Türk devleti Kürt halkını ortadan kaldırmak için yüz yıllık planını aksatmadan sürdürüyor. Savaşın şimdi Kurdistan’ın dört tarafına yayıldığına ve Türk devletinin Kürtlere karşı herkesle ittifaklar yapmaya çalıştığına bakarak değerlendirme yapılırsa gerçeğin tümü anlaşılmaz. Bugün bir savaş var. Türk devletini yönetenler ‘’teröre karşı savaşıyoruz’’ diye tarihi bir sorunu gözden kaçırmaya çalışıyorlar. Kürt soykırım projesi yüz yıldır uygulanıyor. Dün şakilere, eşkıyalara karşı savaşıyoruz, bugün de teröre karşı savaşıyoruz, diyorlar. Ama işin özü Kürt halkını bastırmak, sindirmek ve asimile edip tarihten silmektir.
Kürt sorunuyla ilgilenen herkes bilmelidir ki, sorun terör vb. şeyler değildir. Sorunun esası Kürt halkının yok edilmesidir. Kaldı ki, cumhuriyet tarihi boyunca Kürtlere karşı seferler yapılmış, katliamlar ve sürgünler hiç durmamıştır. Türkiye’de politikayla ilgilenenler az çok bunu bilir. Ancak devletin çizdiği sınırlar içinde düşünen ve politika yapmaya çalışanlar açık ki, çözümün değil sorunun bir parçası oluyorlar. Nitekim Türkiye’de bu konuda çok geri ve devletin hakimiyetinde bir siyasi ortam var. Sol ve sosyalist olduğunu söyleyen bir kısım parti ve örgüt hala devletten çok Kürtleri, onların örgütlerini dışlamaya ve haksız göstermeye çalışmaktalar.
Kürtlerin hak arayışları ve mücadeleleri emperyalist güçler tarafından terörizm olarak etiketlendi ve dünya politikasının dışına atıldı. Türkiye bu iklimden yararlanarak Kürtlere karşı bütün insanlık suçlarını işlemeye devam ediyor. İşlediği bu suçlardan ötürü hiçbir platformda hesap vermedi, kimse hesap sormaya kalkmadı. Emperyalist güçlerin ve Türk devletinin etkisinde kalan sağ güçlerden sosyalist geçinenlere kadar birçok çevre Kürtlere karşı yükseltilen bu barikatın arkasına geçtiler. Saflarını haklıdan yana değil, haksızdan yana belirlediler.
Bu oyunun bir de Kürt ayağı var. Kürt halkına karşı tezgahlanan bu kanlı oyunun Kürt ayağı görülmeden, etkisiz hale getirilmeden bu trajedinin sonlandırılması olanaksızdır. Bütün Kürt kalkışmalarında ve çatışmalarda her zaman bir ihanet ve işbirlikçi kesim olmuştur. Kürtler birleşir ve ortak hareket ederlerse asla yenilmezler. Kürtlerin düşmanları bunu iyi bildikleri için sürekli bir işbirlikçi kesime dayanma ihtiyacı duyarlar. Bunun için Kürtlerin iç çelişkilerini kullanmaya ve onları birbirlerine karşı kışkırtmaya uğraşırlar. 1980’lerden beri Türk devleti bütün yol ve yöntemleri denedi. Koruculuğu örgütledi, Hizbul-Kontra’yı bir cinayet şebekesi olarak kullandı, ekonomik olarak bazı Kürtleri palazlandırdı, kendisine bağladı vb. bütün bunlara rağmen Kürt hareketini bastıramadı.
Türk devleti sınırları dışındaki Kürtleri bu savaşın bir parçası yapmaya çalıştı. Özellikler Güney Kurdistan’da KDP üzerinde çalıştı. Bir yandan onları aşağılıyor, tehdit ediyor bir yandan da PKK ve gerillaya karşı kullanmaya çalışıyordu. Uzun uğraşılar ve değişik yöntemlerle KDP’yi yedeklemeyi başardı. KDP’nin siyasi çizgisi de buna yatkındı. KDP demek esasında Barzani ailesi demekti. KDP de demokratik, özgürlükçü bir siyasi karakter yoktu. Bu partide daha çok aile çıkarları eksenli ve iktidar odaklı bir politik hat egemendi. Böyle olunca diğer Kurdistan parçaları feda edilebilir ve ezilmelerinde rol oynanabilirdi.
15 Ağustos’un yıl dönümünde HSM Karargâh Komutanı Murat Karayılan Kürt halkına ve aydınlarına, partilerine çağrılar yaptı. KDP için daha önceleri de çok çağrı yapılmıştı. Halkta belli bir duyarlılık da yaratılmıştı. Ancak KDP, Türk devletiyle yaptığı anlaşmalar ve girdiği angajmanlar nedeniyle giderek savaşa entegre oluyor. Karayılan da bu tehlikeye dikkat çekti. Artık iş çatışma noktasına gelmiş, Kürt halkı ve sorumlu çevreler bunu bilsin, yapacakları bir şey varsa yapsın, dedi. Kendileri KDP’yle çatışma istemediklerini, Türk devletinin çıkarları hizmetinde Kürtlerin birbirlerini öldürmemeleri gerektiğini vurguladı.
PKK ve gerilla yöneticileri bu çağrıları yaparken, Kürtler arası çatışmaya yol vermemek için çabalarken KDP’den tersine açıklamalar geldi. KDP yöneticilerinden Ali Ewni diye birisi Barzani ailesinin televizyonlarına çıkarak Türk devletine çağrılar yaptı. "Türk ordusu ve MİT, SİHA’larla istediği gibi PKK’lileri seçip vuruyor. Neden PKK’nin öncülerini, üst düzey yöneticilerini vurmuyor’’ diye feveran ediyordu. Bu çağrıyı sadece Eli Ewni’nin bir provokasyonu olarak göremeyiz. Öyle olsa etkileri fazla tahripkar olmaz. Bunu Barzanilerin bir çağrısı olarak görmek gerekir. Öyle olmazsa Barzani ailesi bu açıklamayı kendi televizyonlarında yayınlamaz. Ya da birsi kalkar bu çağrılara katılmadıklarını söyler. Ancak öyle bir şey olmadı. Ayrıca KDP’nin basınında ve sosyal medyada PKK ve gerillaya karşı ağır bir psikolojik savaş yürütülüyor. Görülüyor ki, KDP, gerillaya karşı savaşa katılmak için ortam oluşturmaya çalışıyor.
Kaynak: Yeni Özgür Politika