Bir halk deyimi vardır, 'sinek küçüktür ama mide bulandırır' diye. Bu deyim tam da PDK-S’liler için geçerli. PDK-S içinde de Îbrahîm Biro’nun Yekîtîsi için...
Kendisi günlük olarak Türkiye’de MİT merkezinde ya da Hewlêr’de Türk konsolosluğunda ama onun Qamişlo’daki temsilcisi Silêman Oso, çıkıp rahatlıkla halkı Özerk Demokratik yönetime karşı ayaklanmaya, gösteri yapmaya çağırabiliyor. Buna rağmen “efendim demokrasi yok” diye konuşabiliyorlar. Başka bir ülke ya da farklı bir yerde olsaydı, çoktan içeri tıkmışlardı onu. Hewlêr’e gidip, bırakalım halkı, onlara karşı eylem çağrısı yapmayı, tek bir eleştiri yapsa dahi, nerede nefes alacağını hepimiz göreceğiz.
Buradan yola çıkarak şunun söylenmesi gerekir: Demokrasi, kültürü olanlar içindir. Demokrasi kültürü olmayanlar demokrasiden anlamaz ve demokratik haklarını doğru kullanmazlar. Demokratik hak adına bozgunculuk, kışkırtıcılık, yıkıcılık yaparlar. Ki, bu demokratik bir hak değil, hukukla yönetilen tüm ülkelerde suçtur.
Bu tayfaya sorarsanız kendilerine KDP-S demezler. Onun yerine KDP’nin karıştırmak, kışkırtmak, kendisinin yerine masaya oturtmak için ihtiyaç duyduğu ENKS derler. Ama ENKS’nin ruhuna onlar fatiha okudu ve el birliği ile gömdüler. Ama şimdi yine kullanmak istiyorlar, o ayrı bir mesele.
Neden halkı gösteri yapmaya, özerk yönetime karşı ayağa kalkmaya çağırıyorlar, ona bakmak lazım. Ayrıca yalan haberlerle “zam geldi” denilen mazot ve ekmeğe, gerçekten zam gelip gelmediğini, geldiyse ne kadar ve nasıl geldiği, bir litre mazotun ne kadara mal olduğu ve ne kadara halka sunulduğu, bir poşet içinde 8 ekmek olan bir torba ekmeğin ne kadara mal olduğu ve ne kadar sunulduğunu irdelemek gerekir.
BİR LİTRE MAZOT KAÇA MAL OLUYOR, KAÇA SATILIYOR?
Tüm ülkeler yurttaşlarına hizmet adıyla ülkelerinde az bulunan ama karşılanması zorunlu olan ya da ülkenin ekonomisine katkıda bulunacak üretimler için sübvansiyon yöntemiyle bazı ihtiyaç malzemeleri sağlar. Bu imkan genellikle tarımsal verimliliği artırmak için çiftçilere gübre ve tohumluk olarak sunulur. Yani çiftçilerin tarımsal üretimden vazgeçmeleri, verimi arttırmaları, bulmaları zor olan gübre ve tohumluk devlet tarafından yüzde 50 civarında zararla kendilerine sunulur. Tabii bu çiftçilerin ürünleri, devlet tarafından belirlenen fiyatla alınarak zararın büyük bir bölümü karşılanır. Hatta bazen karlı duruma bile geçer devlet.
Rojava ve Kuzey Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi, gübre ve tohumluk bulma konusunda sübvansiyon yönetimi ile çiftçilere sunmaktan ziyade, imkanları ölçüsünde çiftçilere parasız mazot, yani motorin vererek çiftçiliklerini sürdürmelerine teşvik ediyor. Bunun yanı sıra halka mazotun litresini 75 Suriye Lirasına sunuyor. Şimdiki koşullarda Suriye genelinde ve Kuzey Doğu Suriye’de yarım litrelik pet şise su, 250 Suriye Lirasıdır. Dolayısıyla yarım litrelik su ile üç litre mazot alınabilir ve 25 lira da fazla kalıyor. Son günlerde, özellikle de KDP-S’lilerin gündem yaptığı ve halkı gösteri ve yürüyüşe çağırdıkları mazota zam meselesine gelince; sadece ticari amaçla çalışan kuruluşlar için mazot fiyatlarına zam gelmiş. Halka verilen mazot, aynı fiyattan devam ediyor.
Halkın ev vb ihtiyaçları için 75 Suriye Lirası ve ticari amaçla çalışan araçlar için 300 Suriye Lirasına çıkan bir litre mazotun ne kadara mal olduğunu Kuzey Doğu Suriye Özerk Yöneticilerine sordum. Aldığım cevap şu: Mazot için işlenen ham petrol, ham petrol olarak satılırsa litresinin bin Suriye lirası civarında gelir getireceğini, bunun üzerine işleyip mazota dönüştürerek topluma sunulunca da belli bir masrafın harcandığını, buna rağmen litresini 75 Suriye Lirasına sattıklarını söyledi. Bu şu anlama geliyor: Yüzde 900’den fazla zararla, yani sübvansiyonla topluma mazot sunuluyor. Ama ne yazık ki özerk yönetim ve yöneticileri şimdiye kadar bunu topluma anlatmış değil. Diğer bir nokta; aslında PDK-S’lilerin yaygara kopardığı gibi olmadığı, yani mazota zam gelmediği gerçeğidir. Mazotun litresi halka aynı fiyatla verilirken, sadece ticari işler yapan araç ve kurumlar için kullanılacak mazot zamlandı. Ama PDK-S’liler; bunun içinde de gerçekten bozguncu ve yıkıcılıktan başka bir iş yapmayan Îbrahîm Biro’nun partisi Yekîtî’nin yaptığı, sırf algı yaratmaya yöneliktir.
EKMEK FİYATLARINDAKİ ÇARPITMALAR VE GERÇEK
En fazla spekülasyon ve istismar konusu yapılan konulardan biri de, ekmek fiyatlarına dairdir. Dün gece bile Rudaw’da çarpıtılarak verilen bir haber vardı.
Bu konuda yaptığım araştırmalar sonucu şu bilgilere ulaştım: Kuzey Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi, çiftçilerin buğdaylarının fiyatlarını yıllık olarak belirliyor. Ve çiftçilerden belirlediği fiyatla buğday alıyor. En son buğdayın kilosu 37 cent olarak belirlenmişti. Bir ton buğday 370 dolar eder. Yönetim, tonunu 370 Dolardan aldığı buğdayı taşıyıp, değirmenlerde una dönüştürüyor. Bir ton buğdaydan bir ton un elbette çıkmaz. Dolayısıyla neresinden bakarsanız bakın, bir ton un 400 Dolara kadar çıkıyor. 400 Dolara mal olan bu bir ton un için fırınlara 30 bin Suriye Lirası veriliyor. Yani 400 Dolara mal olan bir ton un, halka ekmek yapılsın diye fırınlara yaklaşık 9 dolara veriliyor. Buradan bakıldığında, aslında kaç yüz dolar zarar ettiği ortaya çıkıyor.
Kuzey Doğu Suriye Demokratik Yönetimi’nin denetimindeki fırınlarda, içinde 8 ekmeğin olduğu ekmek torbası 250 Suriye Lirasıdır. Yani bir torba ekmek 70 cent civarı eder. Aynı ekmek BM’nin Qamişlo’da açtığı ve Süryanilerin işletmesine verdiği fırınlarda 1000 Suriye Lirası olarak satılıyor. Buradan bakıldığında aslında Demokratik Özerk yönetimin halka hangi koşullarda hizmet sunduğu görülür.
Aldığım rakamlar ürkütücü. Örneğin, Demokratik Özerk Yönetimi’nin denetimi altında olan Dêrazor bölgesine gönderilen un ve ekmekte günlük olarak 250 milyon Suriye Lirası’nın zarar olduğu olduğu belirtiliyor. Ki bu rakamları veren kurumlar, bunu belgelerle de ispatlıyor. Bütün bunlar bir araya getirilince, PDK-S’nin, özellikle de İbrahim Biro’nun partisinin tek bir amacının olduğu ortaya çıkıyor. O da Kuzey Doğu Suriye ve Rojava ile onun demokratik özerk yönetimine düşmanlıktan başka bir şey yapmadığı...