yürütüyor. Kuşkusuz en büyük direniş İmralı’da yaşanıyor. Önder Apo’dan 41 aydır hiçbir haber alınamıyor, sağlık ve güvenliği üzerinde çok ciddi kaygılar oluşmuş bulunuyor. Kürdistan Özgürlük Gerillası Kuzey Kürdistan ve Türkiye’nin her alanında savaşıyor. Kuşkusuz en çok da Zap merkezli Medya Savunma Alanları’nda savaşıyor. 15 Ağustos Atılım ve Zafer Ruhu, Zap merkezli söz konusu direnişte tam bir fedailik ve kahramanlık olarak yaşatılıyor. 41’inci Atılım yılına işte bu temelde giriliyor.
Bütün bunlar gösteriyor ki, 41’inci Atılım yılında savaş, şimdiye kadar olanı da kat kat aşacak ve çok önemli siyasi ve askeri sonuçlar ortaya çıkartacak. TC Devleti ve AKP-MHP faşizmi şimdiye kadar tüm savaş rezervlerini savaşa sürdü ve elindeki tüm çeteleri de kullanır hale geldi. Bundan fazla elinde başka bir güç bulunmuyor ve şimdi tek umudunu İsrail-İran savaşı çıkartmaya ve bu temelde her türlü provokasyon yapmaya bağlamış bulunuyor. Ancak bunun da çare olamayacağı açık. Gerilla ise zorluk dönemlerini gittikçe aşıyor ve kendini yenileyerek çok fazla olan potansiyelini giderek daha fazla savaşa sürmeye yöneliyor. O halde 41’inci yılda gerilla zafere çok daha yakın. AKP-MHP faşizmi ile ortaklarını ise tam bir felâket bekliyor.
Kaynak: Yeni Özgür Politika