İçinde bulunduğumuz Ağustos ayının yakıcı sıcaklığında, on yıl önce, KDP güçlerinin ihaneti sonucu Şengal’de büyük bir kitlesel katliam yaşandı. 3 Ağustos 2014 tarihinde, DAİŞ çetelerinin gerçekleştirdiği 74. Êzidî fermanı her açıdan tahribatları ağır sonuçlara yol açmıştı. Uluslararası güçler Şengal katliamını resmen soykırım olarak tanımladı. Ferman döneminde PKK gerillalarının Şengal’e müdahalesi mutlak bir toplumsal yok oluşun önü alınmış oldu. Bütün dünya bu soykırımı izlemekle yetinirken PKK, DAİŞ vahşetinin saldırılarını durdurmayı başarmış ve Şengal dağını direnişin üssü haline getirmişti. Êzidî halkı için güvenli bir alan haline getirene kadar alanda kalmış ve Şengal yerleşkelerinde yaşamın yeniden filizlenmesine öncülük etmişti. PKK tarihi misyonunu yerine getirdikten sonra alandan çekilmişti.
DAİŞ’in başaramayıp eksik bıraktığı soykırım fermanını, KDP ve Türk devleti tamamlamak için yeniden kolları sıvadı. Şengal, mütemadiyen Türk devletinin saldırı hedefi haline geldi. KDP yerelden ajan ağı örgütleyerek istihbarat sağlayarak, Şengal güvenlik güçlerini hedef aldı. Sayısız İHA, SİHA saldırılarıyla birçok cinayet işledi. Êzidî halkının önderlerinden onlarcasını katletti.
FERMAN SONRASI ŞENGAL’E SALDIRILAR ARTARAK DEVAM ETTİ
Türk devleti ve KDP’nin Şengal’e saldırıları her seferinde Êzidî halkının direnişine çarparak boşa çıkarıldı. KDP; yeniden Şengal’e dönüp iktidar olmak için birçok girişimi olmuş fakat başarılı olamamıştır.
KDP provokasyon denemeleriyle Şengal’e hâkim olmak istedi. Ferman sürecinde Şengal’den kaçan Mehemet Xelil adındaki KDP işbirlikçisi eski kaymakamın yeniden kaymakam olarak Şengal’e dönmesi için Irak hükümeti nezdinde ve KDP güçleriyle birlikte birçok denemesi olmuşsa da halkın direnişiyle karşılaşmıştı. Êzidî olan eski kaymakamın dönüşü idari olarak KDP’nin Şengal’e geri dönüşü ve iktidarı ele geçirmesi anlamına gelmekteydi.
KDP’nin Şengal hesapları tutmayınca, Êzidî halkından bile teşhir olmuş kontra kişiliğiyle tanınan ve aynı zamanda KDP’nin Şengal’de ki askeri komutanı, temsilcisi konumunda olan Kasım Şeşo ve Heyder Şeşo’ları devreye soktu. PKK düşmanlığı üzerinden Şengal’deki öz yönetimi hedefleyen sayısız demeçler vererek, TV ekranlarından karalama propagandaları yaparak KDP’nin Şengal’e dönmesine çalıştılar. Êzidîleri birbirine düşürmek, çelişki ve çatışma çıkarmak için sayısız provokasyon girişiminde bulunmasına rağmen bunlardan da netice alamadı.
Şengal’e saldırıların ardı arkası bir türlü kesilmedi. Saldırıların dozajı daha da arttırıldı. Türk devleti, KDP, Şengal’in eski kaymakamı Mehemed Xelil, Êzidîlerin içindeki ihanetin temsilciliğini yapan ve KDP’nin Şengal’de ki komutanları olan Kasım ve Heyder Şeşo’ ya Irak devleti de eklemlendi. Şengal’i Êzidxan direniş güçlerinin denetiminden çıkarmak, yerel halk meclisini ortadan kaldırmak için ortaklaşarak yeni bir ihanet anlaşmasıyla Şengal’e yüklendiler. Bölgede İran’a dayanan Haşdi Şabi güçlerinin varlığından dolayı ABD’de İran karşıtlığı üzerinden bu anlaşmaya sıcak baktı. BM Irak temsilcisinin de müdahil olduğu ve sözde Şengal’in ‘İdari, Güvenlik ve İmar’ konularını içeren ihanet anlaşması da istenen sonucu vermedi.
Askeri saldırılarla çatışma ortamı yarattılar. İçinde Türk devletinin özel timleri ve Roj Peşmergelerinin de bulunduğu çok sayıda KDP askeri gücü, zırhlı araçlar ve ağır silahlar eşliğinde, Serbest Lezgin komutasında Xanasor nahiyesine saldırdı. Çıkan çatışmalarda Ezidxan Asayişi, YBŞ ve YJŞ askeri güçlerinden 12 güvenlik gücünü katletti. Bu çatışmada yaralananlar da olmuştu. Yaralananlardan biri de gazeteci Nujiyan Erhan’dı. Şengal fermanını, Êzidî halkını ve özelikle de Êzidî kadınlarının sesini dünya kamuoyuna duyurmaya çalışan değerli basın çalışanı Nujiyan Erhan, kaldırıldığı hastanede daha sonra yaşamını yitirmişti.
YENİ BİR FERMAN PROVASI YAPILIYOR
74. ferman soykırımın üzerinden yıllar geçmesine rağmen, anlaşılan o ki yeni ferman tehlikesi her an kapıdaymış meğer. Son birkaç güç içinde yaşanan gelişmelere bakılırsa Êzidîler yine ciddi bir ferman tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Son olarak kontra kişiliğiyle tanınan KDP’nin Şengal’deki peşmerge komutanı Kasım Şeşo, fermanları Peygamberle bağını kurarak, Hz. Muhammed’i hedef alan açıklamalarda bulunması, ortamı germiş, Êzidîleri bir anda ferman havasına sokmaya yetmiştir. Kasım Şeşo, KDP tarafından mayın tarlasına sürülmüş eşek rolündedir. Şengal’deki varlığı KDP’ye ve Türk devletine hizmet temelindedir. Sayısız provokasyon girişiminde bulunmuş ve her seferinde boşa düşmesine rağmen KDP bunu yeri ve zamanı geldiğinde hep kullanmıştır. Son açıklamaları da KDP’den ve Türk devletinden ayrı ele alınamaz. Tahrik eden Kasım Şeşo, tertip eden ise KDP ve Türk devletidir.
Bir aparat gibi kullanılmaya elverişli Şeşo’lar Şengal’de bir kontra örgütlenmesidir. Hz. Muhammed’i hedef alarak açıklamalarda bulunması bilinçli ve örgütlü bir organizedir. Zaten öteden beri KDP’nin Êzidîlere yaklaşımı dinsel ayrımcılık temelindedir. Kısacası Êzidî karşıtıdır. Êzidîlerin sofralarına bile oturmazlar. Zihin dünyaları, düşünce yapıları Êzidî düşmanlığını besliyor. Bu durumu en iyi Êzidî halkı biliyor. Êzidîleri sadece siyasi çıkarları doğrultusunda kullanmanın aracı olarak görmekteler. Êzidî katliamlarına ortak olması bu nedenle anlaşılırdır.
Kasım Şeşo’nun açıklamaları ardından, KDP denetimindeki Zaxo ve Duhok’daki cami imamları ‘Êzidîlerin kaldığı kampları bize teslim edin 24 saatte bunları Müslüm yapalım’ gibi tehditlerden sonra kamplardan kalan Êzidîler can telaşına kapılarak bütün eşyalarını, varlıklarını geride bırakarak Şengal’e dönmeye başladılar. İmamların Êzidî karşıtı fetvalar vermesi de KDP’nin teşfiki ve bilgisi dahilinde gelişen bir durumdur. Êzidîlerde büyük bir kargaşa ve panik havası devam ederken Musul Arap kesiminden bir kısım Sünni ve hatta bazı Şia çevreleri, Êzidîleri hedef alan açıklamalarda bulunması akıllara yeni bir ferman provasını getirmektedir.
Daha önceden de buna benzer bir provokasyon girişimi yine ağustos ayında yapılmış ve katliamla sonuçlanmıştı. Musul’da bir kadının öldürülmesi gerekçe yapılarak, bir iş yerinde çalışan 20’ye yakın Êzidî genci katledilmişti. Ve ardından da büyük saldırı başlamıştı. 14 Ağustos 2007 yılında patlayıcı yüklü kamyonlarla Tılezer ve Siba Şex Xıdır nahiyelerine saldırılmış ve çok sayıda Êzidî yaşamını yitirmiş ve birçoğu da yaralanmıştı. Bu saldırılarda da KDP’nin parmağı vardır çünkü bilgisi dahilinde yapılmıştır. Katliam günü patlayıcı yüklü kamyonlarının geçişi sırasında bütün güvenlik noktalarını boşaltan KDP, katliama uygun ortam ve zemin hazırlamıştır.
Musul’dan-Telafer’den Şengal’in tehdit edilmesi Êzidîler için ciddi bir tehlikedir. Musul potansiyel olarak DAİŞ türü yapılanmaların örgütlenmesine uygun bir zemindir. Sünni nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu bir kenttir. Saddam döneminde Saddam’ın en fazla bel bağladığı ve savaş sırasında iki oğlunu konumlandırdığı bir merkezdir. Nitekim iki oğlu da Musul’da vurulmuştur. DAİŞ’in tek mermi sıkmadan ele geçirip hakimiyet kurduğu bir yerdir. Şengal’e yönelik katliamlar Musul’dan planlanıp hayata geçirilmektedir.
Provokasyonun bu süreçte olması da manidardır. Irak hükümeti, Şengal’de ve Güney’de siyasi faaliyet yürüten parti ve örgütleri PKK ile ilişkilendirerek kapatması, Türk devletinin ve KDP’nin baskısı ve telkinlerinin bir sonucudur. Siyaset alanını tümden ortadan kaldırmanın ardından yaşanan son provokasyon, İran-İsrail gerginliğinin Şengal’e yansımasının bir versiyonu olarak da okumak mümkündür. Kirli çıkar hesapları uğruna Êzidîleri kullanarak yeni bir katliam senaryosu devreye sokulmak istenmektedir. Kasım Şeşo eliyle bunun yapılması, Êzidî kontrasıyla Êzidî halkını vurmaktır.
FİLLERİN KAVGASINDA ÇİMENLER EZİLİYOR
Şengal sorunu bölgesel bir sorunun merkezi haline gelmiştir. Farklı güç odaklarının üzerinde tepindiği Şengal yeniden bir çatışma alanı haline getirilmek isteniyor. Küçük bir kıvılcım hemen büyük bir yangına dönüşe potansiyeline sahiptir. Kasım Şeşo’nun açıklamaları da böyle bir sonucu doğurmuştur. DAİŞ çeteleri, Irak merkezi hükümeti, İran ve destekleyici konumunda ki Haşdi Şabi, Türk devleti ve KDP’nin Şengal üzerinde ki hesapları çakışmaktadır. ABD, BM ve hatta İsrail’in de perde arkasında Şengal çelişkilerine dahil olduğu bilinmektedir
Şengal sorunu bölgesel sorunların minyatürü gibidir. Şengal’de mevcut sorunlar çözülmeden bölgesel sorunların çözülmesi de mümkün değildir. Olası bir çatışma hali bölgenin genelini etkileyecek jeopolitik bir konum sahiptir. ‘Fillerin kavgasında çimenler eziliyor’ misali güçlerin çıkar çelişkilerinden en fala Êzidîler zarar görmektedir. Êzidîleri hedef haline getirerek bölgeye müdahale ediliyor.
Şengal’de yeni bir oyun tezgahlanıyor. Türk devleti-KDP-DAİŞ ve Irak devletinin çıkarları Şengal’de Êzidîlere karşı ortaklaşıyor. Êzidî halkı ne yazık ki bunlardan olumsuz etkilenen taraf olmaktadır. Şeşo ailesi gibi KDP işbirlikçileri de Êzidî halkı içinde ki birliği zedelemektedir. Çünkü KDP demek Türk devletiyle stratejik çıkar demektir. Dolaysıyla Şengal’deki KDP destekçileri ve Şeşo Ailesi düşmana hizmet etmektedirler.
ÊZİDÎLERİN RUHANİ LİDERLERİ KDP’NİN GÜDÜMÜNE GİRMİŞTİR
74 ferman Mir Tahsin döneminde yaşanmıştı. KDP’nin fermandaki olumsuz rolü ve bizzat sorumluluğu bulunmasına rağmen tavır takınamamıştır. Mirlik kurumu KDP’ye göbekten bağlanmıştır. PKK’nin Şengal’de ve hatta kutsal mabetleri sayılan Laleş’te DAİŞ çetelerine karşı cephe oluşturarak Êzidîleri korumak için ön mevzilerde yer almasına rağmen Mir Tahsin bunu bu görmezden gelinmiştir KDP ile daha yakın durmayı tercih etmesi, Şengal Êzidîleri içinde büyük tepkiye yol açmış ve hatta Mirlik kurumunun reddine kadar gitmişlerdi. Mir tahsin’in vefatından sonra yerine geçen oğlu Mir Hazım da babasının yolundan gitmektedir.
Mir Hazım a politik kişiliğiyle Êzidîleri temsilde yetersiz kaldığı gibi KDP’nin siyasi çıkarlarına hizmet eder hale gelmiştir. Bu son tahrik olayında bile rolünü yeterince oynayamamış ve KDP ye, Êzidîlere karşı düşmanca fetva veren KDP imamlarına karşı sesiz kalmıştır. Baba Şex nispeten olumlu olması ve Êzidîleri kucaklayan biri olmakla beraber KDP konusunda istenilen düzeyde tavır geliştirmekte ürkek davranmaktadır. KDP’nin Êzilerle ideolojik çelişkisine rağmen KDP’ye yamanmaları ruhani kurumuna gölge düşürmüştür.
Êzidîlerin ferman paniği yaşadığı bu günlerde Şengal’deki öz yönetime ve öz savunmaya duyulan önem bir kez daha ortaya çıkmıştır. Her neye mal olursa olsun Êzidîler kendi haklarından asla vaz geçmemeleri gerekir. Şengal’de dönen dolapları ve kurulan tuzakları fark etmeleri gerekir. Şeşo ailesinin ihanetini teşhir etmeli ve karşı çıkmalıdır. Bu provokasyonun arkasında Türk devleti ve KDP’nin olduğunu bilerek oynanan oyunları bozması gerekir. Öz savunmaya her zamankin den daha fazla önem vererek kendi güvenliklerini mutlaka sağlamalıdırlar. Şengal sorunu sadece bir tahrik meselesi değildir. Êzidîlerle tarihi, toplumsal, dinse, kültürel bir sorun vardır. Köklü bir düşmanlık duygusu vardır. Bu durumu göz önünde bulundurarak sahip oldukları kazanımları mutlaka korumaları hayati önem taşımaktadır. Êzidî toplumu, ferman tehlikelerini ancak bilinçli ve örgütlü bir toplum olmakla bertaraf edebilinir.