Kürt düşmanlığına devam

Seçim sonrası Erdoğan yönetiminde toplanan MGK, yine Kürtlere karşı savaşı sürdürecekleri kararını tekrarladılar. Irak ve Suriye topraklarına taşmış Kürt düşmanlığı ve savaş Türkiye ekonomisine nasıl bir katkı sağlayacak?

Türkiye’de seçimler sonrası gelişmeler dikkatle izlenmektedir. Seçim süreci adeta bir savaş kampanyası biçiminde sürdü. AKP-MHP faşist bloku ülkenin gerçek sorunlarının tartışılmasını engellemeyi başardı. Ekonomik alanda da seçim rüşveti vererek hazineyi boşalttı. Sonunda seçim bitti ve gerçekler dünyasına dönülmek zorunda kalındı. Türk parası hızla değer yitirmeye başladı. Erdoğan’ın ekonomiyi kurtaracak diye bakan yaptığı Mehmet Şimşek’e rağmen piyasalar durulmuyor.

Erdoğan’ın kurduğu yeni hükümet üzerine yorumlar ve değerlendirmeler sürüyor. Atananların çoğu kamuoyunda fazla bilinen isimler değil. Bakanlar Kurulu demek ne kadar uygundur, bu konu da tartışmalıdır. Mevcut sisteme göre bakanlar aslında atanan memurlardır. Meclis de Erdoğan iktidarının istediği yasaları çıkaran ve ona meşruiyet sağlamaya çalışan bir kurum niteliğinde. AKP’nin kendisi de Erdoğan’ın hizmetinde olan ve onu iktidara taşıyan bir organizasyon. AKP’yi siyasi literatürde geçtiği anlamda bir parti olarak değerlendirmek doğru değildir. Türkiye’nin yönetimi ve temel politikalar AKP’nin parti programında yazıldığı ve partinin yetkili kurullarının belirlediği esaslar temelinde yürümüyor. Erdoğan’ın atadığı ve etrafına topladığı bir grup ülkeyi yönetiyor. 

Mevcut Bakanlar Kurulu, halka ve parlamentoya karşı sorumlu değil. Tümüyle Erdoğan’ın ağzına bakar. Erdoğan’ın çapı neyse onlar da ona göre davranacaklar. Erdoğan’ın şimdiye kadar yürüttüğü politikalar ekonomiyi tüketti. Bir yanda yolsuzluk, rüşvet ve yandaşları zenginleştirme bir yanda da savaş ekonomiyi içinden çıkılmaz hale getirdi. Kürtlere karşı yürütülen savaşın maliyeti hiçbir zaman Türkiye halklarına açıklanmadı. "Vatan, millet, Sakarya" edebiyatıyla gerçeklerin üstü hep örtüldü. Bu yıkıcı sonuçları olan savaş gerçeğini muhalefet de eleştirmedi, üstünde durmadı ve Erdoğan’ın suç ortağı oldu. Zaten son seçimi yitirmelerinin temelinde de bu gerçek var.

Seçim sonrası Erdoğan yönetiminde toplanan MGK, yine Kürtlere karşı savaşı sürdürecekleri kararını tekrarladılar. Irak ve Suriye topraklarına taşmış Kürt düşmanlığı ve savaş Türkiye ekonomisine nasıl bir katkı sağlayacak? Ya da faturayı ne kadar ağırlaştıracak, bunu tartışan veya sorgulayan var mı? Yok. MGK bildirisinde "Suriye’nin toprak bütünlüğü ve istikrarı terörist örgütlerin temizlenmesinden geçer’’ deniyor. Suriye’de terörist örgütler kimlerdir? Bu sorgulanıyor mu? Hayır. SMO adına Erdoğan yönetimi Suriye’de on binlerce silahlı çeteyi örgütlemiş hem Kürtlere hem de Şam yönetimine karşı kullanıyor. Ayrıca işgal bölgelerinde Esad yönetimine alternatif geçici bir hükümet kurdurmuş. Etrafına topladığı ve silahlandırdığı çetelere Erdoğan terörist demiyor.

İdlib’de Türk ordusunun korumasına aldığı El Nusra gibi örgütlere de terörist demiyor. Kağıt üzerinde söylese de onları temizlemeye veya ortadan kaldırmaya niyeti yok. Tersine onlar adına pazarlık ve diplomasi yapıyor. Onları Şam yönetimine kabul ettirmeye çalışıyor. 

DAİŞ’i mi ortadan kaldırmaya çalışıyor? Öyle bir şey de yok. Tersine DAİŞ şimdi Türk işgali altındaki bölgeleri kendisi için en güvenlikli bölge olarak görüyor. DAİŞ’in öldürülen üst yöneticilerinin tümü Türkiye’nin denetimindeki bölgelerde barınıyorlardı. DAİŞ’in Kürtlere saldırması için Türkiye hep onlarla ilişkide oldu ve destekledi. Ayrıca DAİŞ mevcut haliyle zaten dünyada teşhir olmuş. Ona karşı olduğunu söylemek çok kolay. Kimse onları açıktan destekleyemiyor.

İhvancı örgütler de Arap dünyasında artık kabul görmüyor. Erdoğan onlar üzerinde büyük hesaplar yaptı. Ancak bu hesaplar tutmadı. Mevcut durumda İhvancılar Arap ülkelerinde barınamıyorlar. Bu devletlerin çoğu onlardan el çekti. Bu güçlerin toplandığı yer şimdilik Türkiye ve Suriye’de işgal ettiği bölgelerdir. Bu dünyada İhvancıların en fazla kabul gördüğü ve destek aldığı ülke Türkiye’dir, onun başındaki Erdoğan’dır. 

O zaman MGK’nin temizlenmesi gereken terörist örgütler kapsamına kim giriyor? Doğal olarak Kürtler. Dünyada kimsenin terörist olarak görmediği ve DAİŞ’i temizlemede en büyük fedakarlığı yapan SDG, Türk devletinin hedefinde. Faşist Erdoğan yönetimi bütün dünyayı Kürtlere karşı çıkarmak için onları terörizmle yaftalamaktadır. Şark kurnazlığıyla dünyanın gözü önünde Ermenilere yapılan soykırımın aynısı Kürtlere yapmaya çalışıyor. Bu açıdan Kürt halkı ve demokrasi güçleri bu kanlı planlara karşı uyanık ve hazırlıklı olmak zorunda.

Kaynak: Yeni Özgür Politika