Tayyip Erdoğan Erzurum’da da Amed’de dillendirdiği nakaratları tekrarlamış. Tabi Erzurum’da şovenist Kürt düşmanı eğilimler olduğu için bölücülüğü nasıl bitirdiğini anlatmış. Bir taraftan gerçek anlamda bir çözüm süreci olmayan, sadece iktidarda kalmak için bazı söylemlerde bulunduğu süreci ben bitirmedim, diyor; diğer taraftan Kürt halkının oy verdiği ve o sürecin en temel aktörlerinden olan HDP’yi tehdit ediyor. Kürt halkının özgürlüğünü talep edenleri ben zindana attım, ben susturdum, ben zayıflattım, diyor. Bu açıdan Tayyip Erdoğan’dan ve AKP iktidarından Kürtler adına hiçbir şey beklenemez. Bu iktidar Kürde özgürlük talep eden herkesi ezmekten, asmaktan, kesmekten söz ediyor. Bu açıdan Kürtler ve demokrasi güçleri için bu iktidarı düşürmekten başka hedef olamaz. Bunun dışındaki her tartışma saptırmadır. Kürt halkının ve demokrasi güçlerinin sahte gündemler etrafında oyalanması anlamına gelir.
HDP, Erdoğan’ın Diyarbakır’daki konuşmasına yönelik tutumunu açıkça ortaya koymuştur. HDP’nin AKP’den hiçbir beklentisi yoktur. HDP bu iktidarla mücadele ediyor. Tayyip Erdoğan Erzurum’da her türlü tehdidi yapmıştır. Ancak HDP’ye kendisine demokrat diyen, sol diyen bazı çevre ve kişilerin yanlış yaklaşımı vardır. Kendileri gerçek anlamda demokratik bir zihniyette olmadıkları, hatta zihniyet ve politikalarıyla AKP iktidarına ve politikalarına payanda oldukları halde HDP üzerinde kuşku yaratıyorlar. Bunlar bu anlayış ve yaklaşımları bırakmalı, gerçek bir demokratik duruş ortaya koymalıdırlar. Bu kişi ve çevrelere sormak lazım; siz Kürt sorunu için ne düşünüyorsunuz, nasıl bir demokrasi istiyorsunuz? İlk önce bunlara doğru cevap verin; sonra HDP’ye, AKP’ye doğru yaklaşmıyorsunuz eleştirisini yapın. Kaldı ki, HDP, AKP-MHP iktidarına karşı mücadele içinde olmasaydı şimdi onların muhalifliği kalmaz ve esameleri bile okunmazdı.
HDP’nin AKP’yle yapacağı hiçbir iş yoktur. HDP’nin varlık nedeni AKP ve bunun gibi zihniyetteki siyasi güçlerle mücadele etmektir. Bugün gerçek demokratlığı HDP temsil ediyor; gerçek demokrasi mücadelesini HDP veriyor. HDP, Cumhur ve Millet ittifakından ayrı üçüncü bir yolu temsil ediyor. Gerçek bir demokrasi ittifakı yaratmış, bunu daha da genişletmeye çalışıyor. Bu nedenle HDP, Gündoğdu Meydanı’ndaki fotoğrafı önemsedi. Bu bir araya geliş farklı bir yolu temsil etmektedir.
Kürtler ve HDP’yle açık bir demokrasi ittifakı içinde olmayanlar, Kürt sorunu, Alevi sorunu başta olmak üzere temel sorun alanlarına bir çözüm üretemeyenler Türkiye’ye demokrasi getirme iddiasında olamazlar. Ya da bu yaklaşımla ne gerçek demokrasi mücadelesi verebilirler, ne de Türkiye’nin demokratikleşmesinde rol oynayabilirler. Bu açıdan Türkiye’de demokratlığın da demokratikleşmenin de turnusolü HDP’ye yaklaşım haline gelmiştir. Bu da demokratikleşme ve Kürt sorunu çözümüne yaklaşım anlamına gelmektedir.
Erdoğan, Amed’e giderek Kürtlerle alay etti. İşkenceleriyle ünlü 5 No'lu cezaevini kapatıp orayı kültür merkezi yapacağım demek gerçekten de Kürtlerle alay etmektir. Kültür merkezi derken kastettiği Kürt kültürünü geliştirme ve yayma merkezi değildir. Asimilasyon ve kültürel soykırımı hızlandıracak bir kültür merkezi yapacakları açıktır. Çünkü tüm kayyum belediyelerinin yaptığı ilk iş Kürt kültürüyle ilgili tüm kurumları ve çalışmaları ortadan kaldırmak oldu. Yerine asimilasyoncu ve Kürdistan’ı Türk uluslaşmasının yayılma alanı haline getirmede rol oynayacak bir kültür politikası devreye konuldu. Kültür merkezine çevrilmek istenen cezaevine de böyle bir rol verilecek. Aslında 12 Eylül’ün bu zindan şahsında baskı ve zulümle ulaşmak istediği amaca bu defa yumuşak yolla ulaşma ikame edilmek isteniyor. Yani bir kültürel soykırım merkezi oluşturulacak. Kürt halkı bu adıma sadece büyük öfke duyar. Çünkü bu zindana şimdi aynı rol farklı biçimde verilmiş oluyor.
Diyarbakır 5 Nolu zindanı bir ‘Utanç Müzesi’ olmalıdır. Birçok ülkede böyle müzeler var. O dönem işkence aracı olarak kullanılan her şey burada teşhir edilebilir. Yine bu zindandaki zulüm ve işkencelere ait fotoğraflar, görseller ve kitaplar da burada ziyaretçilere de sunulur. Yine bu zulme karşı direnişleri ortaya koyan görsel ve yazılı belgeler de bu müzede yer alır. Utanç Müzesi ya da benzer işlevi görecek ‘İnsan Hakları Müzesi’ de olabilir. Ancak oranın geçmişine uygun olanı Utanç Müzesi yapılmasıdır.
Kaynak: Yeni Yaşam Gazetesi