Herkesin çıplak gözle görebileceği kadar açık ki, Kürt halkının ve kadınların gücü ne paralarından ne de silahlarından geliyor. Zira onların BM çatısı altında toplanmış ulus-devletler gibi dünyayı onlarca kez yok edecek silahları ve sermaye tekelleri gibi dünya zenginliklerini soyup soğana çeviren paraları bulunmuyor. Onların gücü özgürlükçü düşüncelerinden, kapitalist modernite sisteminin ortaya çıkardığı toplumsal sorunlara çözüm üreten demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmalarından geliyor.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın, Kürt halkı, kadınlar ve tüm ezilenler için sorunlarını çözüme kavuşturacak ve kurtuluşlarını sağlatacak yeni bir paradigma geliştirdiği biliniyor. Kürt halkının ve Kürt özgürlük mücadelesinin yarattığı en büyük ve kalıcı kazanımın böyle bir Önderlik gerçeğini ortaya çıkarmış olması olduğunu artık herkes kabul ediyor. Kürtlerin ve kadınların mücadele pratiği, düşüncenin gücünün para ve silahın gücünden daha etkili olduğunu açıkça gösteriyor.
Böyle büyük bir düşünce gücünün yaratıcısı olan Önder Apo, 25 yıldır İmralı işkence ve tecrit sistemi altında tutuluyor ve kendisinden bugün itibariyle 28 aydır hiçbir haber alınamıyor. İmralı’daki uygulama tecridi de aşarak mutlak iletişimsizlik, zamana yayılmış imha haline gelmiş bulunuyor. Peki neden? Çok açık ki Önder Apo’nun özgürlükçü ve demokratik çözüm üreten düşüncelerinden korkulduğu için!
Kürtlerin ve kadınların temel güç kaynağı İmralı işkence ve tecrit sistemi altında tutularak, Kürt halkının ve kadınların özgürlük mücadelesinin engellenebileceği sanılıyor. Oysa İmralı’daki deha bu engeli çok önceden aşmış bulunuyor. Hem İmralı öncesi çalışmalarıyla ve hem de İmralı sürecindeki yargılamalar içinde geliştirdiği savunmalarıyla İmralı duvarlarını çoktan parçalamış ve Kürt halkına, kadınlara ve tüm ezilenlere kurtuluş yolunu göstermiştir. Zira dört parça Kurdistan’da, Ortadoğu’da ve dünyanın dört bir yanında ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganıyla gelişen kadın özgürlük devrimi ve insanlığı aydınlatan Kurdistan özgürlük mücadelesi bunun ifadesi olmaktadır.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın tüm toplumsal sorunlara çözüm üreten demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigması, ulaştığı herkesi müthiş bilinçlendirmekte, güç ve irade kazandırmakta, tam bir cesaret ve fedakârlıkla donatarak onları zafer fedaisi yapmaktadır. Parti, gerilla ve kitle olarak Kürt halkının ve kadınların durumu budur. Paradan ve silahtan çok daha güçlü olan özgürlük düşüncesi ulaştığı insanı fedaileştirerek yenilmez zafer gücüne kavuşturmaktadır.
Çok açık ki, Haziran ayı itibariyle Kürtler ve kadınlar yeni bir ‘Fedailik Ayı’nı yaşamaktadır. 30 Haziran, Kürtlerin ve kadınların ‘Fedailik Günü’ olmaktadır. 30 Haziran Zilan Fedai Ruhu, Haziran ayının tüm günlerine yayılarak, Haziran ayını fedailik ayı haline getirmiştir. Bu Haziran itibariyle yirmi yedinci fedailik yılı yaşanmakta ve yirmi sekizinci fedailik yılına girilmektedir. Kürtler ve kadınlar tam yirmi yedi yıldır Apocu Özgürlük Öğretisi temelinde fedaice mücadele etmekte ve kazanmaktadır.
Bilindiği gibi, 30 Haziran’ı fedailik günü yapan, PKK gerillası Zeynep Kınacı(Zilan)’nın 1996 yılında Dersim meydanında bir sömürgeci askeri birliğe karşı geliştirdiği muzaffer fedai eylemidir. Gerilla Zilan, söz konusu eylemiyle, 6 Mayıs 1996 tarihinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yöneltilen imha saldırısına cevap vermiş ve Önder Apo’ya uzanan ellerin bu biçimde kırılacağını herkese ilan etmiştir. Böylece Önder Apo’yu savunma ve sahiplenme mücadelesinin çizgisini ortaya çıkarmıştır. Kürt halkının ve kadınların özgürlük mücadelesini zafere taşıyacak fedai direniş tarzını yaratmıştır. Kürtleri ve kadınları güçlü kılan işte bu fedailik bilinci ve tarzıdır.
Çok açık ki, yirmi yedi yıldır Kürtler ve kadınlar işte bu Zilan fedai ruhu ve bilinciyle eğitilmekte ve donatılmaktadır. Uluslararası komplo saldırısına karşı her alanda fedaice direnmekte ve kazanmaktadır. Zap’taki gerilladan yurtdışındaki yürüyüşçüye kadar, basındaki propagandacıdan sahnedeki sanatçıya kadar herkes Zilan fedai ruhunu yaşamakta ve kurtuluşa ancak fedai çizgisindeki bir cesaret ve fedakârlıkla ulaşacağına inanmaktadır. Kürtler ve kadınlar her geçen gün daha çok fedaileşmekte ve bu temelde güçlenmektedir.
Açık ki ne İmralı tecridini kalıcılaştırma ve ne de her gün Kürtlere ve kadınlara saldırarak katliam yapma söz konusu güçlenmeyi ortadan kaldıramadığı gibi, gelişimini de engelleyememektedir. Çünkü düşüncenin gücü önlenemez, fedaileşen güç yenilmez, fedailiğin etkisi silinmez. Bu açıdan, Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı faşist yönetiminin saldırıları boşunadır. Bu katliamcı saldırılar, özgürlük bilinci edinmiş Kürtleri ve kadınları asla korkutamaz ve de durduramaz.
Tersine söz konusu saldırılar arttıkça Kürt halkı ve kadınlar daha çok bilinçlenmekte ve daha fazla fedaileşmektedir. Zilan fedai ruhunu ve çizgisini daha çok özümsemektedir. Yirmi sekizinci fedailik yılına Kürt halkı ve kadınlar bu temelde çok daha güçlenmiş ve bilenmiş olarak girmektedir. Çok açık ki Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü hedefleyen mücadele bu yeni yılda daha çok Zilanvari yürütülecektir. Her Kürt genci ve kadını Zilan çizgisinde daha çok fedaileşerek, erkek egemen faşist-soykırımcı zihniyet ve siyasetten daha güçlü hesap soracaktır.
Bunlar temelinde, şehadetinin yirmi yedinci yıldönümünde ölümsüz fedai Zilan’ı saygı ve minnetle anıyor, Zilan çizgisinde fedaileşen Kürt halkının ve kadınların yenilmez olduğunu belirtiyoruz. Özgürlükçü ve yurtsever herkesi de Zilan gerçeğini doğru anlamaya ve bu temelde yenilmez fedai güç haline gelmeye davet ediyoruz.
Kaynak: Yeni Özgür Politika