Kuzey ve Doğu Suriye seçimleri demokrasi şölenine çevrilmeli

Doğu ve Kuzey Suriye’deki seçimlerde katılım ne kadar güçlü olursa temsil düzeyi ve meşruiyet de o kadar güçlü olur. Seçimler demokrasi şölenine çevrilmeli.

Doğu ve Kuzey Suriye’de belediye seçimleri yapılacak. Seçimler haziranda. Zaman iyice daraldı, iki hafta sonra halk sandığa gidecek. Özerk Yönetimin kurumları, ilgili çevreler ve partiler bir süredir tartışıyor ve hazırlıklar yapıyordu. Hazırlıkların tamamlandığı, aday başvurularının yapıldığı ve seçim kampanyasının başlayacağı açıklandı. Mevcut durumda yetersizliklerine rağmen koşullar seçime uygun görülüyor. Ancak durumun görüldüğü gibi olmadığını bilmek gerek.

Doğu ve Kuzey Suriye’de oluşan özerk ve demokratik yönetimler hiçbir devlet tarafından tanınmıyor. Kendisi bir devlet değil, bir devlete dönüşme iddiası yok. Suriye’nin toprak bütünlüğü içinde kalmak ve rejimin demokratikleşmesini sağlamayı hedefliyorlar. Bu, gerçekleşmesi hem kolay hem de çok zor bir talep veya hedef. Demokratik gelenekleri olan bir ülke için hiç sorun olmaz ve çok kolay çözülür ve anlaşmaya varılır. Ama Suriye gibi bir ülkede bunun kabulü ve çözümü çok zor. Çünkü Suriye’de tek partili bir sistem var. Halkın yüzde kaçının sandığa gittiğinin bir önemi yok. Nasıl olsa Baas’ın çıkardığı aday yüzde yüze yakın bir oy çokluğuyla seçilir!

Özerk Yönetimi hedefleyen ve ortadan kaldırmaya çalışan güçler de aktif olarak işbaşındalar. Türkiye Özerk Yönetimi düşman ilan etmiş. Efrîn, Serékanié, Gıré Spi gibi bölgeleri işgal etmiş. İşgal etmediği bölgeleri de saldırı altında tutuyor. Özerk Yönetimin yıkılması ve Kürtlere dönük etnik temizlik yapmak için çok yönlü bir hazırlık ve arayışta. Kürtlerin kendi kendilerini yönetmelerini, bu konuda deneyim edinmelerini kendileri için ulusal bir tehdit ve tehlike olarak görüyor. Bunun için DAİŞ dahil bütün karanlık güçlerle ittifak yapıyor. Arapları kışkırtmaya, Kürt-Arap çelişkisi yaratmaya ve aralarındaki birliği bozmaya çalışıyor. Kısacası Türk devleti mevcut durumda ne kadar kötülük varsa onu örgütlemeye ve devreye koymaya çalışıyor.

Suriye hükümeti açısından da durum farklı değil. Onlar da Özerk Yönetimin kalıcı olmaması ve yıkılması, başarısız olması için çabalıyor. Suriye’de demokratik bir alternatifin ve kültürün yaratılmasını kendi iktidarları için bir tehdit ve tehlike olarak görüyorlar. Özerk Yönetimin Suriye’nin bütünlüğü içinde çözüm arayışlarını değerlendirme ve ülkeyi toparlama yerine zaman kazanıp onu tasfiye etmenin arayışında. Devlet kafasıyla düşündüklerinden merkezi hükümet dışında bir oluşumu ve alternatifi asla kabullenmiyorlar. Yeni bir anayasa, demokratik bir Suriye’yi kendi iktidarlarının sonu olarak görüyorlar. Herkes çok iyi biliyor ki Şam hükümetinin gücü yetse asla böyle bir seçim yaptırmaz ve hemen orduyu, polisi devreye sokar.

Anlatılan bu engel ve tehlikeler dışında seçime dönük dikkat edilmesi gereken başka önemli konular da var. Suriye’de serbest seçimler yapılmadığı için halka mal olmuş demokratik bir gelenek ve alışkanlık oluşmamış. Tek parti döneminde rekabet ve canlı seçim çalışmaları yapılmamış. Nasıl olsa Baas’ın adayı seçilecek. Bu garanti. O zaman seçim heyecanı olmaz ve kampanya sönük geçer. Böyle bir ülkede ve savaşla birlikte daha da dağılmış bir toplumda demokratik bir seçim yapmak başlı başına devrim niteliğinde bir girişimdir ve son derece cesur bir adımdır. Öncelikle Doğu ve Kuzey Suriye halkları bu gerçekliğin bilincinde olmalıdırlar.

Özerk Yönetim devletler tarafından tanınmasa da bilinmeli ki attığı adımlar ve başlattığı siyasi süreç hem Suriye’nin tümünü hem de Ortadoğu’yu etkileyecektir. Ortadoğu’nun su ve hava kadar demokrasiye ihtiyacı vardır. Mevcut durumda demokratik yapılanmayı esas alan başka bir güç yoktur. Despotik yönetimlerden dolayı Ortadoğu halkları nefes alamaz hale gelmişlerdir. İsrail-Filistin boğazlaşması, bitmek bilmeyen savaşlar ve çatışmalar, DAİŞ gibi vahşi güçlerin ortaya çıkışının asıl nedenlerinin başında demokrasinin olmayışı gelir. Bu açıdan Ortadoğu’nun geleceği demokratik seçenektedir. Özerk Yönetim de şimdi mütevazı da olsa bunun öncülüğünü yapıyor ve birikim, deneyim oluşturuyor.

Seçimlerde meşruiyetin en önemli göstergesi halkın katılım düzeyidir. Tabii seçimlerin adil, eşit ve serbest koşullarda yapılması çok önemlidir. Demokratik bir ortamda seçim hazırlıkları ve kampanyası yürütülmeli. Deyim yerindeyse ülke bir bayram yerine dönmeli. Demokratik bir şölen havasında kampanya yürütülmeli. Bunun için bütün partiler, adaylar, kurumlar ve vatandaşlar tam bir seferberlik halinde çalışmalı ve halk sandığa gitmelidir. Halkın katılımı ne kadar güçlü olursa temsil düzeyi ve meşruiyeti de o kadar güçlü olur.

Kaynak: Ronahî gazetesi